Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Anatomi
_ORGAN SİSTEMLERİ_ _Organ, belirli bir görevi olan doku grubudur. Doku, hücreler topluluğudur. Hücre ise canlıların yapıtaşıdır. _Atom > Molekül > Hücre > Doku > Organ > Sistem > Canlı (Organizma) _Çok hücreli canlılarda aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, dokular birleşerek organları, organlar birleşerek sistemleri, sistemler de birleşerek canlı organizmayı (canlı vücudunu) oluştururlar. Çok hücreli canlılarda yaşamsal faaliyetler tek bir hücre tarafından değil hücre toplulukları tarafından gerçekleştirilir. Tek hücreliler canlılarda yaşamsal faaliyetler tek hücre içerisindeki organeller tarafından gerçekleştirilir. _Anatomi: Canlıların yapısını ve bu yapıyı oluşturan türlü organlar arasındaki ilişkileri inceleyen bilim. _Fizyoloji (işlevbilim): Canlıların mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlarını ve sistemlerinin işleyişini inceleyen bilim dalıdır. Fizyolojiyle ilgilenen bilim insanlarına fizyolog denir. _İnsanda, insan anatomisi ve fizyolojisinin temelini oluşturan 11 farklı organ sistemi bulunmaktadır. Organ sistemi olmayan başka sistemler de vardır; örneğin bağışıklık sistemi organizmayı enfeksiyondan korur, ancak organlardan oluşmadığı için bir organ sistemi değildir. Bazı organlar birden fazla sistemde yer alır - örneğin burun, solunum sisteminde yer alır ve aynı zamanda sinir sisteminde duyu organı olarak görev yapar. _Organ Sistemleri: Sinir sistemi, Solunum, Sindirim, Dolaşım, Üriner, Örtü, İskelet, Kas, Endokrin, Lenfatik ve Üreme sistemleridir. ****** _1_SİNİR SİSTEMİ_ _Sinir sistemi, vücudun komuta merkezidir. Canlıların çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve işleyen, hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların aktivitelerini düzenleyen bir sistemdir. Bunun için de geniş bir sinir ağıyla, vücudun her yerine elektrik sinyalleri gönderir. Gözler, kulaklar, dil, burun ve vücudun her yerindeki sinirler, çevre hakkında bilgi alır. Sonra sinirler bu verileri beyne taşır. Farklı nöron türleri farklı sinyaller gönderir. Motor nöronlar kaslara hareket etmelerini söyler. Duyusal nöronlar duyularınızdan bilgi alır ve beyninize sinyaller gönderir. Diğer nöron türleri nefes almak, titremek, düzenli bir kalp atışına sahip olmak ve yiyecekleri sindirmek gibi vücudunuzun otomatik olarak yaptığı şeyleri kontrol eder. _Sinir sistemi adı, lifleri silindirik olarak saran sinirlerden türetilmiştir. Lifler beyin ve omurilikten doğar ve dallanarak vücudun her bir parçasını donatır. _Sinirleri telefon kablolarına benzetebiliriz. Sinirler vücudumuzdan aldıkları mesajları beyne taşır. Vücudun içinde veya çevrede meydana gelen ve vücutta belirli bir tepkiye sebep olan fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkilere uyarı denir. Uyarılar duyularımızda bulunan özel hücrelerle alınır. Alınan uyarı, sinirlerle merkezi sinir sistemine taşınır. Uyarılar sinir hücrelerinde kimyasal veya elektriksel değişikliğe yol açar. Bu değişikliğe uyartı mesajı denir. Uyartı mesajı merkezi sinir sistemine iletilir. Mesaj için oluşan cevap kaslara, organlara ve salgı bezlerine sinirler ile iletilir. Uyartı mesajı beyinde değerlendirilir ve uyarıya karşı bir cevap oluşur. Oluşan cevap yine sinirlerle organ veya yapılara iletilerek uyarıya tepki verir. _İnsan vücudunda 43 sinir segmenti vardır. Her bir segmentte bir çift duyu ve motor sinirleri bulunur. 31 sinir segmenti omurilikte ve 12 sinir segmenti beyinsapındadır. _Kraniyal sinirler-kafatası sinirleri (merkezî sinir sisteminden çıkarak çevreye dağılan, çevresel sinir sisteminin beyinden çıkan bölümüdür. _Sinir sistemi 2 bölümden oluşur: _1- Merkezi Sinir Sistemi (MSS): Beyin ve omurilikten oluşur. _2- Çevresel(Periferik) Sinir Sistemi (ÇSS): ÇSS'nin ana işlevi, MSS ile organlar arasındaki iletişimi sağlamaktır. Çevresel sistem, omurilikten çıkan ve tüm bedene dağılan sinir kablolarına verilen isimdir. _ÇSS 2’ye ayrılır: _a- Otonom(Özerk): İstemsiz yapılan hareketleri ve organ fonksiyonlarının kontrolünü gerçekleştiren bölümüdür. Kalp hızı, sindirim, solunum, tükürük salgılanması, terleme, işeme… Otonom sistem de 2’ye ayrılır: Sempatik (Enerjiyi ve heyecanı artırır.) Parasempatik(Vücudu yavaşlatır, enerjiyi korur). _b- Somatik(İstemli): Somatik sinir sistemine ait olaylar, bilinç dahilinde meydana gelir. Vücut hareketinin çizgili kas vasıtasıyla istemli kontrolünü sağlar. Koşmak, yazı yazmak, resim yapmak ve şarkı söylemek gibi beynin kontrölünde olan hareket ve davranışlar bu sistemle sağlanır. Somatik sinir sistemi, refleks hareketi hariç, vücuttaki tüm çizgili kasları kontrol eder. Refleks hareketi, bir duyu girdisi ile belirli bir motor çıktısı arasında çok veya az bağlantı oluşturan sinirsel bir devredir _Somatik sinir sistemi 3 bölümden oluşur: _1- Spinal sinirler: Omurilikteki duyusal bilgisi ve motor komutlarını taşıyan çevresel sinirlerdir. _2- Kraniyal sinirler: Beyinsapı dışındaki bilgiyi taşıyan sinir fiberleridir. Bunlara koklama, görme, duyma, tatma da dahildir. _3- Ortak sinirler: Bu sinirler duyusal girişi ve motor çıkışlarının binlercesinin birleşimidir. _Sinir sisteminin işlev bozukluğu çok çeşitli biçimlerde olabilir. Bunlara genetik bozukluk, travma, zehirlenme, fiziksel yaralanma, enfeksiyon, şizofreni, sara, parkinson veya erken yaşlanma (progeria) örnek verilebilir. Nörobilim, sinir sistemi ile ilgilenen bir bilim dalıdır. _Sinir sistemi hücreleri iki ana birime veya kategoriye ayrılır: sinir hücreleri (nöronlar) ve nöroglia. Glia hücreleri çoğunlukla sinir sisteminin tutkalı olarak bilinirler. Nöroglia, sinir hücresi olmayan, destek, besleme ve homeostaz sağlayan, miyelin biçiminde olan ve sinir sistemindeki sinyal iletimine katkı sağlayan hücrelerdir. _Her sinirin miyelin adı verilen koruyucu bir dış tabakası vardır. Miyelin siniri yalıtır ve mesajların iletilmesine yardımcı olur. _Enterik sinir sistemi: _Ağızdan başlayıp bağırsaklara kadar uzanan sinir sistemidir. Temel görevi vücutta sindirim işlevlerini takip etmek ve düzenlemektir. Sindirim sistemini baştan başa kaplamıştır. 500 milyon nöron içeren ve beyinden bağımsız çalışabilen sinir sistemidir.[1] Stres anında mideye kramp girmesi veya zehirlenme anında beyne kusma emri göndermesi önemli görevlerindendir. ****** _BEYİN_ _Beyin, bedenin en üst yönetim merkezidir. İnsan beyni yaklaşık 1.5 kg ağırlığındadır ve yaklaşık 1 litre su, 160 gram yağ, 110 gram protein, 15 gram şeker ve 10 gram da tuzdan oluşur. Beyin, vücut ağırlığımızın %2'sine sahip olmasına rağmen geri kalan %98'i yönetiyor. _Beynimiz, çevreden aldığı sinyalleri, yani duyu bilgilerini kullanarak bedenimizin dış ve iç ortam değişikliklerine uyum göstermesi için gereken işlemleri yönetir. Bir tür hayatta kalma donanımıdır. _Duyu organlarından gelen bilgi beyinde toplanır, beyinde bu bilgi doğrultusunda organizmanın yapacağı hareket belirlenir. Beyin kendine gelen veriyi işleyerek çevrenin yapısına dair çıkarımlar yapar. İşlenmiş bu bilgiyi canlının o anki ihtiyaçlarına dair bilgi ve geçmişe dair anılarla birleştirir. _Nöronlar aksonlar boyunca hareket eden elektriksel sinyaller üretirler. Elektriksel ileti sinaps olarak adlandırılan bağlantı noktasına ulaştığında, nörotransmitter denen diğer hücrelerin reseptörlerine bağlanıp elektriksel aktiviteyi sürdüren kimyasalların salgılanmasını sağlar. Beyin herhangi başka bir organdan daha fazla olarak insan vücudu tarafından kullanılan enerjinin yüzde yirmisini tüketir. İnsan beyni temel yakıt olarak glukoz kullanır. _Kadınlarda stres ve öfke merkezi olan amigdala ile iki beyin yarısını birbirine bağlayan corpus callosum erkeklere göre belirgin olarak daha büyük. Erkeklerde ise yön bulma ve bellekle ilgili olan hippokampus bölgesi kadınlardan genelde daha büyük. Erkeklerde sağ ve sol beyin yarıları içinde ön ve arka yönlü bağlantılar yoğunluk gösterirken, kadınlarda sağ ve sol beyin arasında iki yönlü bağlantılar daha baskın bir yer işgal ediyor. Bu da erkeklerin daha hızlı ve dürtüsel kararlar verip uygulamasına rağmen kadınların daha temkinli ve hesaplamalı. _Beyinde 3 katman vardır: _1. Katman: Sürüngen İlkel beyin - R-Kompleks: Hayatta kalma içgüdüsünün merkezidir. Yeni şeyler öğrenmeyi sevmez. Tehlike anında kalp atışını ve refleksleri uyarır. Bencil ve gösterişçidir. Çıkarlarına endekslidir. Başkaları ne der diye düşünmez. Güçlüyse saldırır, güçsüzse kaçar. Sanattan, kitaptan hoşlanmaz. Kertenkelelerde de mevcut. _2. Katman: Limbik sistem - Duygusal: Anlayış, fedakarlık, empati, annelik duygusunun ana kaynağıdır. Kedi, köpek ve keçilerde mevcut. _3. Katman: Düşünen beyin: Mantıklı düşünen beynimiz. Kültürün kaynağı. En genç beyin katmanı ve sadece insanlarda mevcut. Beynimizin %70'ini kaplar. Mantıklı insanların mantıksız davranmaya başlamasına sebep ilkel beyin’dir. R-kompleks, kitlelerin beynindeki “ilkel içgüdüleri aktive ederek, mantıksal düşünmeyi baskılamak” demektir. _Serebrum - Neokorteks_ _Beynin en büyük ve en üst kısmında bulunan merkezi sinir sistemi bölümü. Serebrumun en dış kısmına serebral korteks denir. Önden arkaya doğru derin bir yarıkla iki yarım küreye ayrılır. Sağ ve solda bulunan hemisferler corpus callosum ile birbirleriyle bağlantı kurar. _Neokorteks, beyin hemisferlerinin en dış tabakasını oluşturur ve 6 tabakadan meydana gelip, insan beyninin kütlesinin yaklaşık %76’sını oluşturur. Diğer hayvanlara göre çok daha büyük neokorteksi olan insan, daha ilkel türler ile benzer nöroanatomisi olmasına rağmen benzersiz zihinsel kapasiteye sahiptir. Neokorteks, gri maddeden, yani sinir hücresi gövdelerinden ve myelinsiz sinir liflerinden oluşur. Bu tabaka altındaki myelinli sinir liflerinden oluşan beyaz maddeyi kuşatmaktadır. Küçük hayvanlarda düz bir yüzeye sahipken büyük memelilerde çok sayıda kıvrım ve oyuk içerir. Neokorteks iki tip nörondan oluşur: uyarıcı özellikteki piramidal nöronlar (%80) ve inhibe edici aranöronlar (%20). Neokorteks, her biri değişik fonksiyonlara sahip temporal, frontal, paryetal ve oksipital loblardan oluşur _Korpus kallozum (sert cisim): Beynin her iki hemisferi arasındaki bilgi iletişimini sağlayan sinir ağlarından oluşan yapıdır. Zarar görmesi halinde yabancı el sendromu görülmesi ve şizofreni ve çıldırı (psikoz) ataklarının başlangıcıyla ilişkilendirilmiştir. Yabancı el sendromu (YES) kişinin ellerinden birisinin bireyin bilincinden bağımsız, "kendi bilinci varmış gibi" hareket etmesine sebep olan nörolojik bir sendromdur. _Hemisfer: Beyin yarım küreleri. _Serebral korteks_ _İnsan beyninin en gelişmiş kısmıdır. Düşünme, algı ve dil gibi işlevlerden sorumludur. _İnsan ve diğer memeli beyinlerindeki serebrumun sinir dokusundan oluşan dış tabakasıdır. Korteksin serebrumu örten kısımı serebral korteks olarak adlandırılmaktadır. Serebral korteks sağ ve sol yarım küre olmak üzere iki yapısal kısıma ayrılmaktadır. İnsan beyninin en gelişmiş kısımıdır. _Normal bir insanda serebral korteksin (en geniş kısmı) 15-33 milyar nörondan müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birkaç bin nöronla sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdır. Bu nöronlar birbirleriyle akson denen uzun protoplazmik lifler yardımıyla iletişim kurar. _Serebral korteksin kıvrım sayısı, canlının gelişmişliğini belirler. Kıvrım sayısı arttıkça basamak yükselir. _Eskiden her ne kadar 4 lobtan oluştuğu varsayılsa da günümüzde yapısal olarak Frontal lob, Oksipital lob, Parietal lob, Temporal lob, İnsular lob Limbik lob olmak üzere 6 kısma ayrıldığı belirtilir. _Serebral korteks bölümleri: _1- Frontal Korteks - Ön_ _Beynin ön tarafındadır ve bilinçli düşünmek, odaklanmak, plan yapmak, karar vermek, dürtü kontrolü, motor işlevlerden sorumludur. Frontal lobun ön bölgesinde gelişmiş bölümü olan profrontal lob bulunmaktadır. Arka bölgesi ise iki kısımdan oluşmaktadır. Bunlar premotor ve motor bölgelerdir. Motor bölge hareket işlevlerinin gerçekleştirilmesiyle, premotor ise bu hareketlerin değiştirilmesiyle ilişkilidir. _Profrontal Korteks: _Prefrontal korteks, alnın hemen arkasındadır ve frontal korteksin gelişmiş bölümüdür. En üst algılamanın ile ince düşünmenin merkezidir. Odaklanmak, strateji, farklı durumlara karşı uyum sağlama, yoğun duygu kontrolü, kendine hakim olmak, algısal analiz, soyut düşünme ve sosyal davranış yetkinlikleriyle ilişkilindirilmektedir. Prefrontal korteks tüm duyulardan iletilen bilgileri düzenlemekte ve organize etmektedir. Beyin en geç olgunluğa ulaşan kısımlarından biridir. Prefrontal korteks hacmi insanda en büyüktür, memelilerde evrimsel süreçte aşağıya inildikçe küçülür. Şizofreni hastalarında prefrontal bölgede dopamin azalması olduğu düşünülmektedir. Prefrontal korteksin algılamada ve kişilik oluşumunda önemli rol oynadığı iddia edilmektedir. _Dış çevredeki ve limbik sistem üzerinden gelen iç yapılarla ilişkili bilgiler frontal lobun prefrontal korteks adı verilen ön bölümlerinde kesişmektedir. Bu nedenle prefrontal korteks bütün kaynaklardan gelen bilgilerin düzenlendiği ve birleştirilip ortaya çıkarılacak davranışa karar verildiği yerdir. İnsan prefrontal korteksi bütün sinir sistemi aktivitelerinde bilgileri dikkatlice toplar, bütünleştirir, formülleştirir, uygular, denetler, değişiklikler yapar ve yargılar _Prefrontal korteks, frontal lobun altında bulunan beyaz cevher en üst düzeydeki davranışların bütün bileşenlerinin bağlantılarını yapan limbik sistemle ve onları bütünleştiren, önemli duyu ve motor sistemlerinin arasındaki geri bildirim bağlantılarının yer aldığı alandır _Beyaz cevher - ak madde, sinir sisteminde bulunan nöronların aksonlarının oluşturduğu topluluklara denir. Renginin beyaz olma sebebi miyelinli sinir liflerini içermesidir. _MRI çalışmaları beyinin gelişiminin arkadan öne doğru olduğunu, diğer bir ifadeyle önce arka kısımların sonrasında da önkısımların gelişimini tamamladığını göstermektedir _Motor korteks_ _Motor korteks, frontal lob'un arka kısmında, frontal lob ve parietal lob'u ayıran merkezi sulkus'un hemen ön kısmında yer almaktadır. Motor korteks iki ana kısıma ayrılmaktadır. Motor ilişkilendirme korteksi ve birincil motor korteks. _Birincil motor korteks: Bir hareket için gerekli kuvveti kodlamaktadır. Örneğin bir kolun ağırlık taşırken ya da el boşken hareket ettirilmesinde farklı miktarda kuvvet uygulanmalıdır. Alfa motor nöronlar ise birincil motor korteksten gelen buyruklara göre kasları kontrol ederler. Motor korteks, Omuriliğe doğrudan bağlantılı sinir hücreleri içermektedir. Bu sinir hücreleri kol, bacak ve gövdenin istemli hareketleriyle ilgili motor sinir hücrelerini etkinleştirmektedirler. _Somatosensory - Somatik Duyu Korteksi_ _Somatosensory sistem, dokunma, sıcaklık, vücut pozisyonu, acı hissi gibi duyuları üreten reseptörler ve işlem merkezlerinden oluşan duyusal bir sistemdir. Bedenden gelen tüm duyuların ilk değerlendirmesi burada yapılır ve beynin diğer kısımlarına değerlendirilmek üzere gönderilir. Beynimizin bu bölümü bedenimizin duyusal bir haritasını içerir. Hasarlarda duyu ve his kaybı oluşabilir. Motor korteksin arkasında konumlanmıştır. _2- Oksipital Lob - Arka_ _Oksipital lob, beynin arka kısmında bulunan ve görme işleminin gerçekleştirildiği kısımdır. Görsel hafıza, anlamlandırma, mekânsal algı. Bozukluk durumlarında, halüsinasyonlar, algı, hafıza ve denge kaybı sorunları olur. En ufak bir tramva, görsel-algılama sisteminde büyük değişiklilere, görsel kusurlara yol açmaktadır. Gözlerdeki retina, ham görüntüyü alır, oksipital bölgeye sinyal gönderir. Frontal lob, motor korteks, bakışın yönlendirilmesini sağlar. _3- Parietal lob - Yan_ _Parietal lob, bedensel algı, mekânsal yön belirleme, tatları algılama, acı ve dokunma hisleri gibi işlevlerinden sorumlu bölümüdür. Hasar görmesi durumunda; yüz tanımada zorluklar, nesnelerin konumunu belirleme ile nesnelerin kavranmasında zorluk ve algılama bozuklukları durumları yaşanır. Vâr olan bilgiler arasında köprü kurulması bilgilerin işlenmesine yardımcı olur. İşlevsel olarak iki kısma ayrılır. 1- Duyular ve algılama. 2- Duyusal iletilerin ve görsellerin bütünleştirilmesi. Parietal loblarımız aynı zamanda beynin bir çok farklı bölgesiyle, özellikle de öndeki frontal bölge ile bağlantıdadır. Bu bağlantıların yoğunluk ve gelişmişliğinin zekanın temellerini oluşturduğu düşünülmektedir. Parietal bölge ayrıca sayısal manipülasyon ve matematiksel işlem becerilerinin de merkezidir. _4- Temporal Lob - Şakak_ _Temporal lob, hafıza, konuşma, işitsel algılama, hisler, duygusal tepki ve görsel algı ile ilgilidir. Limbik sistem yapıları, olfaktör korteks, amigdala ve hipokampus temporal lob'da yer almaktadırlar. Temporal lob'da meydana gelebilecek hasar, işitsel ve görsel algılama sorunlarına, konuşma sorunlarına, dil anlama bozukluklarına, uzun dönem hafızasında sorunlara, davranışsal ve kişiliksel değişikliklere ve cinsel davranışlarda değişikliklere yol açabilmektedir. Temporal Loblar, Epilepsi rahatsızlığının en fazla etkilediği yerlerden birisidir. _İnsular Lob – Saklı Ada_ _İnsular lob, üçgen şeklindedir ve beynin en gizemli kısımlarından biridir. Serebral oluğun derinliğinde gizlidir ve frontal, parietal ve temporal loblarla kaplıdır. Limbik sisteme destekleyici bir yapıdır. Kalbin atış düzeni, koku ve tat duyularımızda, hafıza gibi işlevlerde önemli görevleri vardır. _Limbik lob_ _Limbik lob, eskiden frontal, parietal ve temporal loblara ait olduğu düşünülen kısımlardan oluşmuştur. ************* _Omurilik: _Vücutta istemsiz davranışları ve refleksleri kontrol eder. Vücuttan beyine gelen sinirler omurilikte çapraz yaparak gelir. Bu sayede vücudun sol tarafını beynin sağ lobu, vücudun sağ tarafını ise beynin sol lobu kontrol eder. Omurga denilen kemik bir yapının içinde boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan ve ortasında yine boydan boya bir kanal içeren merkezî sinir sisteminin bir parçasıdır. Omuriliğin sağından ve solundan düzenli sıralanmış 31 çift duyu ve motor siniri çıkar. Eğer omurilikten değil de beyinden yönetiliyor olsaydı, yanlışlıkla bir sobaya dokunduğumuz zaman, yanma hissini hissetmekle elimizi çekme refleksi arasında bir zaman dilimi geçerdi. _Beyinsapı: küçük olmakla birlikte, beyin ile vücudun geri kalan kısmı arasındaki bütün sinir bağlantısı buradan geçtiğinden hayati öneme sahip bir bölgedir. kalp ve solunum sisteminin çalışmasının düzenlenmesinde de önemli rol oynar. Merkezi sinir sistemini de düzenler ve bilincin oluşmasında ve uyku düzeninde anahtar görevi yapar. _Omurilik soğanı: solunumu kontrol etmesi nedeniyle hayat düğümü olarak adlandırılır. beyinsapının parçası olan, beyinle omurilik arasında yer alan bölge. Beyinciğin altında pons ile omurilik arasında bulunur. Böylece beyin ve diğer vücut organları arasındaki bağlantıyı sağlar. Beyne giren bütün sinirler omurilik soğanından geçer. Omurilik soğanı, istemsiz çalışan iç organların kontrol merkezidir. Solunum, sindirim, hapşırma, kusma, yutma, çiğneme, idrar yapma gibi refleksleri kontrol eder. Beynin sağ lobundan gelen motor sinirlerin çoğunluğu vücudun sol kısmına, sol lobundan gelen sinirler sağ kısmına gönderilir. Omurilik soğanı yaşamsal olayları kontrol ettiğinden hayati öneme sahiptir. Bu nedenle hayat düğümü de denir. Omurilik soğanı zarar gören insan hayatını kaybeder. _Beyincik, vücudun denge organlarından biridir. Kasların düzenli çalışmasını sağlar. **************** **************** _Subkortikal Serebrum (Kabukaltı)_ _Beyin kabuğu dışında kalan kısım. Serebral korteksin altı. Beynin en büyük ve en üst kısmında bulunan bölümü. Sağ ve solda bulunan hemisferler corpus callosum (sert cisim) ile birbirleriyle bağlantı kurar. Serebrumun en dış kısmına serebral korteks denir. Genellikle sorgulamayan, eleştirel düşünemeyen, iradesiz, davranışlarını iç güdüleri ile yöneten, aklına ve mantığına göre hareket etmeyip, vicdanını dinlemeyen insanları tanımlamak için kullanılır. İçgüdülerin merkezidir. Dinler temelde kabukaltı işlevine bağlı olarak çalışmaktadır. Subkortikal işleyiş yaşamda kalmayla ilgilidir. Buna göre, kimi insan ya da toplumlar her an ölüm tehdidi, tehlikesi ile yaşamaktalar ya da inandırılmaktadırlar ki yaşamda kalabilmek için subkortikal bir düşünme sistemini baskın düşünme biçimi olarak kullanmaktalar ve çocuklarını da buna göre eğitmekteler. ****** _Limbik Sistem_ _Limbik sistem, Paul Broca tarafından beyin yarımküreleri ve beyin sapı arasında kalan bölgeyi korteks yapı dizileri olarak tanımlanmıştır. Otonom-özerk(irade dışı) süreçlerin meydana geldiği bir bölüm olarak bilinmektedir. Limbik sistem davranışsal, duygusal, uzun süreli bellek ve koku alma duyusu gibi çeşitli fonksiyonlar içerir. Bu sistem endokrin sistem ve otonom sinir sistemlerinide kontrol eder. Bazı zevk için kullanılan uyuşturucuların "zirve" noktasında ve cinsel uyaranlarda rol alan (ödül merkezi), limbik sistem ile önemli bir bağı vardır. _Limbik sistem içerisindeki yapılar_ _Amigdala_ _(Duygusal – İlkel beyin) Savaş ya da kaç tepkisinin merkezi. Korku merkezi. Amigdalanın en önemli görevi duyguları kodlamak, yorumlamak ve depolamaktır. Temporal lobun içinde badem şeklinde bir yapı. Adrenalin, noradrenalin ve dopamin için uyarıcılar yollar. Limbik sistemin hafıza içeriği çok kuvvetli etkilere sahiptir. Örneğin bir korku ilişkisi bir kez öğrenildiğinde, sonuçlarına hakim olmak çok zordur. Yeniden öğrenme yöntemleriyle, buradaki hafıza kayıtlarını kısmen yeniden düzenlemek mümkündür. _Amigdala, hiç uyumayan bir bekçi köpeği gibidir. Tehlikeyi anında hisseder ve tehlikenin büyüklüğünü saniyeler içinde hesaplar. Ardından bu değerlendirmeyi hippokampus bölgesine gönderir ve burası da mesajı çeşitli cevaplar ve baş etme mekanizmalarını devreye sokacak olan hafıza ve hareket merkezlerine yönlendirir. Dersinize giren öğretmeniniz sürekli olarak kötü bir ruh haline mi sahip? Çalışmalar, öğretmeninizin veya sınıftaki diğer kişilerin ruh hallerinin, amigdalanızdaki ayna nöronlar sayesinde sizi de etkileyebileceğini göstermektedir. Bu duruma “duygusal biliş” adı veriliyor. Sağ amigdala olumsuz duyguları işlemekten sorumludur. Özellikle korku ve mutsuzluk duygusu burası tarafından tetiklenen duygulardır. Buna karşın sol amigdala olumlu duyguları veya korku gibi olumsuz duyguları tetikliyor. Sağ ve sol amigdala, duyguyu depolamak, kodlamak ve yorumlamak için birlikte çalışmaktadırlar. Beynin sağ lobundaki amigdala bellekten, hafıza kaynaklı işlerden ve algılamadan sorumludur. Sağ bölümü aynı zamanda daha önce yaşanan olaylardan gelen gerçeklerden ve bilgilerden oluşan ve bilinçli olarak hatırlanması gereken bildirimsel hafıza ile bağlantılıdır. Sol amigdalanın uyarılmasının, hoş (mutluluk) veya nahoş (korku, endişe, üzüntü) duygularını tetiklediği tespit edilmiştir. Amigdala, duygusal olaylarla ilgili hafızanın oluşumunda ve depolanmasında önemli rol oynar. Sinapslarda kayıtlı olan duygusal hafıza, amigdala yolu ile korkma davranışını ortaya çıkarır. Bu yolla, donakalma, çarpıntı, hızlı solunum ve stres hormonu salınımı gibi cevaplar oluşur. Herhangi bir öğrenme olayında uzun süreli hafıza hemen oluşmaz. Bu olayla ilgili bilgiler zaman içinde tekrarlanmayla birlikte yavaş yavaş uzun süreli depoya gönderilir. Buna pekiştirme denir. Bu etkiyi amigdala düzenler. Amigdalaya sahip olmayan ya da hasarlı bir amigdalaya sahip olan canlılarda korku hissedilmez _İnsanlarda da amigdalanın pek çok ruhsal bozuklukla ilişkisi saptanmıştır. Borderline kişilik bozukluğu olanlarda normale göre yüksek sol amigdala aktivitesi olur. Bu kişiler nötral yüzleri ayırt etmede zorlanır ya da bunları tehdit edici olarak algılayabilirler. Sağ amigdala bozukluklarının sosyal faaliyet yeteneklerini etkilediği düşünülmektedir. Sosyal fobisi olan hastalarda amigdala aktivitesi artmıştır. Şizofreni hastalarında da sağ amigdalanın sola göre daha büyük olduğu saptanmıştır. Riskli şans oyunu girişimlerinde amigdalanın aktive olduğu gözlemlenmiştir. _Amigdalanın insanlarda feromon sentezlenmesinde de rol oynadığı düşünülüyor. Amigdalanın çalışmaması halinde kişi hiçbir şeyden korkmaz. Bu durum hayatı büyük tehlikeye atabilir. Örneğin safari turunda arabadan inip aslanları sevmeye kalktığınızı bir düşünün. Eğer amigdalada karşı cinse ait bağlantılar olması gerekenden fazlaysa eşcinsellikte etkili olabilir. Daha büyük amigdalaya sahip insanların daha aktif bir sosyal hayatı vardır. Bu kişiler gördükleri yüz ifadelerine dair daha doğru çıkarımlar yapmıştır. Karşınızdaki insanın duygusal zekasını anlamada da bu küçük beyin bölgesi imdadınıza koşuyor. Araştırmacılar daha büyük amigdalası olan insanların duygusal zekalarının da daha yüksek olabileceğini düşünüyor. Duygusal zekanın yüksek olması da sosyal iletişim becerilerinin ve başkalarıyla uyumlu olmanın kapılarını aralıyor. _Talamus_ _Duyu organlarından gelen bilgileri alır ve beynin diğer bölgelerine yollar. Koku duyusu hariç, tüm sistemlerden gelen duyusal sinyaller için bir kapı olarak kabul edilir. Ayrıca amaca yönelik bilinçli davranışlardan sorumludur. Vücuda gelen çeşitli uyaranlara bir çeşit filtre görevi yapar. Bu sayede konsantrasyon sağlanabilir. Anatomik olarak beynin merkezindedir ve kortekse her yönden sinir lifleri gönderir. Talamus bilgiyi sadece iletmez, aynı zamanda işlemden de geçirir. _Hipotalamus_ _Sindirimi, dolaşımı, hormon salgılanmasını, cinselliği, beslenmeyi, uykuyu ve duyguları kontrol eder. Limbik sistemin merkezi konumunda. talamusun altında bulunan önbeyin bölgesidir. En önemli görevlerinden birisi hipofiz bezi aracılığı ile beyin ve endokrin sistem arasındaki bağlantıyı sağlamaktır. Badem şeklindedir. İç denge (homeostaz)dengeleşim, hipotalamus ile korunur. _Hipokampus_ _Hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölge. En eski beyin kısımlarındandır. nöroplastisite ilk olarak bu yapıda saptanmış ve incelenmiştir. ************** _Broca alanı: _Bu bölge dilin konuşma fonksiyonundan, konuşma sırasında cümlelerin gramer yapılarından sorumludur. Beynin alın (frontal) kısmının korteksinin arka tarafında bulunur. Wernicke alanından gelen sinyallerle yorumlanan ve sentezlenen düşünceler aktarılır. Broca alanına en son kararın getirilmesi işlemi. Eğer Broca alanı tahrip olursa, kişi söylemek istediğini bilir ve buna karar verir, ancak kelimeleri seçemez, mânâlı konuşma yapamaz ve anlamsız sesler çıkarır. Buna motor afazi veya Broca afazisi denilmektedir. Fransız cerrah Broca'nın 1864 yılında sol şakaklarımızın yakınında tespit ettiği beynin iki küçük bölümünden biri Broca Alanı’dır. _Wernicke alanı: _Temporal lob'un sol kısımında yer almakta, konuşmaları anlamada görev almaktadır.Dış dünyadan (görme, işitme vs.) ve içimizden (ağrı, sancı) gelen duyularımıza ait bilgilerin yorumlandığı bu alan. Görme ile ilgili bilgiler önce artkafa bölgemizde bulunan görme merkezine gelir ve burada yorumlanır. Daha sonra tekrar yorumlanmak üzere Wernicke alanına iletilir. İşitme ile ilgili bilgiler önce şakak bölgesinin üst kısmında bulunan işitme alanına gelir ve burada yorumlanır. Dokunma ve ağrı ile ilgili bilgiler önce yan kafa loblarının (parietal loblar) ön kısmında bulunan dokunma alanına gelir ve burada yorumlanır. Dokunma duyusuna ait bu işlenmiş bilgiler de yine Wernicke alanına iletilir. bütün bilgiler yeniden yorumlanmakta ve konuşma esnasında kullanılacak kelimeler seçilmektedir. Tıp dilinde konuşma bozukluğuna ‘afazi’ adı verilir _Wernicke afazi : Bu tip afazinin önde gelen özelliği hastanın söyleneni anlamamasıdır. _Broca afazi: Ağır şekillerinde hasta hiç konuşamaz. Daha hafif şekillerinde birkaç kelime veya grameri eksik olan kısa cümle parçacıkları söyleyebilir. ****** _Vücut için ideal sıcaklık 36 derecedir. Vücut ısısı artarsa hipotalamus, soğutma işlemini başlatır, damarlar genişler. Sıcak kanla dolu damarlar ısıyı dışarı atarlar ve soğutmak için terleme başlar. Sonra soğutma işlemini durdurulur. Vücut ısısı düşerse hipotalamus, ısıtma işlemi başlatır. Damarlar daralır ve kan hayati organlara gönderilir. Kaslar kasılır ve titreme başlar ve ısı dengelenir. _Homeostasi: vücut dengesi. Hücrenin kendi metabolizmasını koruma eğilimidir. _Bağışıklık sistemi organları: Lenf bezleri, Bademcikler, Timus, Karaciğer, Dalak, Kemik iliği. _Peyer plakları: İnce bağırsakları çevreleyen lenf dokusu plaklarıdır. _Lenf ya da Akkan, akyuvar içeren, kan plazmasına benzeyen renksiz sıvı. Vücutta kan dolaşımından ayrı olarak bir de lenf dolaşımı bulunur. Kan dolaşımında, kalp ile kalpten çıkan atar damarlar ile kalbe kan getiren toplardamarlar bulunur. Hâlbuki lenf dolaşımında, lenf düğümleri ile sadece lenf toplardamarları bulunur. Lenf dolaşımı, yağların sindirimi sonucu oluşan yağ asidi ve gliserol ile yağda eriyen vitaminleri bağırsaktan alarak doğrudan kalbe iletir. _Miyelin: Nöronları saran yağlı maddedir. Elektrik iletimini hızlandırır. Bozulursa ms hastalığı oluşur. Çoklu sertleşme. Yürüme konuşma duymada bozukluk yorgunluk… ****** _Endokrin - Salgı sistemi_ _Hipofiz, tiroit, paratiroit, epifiz ve böbreküstü bezleri, iç salgı bezlerine örnektir. Endokrin bezler, kimyasallar üreten ve salgılayan bir hücre grubudur. Salgılarını, vücudun başka bölgelerindeki hedef hücrelere ulaştırabilmek için kana veya lenfe veren bezlerin tümüdür. Endokrin sistemi iç salgı bezleri oluşturur. Salgı bezleri, hormon adı verilen kimyasal mesajları salgılarlar. Hormonlar, aynı sıcak suya konulan çay poşeti gibi kana sızarlar. Kalp, kanı pompaladıkça, kan hormonların belli hedef hücrelerle ve organlarla etkileşime geçmesini sağlayarak kimyasal mesajları vücudun tamamına iletir. Endokrin bezleri, iştahımızı korumamızı, büyümemizi, molekülleri metabolize etmemizi, idrarın yoğunlaşmasını ve daha birçok şeyi sağlarlar _Bütün salgı bezlerinin merkezi hipotalamustur _İç salgı bezleri_ _1_Tiroit bezi. Kalkansı bez_ _Kelebek şeklinde. Boynun ön ve altında soluk borusunun önünde bulunur. Enerji üretimi için dokuların gıda ve kimyasal madde kullanışını düzenlemektedir. Üşümeme, yorulmamanızı sağlar. Tiroksin hormonunu salgılar. Tiroksin eksikse, kıl dökülmesi, cücelik, halsizlik oluşur. Fazlaysa sinirlilik, guatr, gözlerin pörtlemesi, zayıflık… Paratiroid: Tirodinin etrafında küçük yapı. Parathormon salgılar: Kalsiyum düzeyini artırmaktadır. Guatr, tiroid bezinin normal dışı olarak büyümesi hastalığıdır. Tiroid hormonları vücudun pek çok hücresinde hücresel reaksiyonları hızlandırmaktadır. Bu sayede büyüme hızlanmaktadır _2_Epifiz - Pienal bez_ _3.göz. 2 kaşın arasında. Mercimek büyüklüğünde. Uyku hormonu olan melatonini salgılar. Voltere göre ruhun merkezi. Mısır kültüründe ve Budizmde 3. göz. _3_Hipofiz_ _Hipotalamusun altında bir fasülye tanesi büyüklüğünde. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Birçok organin görevini yapıp yapmadığını kontrol edip denge sağlar. Kan basıncı, cinsel organ fonksiyonu, metabolizma, vücut sıcaklığı… Hipotalamus, sinir ve endokrin sistemlerini birbirine bağlamaktadır. Hipofiz, Ön ve arka loblara bölünmüştür. Adenohipofiz olarak da bilinen ön hipofiz. Arka hipofiz, nörohipofiz olarak bilinmektedir. Hipofizin ön lobundan salgılanan hormonlar: Büyüme hormonu, tiroid uyarıcı hormon (TSH), Adrenokortikotropik hormon, lüteinleştirici hormon, prolaktin, folikül uyarıcı hormon. Hipofizin arka lobundan salgılanan hormonlar iki tanedir. Bunlar Vazopressin ve oksitosindir. _Vazopressin: Temel görevi vücuttaki sıvı dengesinin düzenlenmesine katkı sağlamaktır._ Büyüme hormonu büyüme dönemindeki bir kişide yetersiz salgılanırsa dwarfizm (cücelik) ortaya çıkmaktadır. Büyüme hormonu ergenlik dönemi sonuna doğru azalmazsa giantism (devlik) _Prolaktin: Östrojen (dişi cinsiyet hormonu) ile birlikte gebelikte meme bezlerinde meme kanallarının gelişimini uyarmaktadır. Ayrıca doğumdan sonra meme dokusunda süt üretimini uyarmaktadır. _4_Böbreküstü bezleri_ _Stres hormonlarını üretir. Organların işleyişini düzenleyen hormonların salgılanmasını sağlar. Bu hormonlar: Adrenalin, Noradrenalin, Kortizol, Aldosteron ve Androjendir. Böbreklerimiz, kanda bulunan zararlı maddeleri süzerler. Kanda asit ve baz dengesini sağlamak, su elektrolit dengesini ayarlamak, zararlı maddelerin boşaltımını yapmak. Böbreklerimiz vücut dengemizi korumak için çalışırlar. Bu dengeyi sağlayabilmek için bol su içmemiz gerekmektedir. _Gün içinde ne kadar su içeceğimizi beyinde bulunan hipotalamus merkezi belirler. Vücudumuzda ki sıvılar azaldığında hipotalamus merkezi susuzluk alarmı verir. Tükürük bezleri çalışmayı durdurur ve ağzımız kuruduğunda su içme isteği duyarız. Su içmek çok önemlidir çünkü vücutta su kaybı %10’lara ulaşınca ani ölümler yaşanabileceği gibi böbreklerde iflas edebilir. _Kortizol_ Stres hormonu. Bu hormon vücuda alınan proteinleri karbonhidrata dönüştürür. Karaciğerde glikojenin depolanma miktarını arttırır. İdrarda bulunan azot miktarını arttırır. Kan şekerinin artmasına neden olan faktördür _Nerodrenalin tehlikeli durumlarda salgılanan hormon çeşididir. _5_Pankreas_ _Böbreklerin arasında. İnsülin şekeri düşürür, glukagon şekeri artırır. Pankreas besinlerin her birine uygun olan enzimi üreterek sindirimine yardımcı olur. Kanda olması gereken şeker oranını ayarlar, sindirime gönderdiği enzimlerle yaşam için kolaylıklar sağlar. Bağırsakların mide asidinden zarar görmesini engelleyen enzimi üreten bu organdır. Kan şekerini arttıan 3 hormon: Glutagon, (böbrek üstünden), adrenalin, kortizon _6_Yumurtalık_ _Dölyatağının iki tarafındaki iki bezin her biri. Yumurtalık, dişi üreme hücrelerini yani yumurtaları bulunduran bir dişi üreme organıdır. _7_Er bezi veya testis_ _Erkek üreme organlarından penisin her iki yanında yer alan yapılardır. testosteron hormonu salgılanması, spermlerin üretilmesi ve erkeklere özgü bazı fiziksel özelliklerin gelişmesi gibi görevleri vardır. __ _Timüs_ _(Endokrin sisteme dahil değildir) Kemik iliği gibi birincil lenf organlarından biridir. 2 akciğer arasında. Timüs bezi, yaşamdan haz alma duygularıyla ilgilidir. Beyni uyararak konuşmayı ve gülümsemeyi aktivite eder. Timüs bezi aktivitesini yitirmişse; aşırı asabiyet, konuşmada tutukluk, yapılan esprilere duyarsızlık ve alınganlık... İki parmakla timüsün üzerine gelen noktaya vurularak uyarılması ve dilin, üst dişlerin arkasında damağa ve ağzın tavanına değdirilmesi timüsün uyarılmasını sağlamaktadır. Timus, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. (vücudumuzda ürperti hissi oluşur) Gülme anında boyun ile vücudun birleştiği yere, sağ elimizi koyup bastırıp beklediğimizde timüs bezindeki hararet, hareketliliği hissedebilirsiniz. _Endorfin_ Endorfin vücut tarafından üretilen en güçlü uyuşturucudur. Doğan afyondur (morfin). Endo morfin. Rahatlık, hoşluk, keyif ve huzur gibi duygularla ilgilidir. Daha çok mutlu bir haber alınca, çikolata yendiğinde veya güzel bir tatlı yendiğinde salgılanır. Umutsuz bir aşkın ilacı endorfindir. Endorfin salgısının artması için yapılabilecek en önemli şey spordur. Anti-stres bir hormondur. Uzun süre düzenli egzersiz yapan kişilerin, egzersiz yapmadıklarında huzursuz olmalarının sebebi de endorfindir. İyi bir bağımlılıktır. Acı, endorfin kurtarıcı olarak gelir. Cinsellik, spor, yemek… ****** _Mezolimbik Dopamin sistem - Ödül sistemi. Korkudan duyduğumuz heyecan ve tatlılardan elde ettiğimiz haz aynı beyin bölgeleriyle ilişkili gibidir. Burası sıklıkla mezolimbik ödül yolu olarak bilinir ve beynin ödül duygusundan sorumludur. Nelerden haz alip almadigimizi etkiler. Bu hazzın verdigimiz kararlara yansimasini saglar. Metabolizmanın haz duyduğu bir şeyi tekrar yapmaya iten bir sistemdir. Örneğin yeni tattığınız bir yemeğin tadını çok beğendiniz. Mezolimbik dopamin sistem sizi o yemeği bir daha yemeniz için güdülüyor. Üst beyin sapında yer alan bir sistem. Akslarla önbeyindeki limbik yapıya uzanır ve nörotrnsmiter olarak dopamin salgılar. ****** _Organlar_ _Pankreas_Kana “insülin” ve “glukagon salgılar. Sindirim fonksiyonuna yardımcı olur ve kan şekerini düzenler. _Safra kesesi_ Karaciğerin ürettiği safra sıvısını depolar _Karaciğer_Proteinlerin üretilmesi ve depolanması, depo edilmiş yağların kullanılması, vücut ısısı, şekerin depolanması… Karaciğere atardamar vasıtası ile temiz kan, toplardamar vasıtası ile de kirli kan girer. Karaciğer; kanı süzerek mikroplardan arındırır. _Akciğer_Sağ akciğer üç loba, sol akciğer iki loba ayrılmıştır. İç yan yüzlerinden bronşlar, atardamarlar, toplardamarlar lenfalar ve sinirler çıkar. _Dalak_Eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok edip, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder. _İnce bağırsak_Yetişkin bir insanın ince bağırsağı, yaklaşık 7 metre uzunluğundadır. _Kalın Bağırsak (kolon)_ İnce bağırsak ile anüs arasındaki kısımdır. Toplam uzunluğu 1.5 metre. _Böbrek_Proteinlerin parçalanması sonucunda oluşan üre gibi zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırırken, diğer yandan vücudun sıvı, mineral ve asit-alkali dengesini de düzenler. _Rektum_ Kalın bağırsağın son bölümüdür. Anüse açılır. Dışkının atılımdan önce tutulduğu yerdir _Anüs (makat)_Sindirim kanalının bitiş kısmı. _Beyin_Vücudun en yağlı organıdır. Enerji; glikozun oksijenle yanmasından sağlanır. Vücudun en çok glikoz ve oksijen tüketen organı beyindir. _Omurilik soğanı_İstem dışı çalışan organların hareketlerini yönetir. _Diyafram_Göğüs boşluğu ile karın boşluğu arasındaki ince kas yapısıdır. Nefes alışımızı düzenleyen en önemli organlardan biridir. ****** _Karbonhidratlar_ _A) Monosakkaritler: Suda çözünürler. Fruktoz-(meyve şekeri), likoz(üzüm şekeri), galaktoz(sütte), Kan şekeri glikozdun kendisidir. Enerjiye dönüştürülür. _B) Disakkaritler: En az 2 monosakkaritin birleşmesiyle. Sakaroz, maltoz, laktoz. Sakaroz (çay şekeridir- glikoz ve fruktoz karışımı) laktoz- glikoz ve galaktozdan, maltoz-2 galikozdan, malt arpa şekeridir. _C) Polisakkaritler: 10 ve daha fazla mono ve disaktan oluşan polimerlerdir. Suda çözülmezler. Nişasta-Bitkilerden ernerji depolamak için üretilir. Glikojen enerji deposudur. Nişastanın parçalanmasıyla oluşur. Selüloz, lif kaynağıdır. ****** _Göz_ _Konjonktiva. İlk ince tabaka. Tozdan korur ve nemlendirir. _Kornea: Konjoktivanın arkasındaki kalın saydam tabaka. Şeffaftır ve ışığı geçirir. Gözü korur. Kan gitmeyen tek organ. Arkasında ön oda vardır. İçinde göz sıvısı vardır. Göz sıvısı gözün şeklini sabitler. _Pupil-göz bebeği, irisin ortasındaki açıklıktır. Renkli yuvarlağın ortasındaki siyahlık. Kaslardan dolayı açılıp kapanır. _Göz merceği, ışığı kırar. Daralır genişler. Asıcı bağlara bağlıdır. örümcek agı gibi. Yani kirpiksi bağ. _Arka oda ise en büyük yuvarlak göz sıvısıyla dolu. Burası camsı cisim vitreus sıvısı vardır. Vitreus odası denir ve ışık en arkadaki retinaya gelir. Madde manyetik uyarıcıya dönüşür. Retinanın arkasında özel bir yapı- sarı leke ya da makula vardır ve özelliği koni hücreleri içermesidir, cisimleri detaylı görmemizi sağlar. Sarı lekenin ortasındaki minik çukura fovea denir. Tüm ince detaylar için korneanın özel yapısı göz çukuruna muhtacız. Retinanın arkasındaki siyah tabakaya koroid ya da damar tabaka denir, retinayı besler. Kedilerde beyazdı ve ışık 2 kez yansıtılır ve kedilerin gece görüşü fazladır ve gözleri parlak görülür. Beyaz kısım ise sert katman ya da sklera. Kasların bağlanma noktası. Sol göz beynin sağ küresine ve tersi bağlıdır. Muskaye volitantes, uçan sinekler, yüzen cisimler, retinadaki değişik parçalardır. Gözdeki güneş lekesi gibi haraketli cisimler. ****** _Burun_ _En çok yorulan duyu organımız burundur. Solunum görevi: Burun nefesi ısıtır, nemlendirir ve süzer. Bunu yüzeyindeki nemli mukoza dediğimiz yapı sayesinde yapar. Burun kılları da destek olur. Koku alma organıdır, bu sayede tad almaya da yardımcı olur. Ses oluşumuna katkı sağlar, Sinüslerin boşaltım yeridir: Burun dıştan 3 bölüme ayrılır: Burun ucu, Burun sırtı, Burun kökü: Burunun en üst kısmı burun köküdür _Mukus-Sümük, burun boşluklarında ve bronşlardan gelen yapışkan sıvı. Sümüğün içinde epitelyum hücreleri, mikroplar, tozlar ve su bulunur. Burun içinin nemli kalmasını ve burna kaçabilecek tozların tutulmasını sağlar. Sümüğün ağızdan gelen tipine balgam denir. bakterileri yakalayarak onları dışarı atmaya yardımcı olur. __Sinüsler; burun çevresindeki kemiklerin içerisinde yer alan hava boşlukları...Maksiller Sinüs: En büyük parananazal sinüstür. Orta boşluğa doğru açılır. yanak kemiği (maksilla), -Frontal Sinüs: Orta boşluğa açılır. _Orta kulak, kulak zarının arkasında işitmeyi sağlayan çekiç, örs ve üzengi adındaki minik kemikçiklerin bulunduğu hava dolu alan ****** _Asit - Baz_ _Bazlar da, asitler gibi tehlikeli maddelerdir. Sulu çözeltilerinde hidroksit (OH−) iyonu bulunduran maddelere baz denir _Turnusol kağıdı: Bitkilerden çıkartılan bir boyadır. Kimyada sıvıların asit veya alkali (baz) olup olmadığını anlamaya yarar. Turnusol emdirilmiş kağıt şeritler sıvıya daldırılır. Sıvı asitse kağıt kırmızı, alkali ise mavi renk alır. _Maddelerin asit-baz olma durumu pH değerleri üzerinden incelenir ve 0 ile 14 sayıları arasında ölçülen pH değerlerinden 7'den küçük sayılar asidik; 7'den büyük sayılar bazik kabul edilir. Sirke, Limon, Kezzap, Portakal suyu, Kahve, Yağmur suyu Gazlı içecekler, Çay, Üzüm, Domates asidikken; Çamaşır suyu Sabun, Diş macunu, Mide ilaçları, Deterjan, Kireç, Amonyak Deniz suyu, Kabartma tozu, Tükürük bazik maddelerdir. _Asit_ Suya karıştırıldığında hidrojen iyonları veren, mavi turnusolü kırmızıya çevirme özelliğinde olan ve bileşimindeki hidrojenin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli bileşik. Asitlerle metaller birleştikleri zaman kimyasal bir reaksiyon oluşur, bunun sonucunda hidrojen gazı açığa çıkar. _Hidrojen, rengi, kokusu, tadı bulunmayan, oksijenle bileşerek suyu oluşturan bir gaz _Asitlerin geneli su ile birleştiklerinde asit içerisinde bulunan iyonlar nedeni ile hidrojen gazı ortaya çıkmaktadır. Asit özellikleri arasında yer alan aşındırma ve tahriş asit yapısının ne kadar tehlikeli olduğunu anlatan bir göstergedir. Sulu çözeltide asitlerin verdiği H+ iyonu ya da sulu çözeltide bazların verdiği OH- iyonu sayısı ölçülmüştür. Çözeltinin içinde H+ iyonu fazla sayıdaysa çözeltinin asidik olduğu, OH iyonunun fazla olması halinde çözeltinin bazik özelik gösterdiği belirlenir. Beslenme içinde tüketilen besinlerin asidik ve bazik olması, vücutta kan başta olmak üzere pH değerini değiştirir. Bu oran kısa sürede dengelenmediği takdirde, kişi yaşamını yitirir. İnsanların kanlarının pH değerinin 7,4-7,8 arasında dengeli olmak zorundadır. _Alkaliler, suda çözünen bazlardır. Alkalinin zıddı asittir. _Alkali beslenme_Alkali gıdalar daha çok sebzeler, baharatlar, bazı bakliyatlardan oluşurken asidik gıdalar yapay tatlandırıcılar, ayçiçek yağından rafine şekere işlenmiş gıdalar, kola vb. asitli içecekler, abur cuburlar… ****** _Dolaşım sistemi - Kardiyovasküler sistem_ _Maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir. _Açık dolaşım sistemi_ _Yumuşakçalar ve eklembacaklılar gibi omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Bu canlılarda hemosöl olarak adlandırılan vücut boşluklarında dolaşım sıvısı organları doğrudan sarar (yıkar) ve kan (dolaşım sıvısı) ile (doku sıvısı) arasında ayrışma yoktur. _Kapalı dolaşım sistemi_ Ana yapıları kalp, kan ve kan damarlarıdır. Kan damarları arter (atardamar), kapiler (kılcaldamar) ve venlerden (toplardamar) oluşur. Arterler oksijenlenmiş kanı dokulara taşırken, venler oksijenlenmemiş kanı geri kalbe taşır. Kan arterlerden venlere kılcal damarlar yoluyla geçer ki kılcal damarlar en ince ve en çok sayıdaki kan damarlarıdır. _Kalp_ _Kalp kası olarak bilinen özel bir tip çizgili kastan oluşmuş, kuvvetli bir pompa. Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, atık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi görevleri yapar. _Dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere kasılarak, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. 1 günde 8 ton, 1 yılda 3.000 ton, 80 yılda ise 240.000 ton. İnsan ömrünün ortalama 80 yıl olduğu kabul edildiğinde pompalanan kan, yaklaşık 10 ton kapasiteli 24.000 tankeri dolduracak kadar çok. Her kişinin, kalbinin kendi yumruğu büyüklüğünde olduğu iddia ediliyor. _Kalbin içerisinde 4 adet odacık bulunmaktadır: Sağ kulakçık, Sol kulakçık, sağ karıncık, sol karıncık. Sağ kalp, sağ kulakçık ve sağ karıncıkdan oluşmakta olup burada oksijen bakımından fakir olan venöz kan bulunmaktadır. Sol kalp ise sol kulakçık ve sol karıncıkdan oluşmuş olup içerisinde oksijen bakımından zengin olan arterial kanı bulundurur. Kapakçıklar, kanın tek yönlü akmasını yani geriye dönüşünü engellemeye yarar. Kapaklar, kanın karıncıklara tek yönlü girişini sağlarken aynı zamanda tek yönlü çıkışını da sağlarlar. _Kalbin kasılarak kendisine gelen kanı bir pompa gibi davranarak vücuda vermesi elektrik akımları sayesinde kasılması ile olmaktadır. _Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgileniyor; gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırma görevi, kalbin sol tarafında bulunan sol kulakçık ve sol karıncığa ait. Kalbin sağ tarafı ise kirli kan ile ilgileniyor; sağ karıncık ve sağ kulakçık kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere ulaştırmak için görev yapıyor. Temiz kan kalbe ulaştığında önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulakçığa doluyor. Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya, yani sol karıncığa iletiliyor. Bu sıralamanın doğru işlemesi için kulakçık ve karıncıklar arasında kapaklar bulunuyor. Bu kapaklar akış yönüne doğru tek taraflı açılıyor. Kulakçıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor, kan büyük pompaya yani karıncıkların içine doluyor. Bizim kalp atışı” olarak algıladığımız ses ise sanıldığı gibi kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda çıkan ses değil. Kalp atışını dinlerken, aslında bu dört kapakçığın şiddetle açılıp kapanma seslerini duyuyoruz. Başlıca 4 kalp sesi vardır; bunların ilk ikisi hissedilir veya steteskop(Dr kulaklığı) vasıtasıyla duyulabilirken, 3. ve 4. sesler ancak EKG (ECG) cihazında duyulabilir. 1. kalp sesi atriyo-ventriküler kapakların sesi iken, 2. kalp sesi aorta ve arteria pulmonalis'teki kapakların çıkardığı sestir. 1. ve 2. kalp sesi arasındaki süre ventrüküler sistoldür (kalbin kasılması). 2. kalp sesi ile 1. kalp sesi arasındaki süre ise ventriküler diastol (kalbin gevşemesi) evresidir. _Kan plazması, kanın sıvı kısmıdır. Plazma hafif sarı renklidir. İçinde su, kan proteinleri, tuzlar, glikoz, hormonlar, çeşitli metabolizma artıkları, lipitler bulunur. Kanı ayırıp kan plazması alınmak istenirse yöntem olarak santrifüjleme kullanılabilir. ****** _Bağışıklık sistemi_ _Bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Bağışıklık sisteminin organları lenfoid dokulu organlardır _Lenf bezleri: Geniz eti olarak da bilinen, yutağın üst kısmında, burun boşluğunun arka tarafında bulunan lenfoid doku parçalarıdır. _Bademcikler: Boğazda, lenfositlerin toplandığı ve dışarıya açılan bir açıklık olan ağızda ilk engeli oluşturan küçük yapılardır _Timus _Lenf düğümleri: Tüm vücuda yayılmış, B ve T hücrelerinin bulunduğu merkezlerdir. Vücutta koltuk altı, kasık, çene altı, boyun, dirsek ve göğüs bölgelerinde bol bulunurlar. _Karaciğer: T-hücreleri ilk olarak fetüs karaciğeri tarafından üretilirler. _Dalak: Karın boşluğunun sol üst tarafında bulunan ve eski kırmızı kan hücrelerinin yıkımından sorumlu bir organdır _Peyer plakları: İnce bağırsağın ileum bölgesinde bulunan lenfoid dokuların yoğunlaştığı bölgelerdir _Kemik iliği: Bağışıklık sisteminin tüm hücrelerinin kökeni olan kök hücrelerin bulunduğu bir merkezdir. _Lenf sistemi_ Lenf: Bağışıklık sisteminin hücre ve proteinlerini vücudun bir yerinden diğerine taşıyan, "akkan" olarak da bilinen bir çeşit dolaşım sistemi sıvısıdır. Lenf damarları, organlar ve lenfodik dokudan oluşan bir organ sistemidir. İkinci bir dolaşım sistemi olarak tanımlanabilir. Vücut savunmasında önemli bir rol oynayan akyuvarlar-lenfositler lenf sisteminde üretilir ve olgunlaştırılır. Lenfatikler normal dolaşımın aksine merkezden perifere değil, periferden merkeze doğru yöndedir. Kemik iliği ve timüs birincil lenfatik organlar olarak kabul edilirler ve olgunlaşmamış proginatör hücrelerden lenfosit üretiminden sorumludurlar Lenf bezleri vücudun her yerinde bulunurlar ve beyaz kan hücrelerini görevi görürler. Bu yüzden bağışıklık sisteminin aksaksız işlemesinde önemleri büyüktür. ****** _Sindirim sistemi_ _İnsan sindirim sisteminde sindirim; mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak ikiye ayrılır. Fiziksel sindirim, molekülleri küçük moleküllere ayırmaktır. Kimyasal sindirimin görevi ise, besinleri en küçük yapı taşına kadar ayırmaktır. _Üst sindirim bölümü: 1- Ağız: ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. 2-Yutak. 3-Yemek borusu. 4-Mide. _Alt Sindirim Bölümü: 1-İnce bağırsak, Üç kısmı vardır: a-duodenum - onikiparmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa kısmıdır. Mideyi jejunuma bağlayan bir tüptür. b-jejunum, ince bağırsağın orta kısmıdır, c-ileum, ince bağırsağın son kısmı. 2-kalın bağırsak, üç kısmı vardır. Sindirimin bitmesi olayının en sonundan bir önce olan organdır. A-çekum veya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. B-kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir c-rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır. 3-anüs, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir. _Sindirime yardımcı organlar: Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir. Pankreas ise bikarbonat, tripsin gibi çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar. ****** _Solunum sistemi_ _Kandaki karbondioksit (CO2) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir. Burun, ağız, yutak, gırtlak, soluk borusu, akciğer, bronş, bronşçuk, alveoller. ****** _İnsan iskeleti_ _Kemiklerden oluşur ve bağlar (ligamanlar), kirişler (tendon), kaslar, kıkırdaklar ve diğer organlar tarafından desteklenir. ****** _Örtü sistemi_ _Hayvan anatomisinde sıklıkla bir hayvanın en büyük organ sistemidir. Deri, saç, tüyler, pullar, tırnaklar ve deri bezleri ile onların ürünlerini (ter gibi) kapsar. Dış çevre ile vücudu ayırır ve vücudu dış çevreye karşı korur. ****** _Kas_ Kalp, iskelet ve düz kas olmak üzere üç tür kas vardır. Düz kaslar, içi boş organların lümenlerinin içindeki maddelerin akışını kontrol etmek için kullanılır ve bilinçli olarak kontrol edilmezler. Sadece iskelet ve düz kaslar, kas-iskelet sisteminin bir parçasıdır ve sadece iskelet kasları vücudu hareket ettirebilir. Kalp kasları kalpte bulunur ve sadece kan dolaşımında kullanılır. Kas kasılması, somatik sinir sisteminden kaslara bir mesaj yollayan motor nöron tarafından uyarılır **************** **************** DNA + Hücre + Lunula _DNA(Deoksiribo Nükleik Asit), organizmaların canlılık işlevleri için gerekli olan genetik kodları taşıyan bir moleküldür. DNA yaşamın anahtarıdır ve başlıca görevi bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. DNA, nükleotit olarak adlandırılan basit birimlerden oluşan çift burgulu polimerden oluşur. Her bir iplikçik, 4 bazın uzun dizilimlerinden oluşur. DNA'da 4 temel yapıtaşı vardır. Bu bazlar: Adenin, Sitozin, Guanin, Timin. Her bir baz çifti, hidrojen bağları ile birbirine tutunur. (Bazlar, iplikçikler arasındaki köprü gibidir.) Her bir DNA sarmalı, kromozom adı verilen yapılar biçiminde paketlenir. Ökaryot canlılar (Hayvan, bitki…) DNA'larını hücre çekirdeği içinde bulundururken prokaryot canlılarda (bakteri) DNA, hücre sitoplazmasında yer alır. DNA, kalıtsallığı sağlayan moleküldür. Canlılar, DNA isimli bu kimyasal maddeyi kullanarak biyolojik özelliklerinin bir kısmını veya tamamını yavrularına aktarırlar. DNA’da ki genetik bilgimizin yüzde 99.9’u hepimizde aynıdır. Geri kalan 3 milyon bazlık kısım farklılıklarımızı ortaya çıkarır. DNA ilk kez İsviçreli hekim Friedrich Miescher tarafından saflaştırılmıştır, kendisi 1869'da atık cerrahi pansumanlardaki irin içinde mikroskobik bir madde keşfetmiştir. _Mutasyon_(Değişinim) Canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir. Mutasyona sahip bir organizma ise mutant olarak adlandırılır. DNA hasara uğrayabilir ve dizisi değişebilir. Mutajenler arasında başlıca, (oksitleyici) etmenler ve yüksek enerjili elektromanyetik ışınlar (morötesi ışık ve X ışınları gibi) sayılabilir. Kanserleşmenin temel nedeni DNA’da meydana gelen hasarlardır. Bu durum hücrenin kontrolsüz bölünmesine yol açar. _Rna_ DNA'daki bilgiyi proteinlere dönüştürür. Bu yardımcı molekülü, DNA'daki baz sıralamasından yola çıkarak inşa edilir. Proteinler, yediğimiz besinlerde de bulunan kimyasal moleküllerdir. Yediğimiz et gibi besinlerde bulunmasının nedeni, o etin geldiği hayvanın vücut yapısını inşa etmekte kullanılıyor olmasıdır. Genetik koddan bir bakteri de inşa edilebilir, bir ağaç da, bir fil de, bir insan da. Ribonükleik Asit ve Deoksiribonükleik Asit. Tek far, "deoksi" ön eki. “Ondan ayrılan” anlamında. _Gen_ Bilgi taşıyan DNA bölümü. Genler vücuttaki yaşamsal olayların gerçekleşmesini sağlayan proteinlerin üretilmesi için gerekli genetik bilgiyi içerir. Aslında DNA içinde "gen" diye bir bölge yoktur. DNA bölgelerine atanmış isimlerdir. İnsanlarla günümüzde yaşayan en yakın kuzenleri şempanzeler arası gen benzerliği %98.77 dolaylarındadır. Muz bitkisi ile gen benzerliğimiz %50 dolaylarındadır. Yine de bu kadar çok sayıda ortak genimizin olması, ortak bir evrimsel kökeni paylaştığımızın ispatıdır. _Genom_ Bir organizmanın genetik yönergelerinin bütünü. Bir canlının genomu, kromozom adı verilen paketlere bölünmüş DNA ipliğinden oluşur. Bedenimiz, milyonlarca hücreden oluşur. Bu hücrelerin her birinde, bizi oluşturmak için gereken yönergeler bulunur. Tıpkı bir reçete gibi. İşte bu yönergeler bizim genomumuzdur. Genomdaki yönergeler DNA kodundan oluşur. Bu kod, DNA'yı oluşturan 4 nükleotit bazın sıralaması ile belirlenir. Adenin, sitozin, guanin, timin. İnsan genomu 3,2 milyar DNA bazından yapılmıştır ve 23 çift kromozom biçiminde paketlenmiştir. _Genetik - Kalıtım_ _Kuşaktan kuşağa, nesilden nesle aktarım. Canlının genetik şifresinin kendisinden sonra gelen nesle aktarılması. Kalıtım birimlerine "gen" adı verilmektedir. Nükleotitlerin DNA’daki dizilişi, hücre tarafından aminoasit zincirleri üretmek için kullanılır. Bunlardan protein oluşur. Bir proteindeki amino asitlerin sırası, gendeki nükleotitlerin sırasına karşılık gelir. Aradaki bu ilişkiye genetik kod denir. Amino asitlerin bir proteindeki dizilişi, proteinin nasıl bir üç boyutlu şekil alacağını belirler. Genler kişinin boyunun uzunluğunda bir rol oynuyorsa da, kişinin çocukluk çağındaki beslenmesinin ve sağlığının da büyük bir etkisi vardır. Modern genetik bilimi 19. yüzyılın ortalarında, Gregor Mendel’in çalışmasıyla başlamıştır. _Genetik kod(Şifre)_ Genetik malzemede (DNA veya RNA dizilerinde) kodlanmış bilginin canlı hücreler tarafından proteinlere (amino asit dizilerine) çevrilmesini sağlayan kurallar kümesidir. _Genotip_ Canlının sahip olduğu gen yapısıdır. _Fenotip_Canlının genotip özelliklerine bağlı olarak meydana gelen dış görünüşüdür _Baskın gen_ Her durumda kendi özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan genlerdir. _Çekinik gen_Baskın gen ile birlikte bulunduğunda kendi özelliğini gösteremeyen genlerdir. _Saf Döl (homozigot)_ Aynı özellikteki iki genin bir arada bulunması ile oluşan yapıdır. _Melez Döl (heterozigot)_ Farklı özellikteki iki genin bir arada bulunması ile oluşan yapıdır _Kromozom_ Tüm hücrelerin çekirdeklerinin içinde yer alan DNA paketleridir. İnsanlarda 23 çift (toplamda 46 tane) kromozom bulunur. Bunların bir çifti cinsiyet kromozomlarıdır ve kadınlarda XX, erkeklerde XY şeklindedir. _Nükleik asitler_Hücrelerde bulunan, nükleotid birimlerden oluşmuş polimerlerdir. En yaygın nükleik asitler (DNA) ve ribonükleik asit (RNA)'dır. Nükleik asitlerin başlıca işlevi genetik bilgi aktarımını sağlamaktır. _Amino asitler_ Proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır. _Bazlar_ Genetik yönergelerin kodlandığı yapıtaşları. _Molekül_Atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen addır _Virüs_ Latince, “zehir” demek. Hücrelerde çoğalabilen küçük bir enfeksiyon yapıcı ajandır.Genler DNA zinciri boyunca uzanan diziler olarak mevcuttur.] Bu kuralın dışında kalabilen tek istisna virüslerdir _ Matt Ridley_ Genomun bir kitap olduğunu hayal edin: KROMOZOM denilen 23 bölümü vardır. Her bölümde GEN denilen binlerce öykü bulunur. Her öykü EKSON denilen paragraflardan oluşur ve bunlar INTRON denilen reklamlarla yer yer kesilir. Her paragraf KODON denilen kelimelerden oluşur. Her kelime BAZ denilen harflerle yazılmıştır. ************ _Hücre_(Odacık): _Canlıların temel yapısal, işlevsel ve biyolojik birimi. Canlıların yapıtaşı. Hücreler zar içerisindeki sitoplazma ve genetik bilgiyi çevreleyen bir çekirdekten meydana gelir. Bir hücre her bölündüğünde, kendisiyle aynı olan iki hücre meydana getirir. Hücreler fonksiyonel bir yapı oluşturarak dokuları, dokular ise organları oluşturur. Hücrelerin çoğalması, birbirleriyle iletişimi hassas bir sistem tarafından kontrol edilir. DNA hücrenin yönetim molekülüdür. İçerdiği genetik bilgi sayesinde hücrelerin yaşamsal faaliyetleri yönetmesini sağlar. Atomların molekülleri, moleküllerin makromolekülleri, makromoleküllerin makromoleküler kompleksleri oluşturmasıyla, dokuların en küçük yapı taşları olan ve yaşamın tüm özelliklerini sergileyen hücreler oluşmaktadır _Canlılar, milyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bir binanın tuğlaları gibi, canlıların vücutları da hücrelerle örülmüştür. Bakteriler ve bazı parazitlerse tek bir hücreden oluşmuş ilkel canlılardır. İlk defa 1665 yılında Robert HOOKE tarafından tespit edilen ve (odacık=hücre) olarak adlandırılır. İnsan vücudunun en küçük hücreleri, trombositlerdir. En büyük hücreyse yumurta hücresidir. Yapılarının %70-85'i su, %10-20'si protein, geri kalan %5- 10'u da lipidler, karbonhidratlar ve elektrolitlerdir. Hücrelerin şekilleri de farklıdır. Yuvarlak, yassı, ipliksi, iğsi, prizmatîk ve küp biçiminde olabilirler. Hücrelerin, organizmanın canlılık özelliği gösteren en küçük birimi ve bu özelliği, bünyelerinde bulunan çeşitli organeller vasıtasıyla gösterirler: Mitokondri, golgi aygıtı, endoplâzmik retikulum, ribozom, lizozom, sentrozom, peroksizomlar, mikroflaman ve mikrotübüller. _Sitoplâzma_(Hücre Gövdesi)Hücre zarı ile çekirdek zarı arasında kalan bir eriyiktir. İçindekiler: -Endoplazmik retikulum: Proteinlerin çevrimi ve taşınması; kalsiyum depolanması… -Mitokondri: Hücrede enerji üreten organeldir. -Lizozom: Sindirim, savunma, yaşlanmış olan molekül ve organelleri parçalar -Ribozom: Proteinleri sentezler. -Koful: içi sıvı dolu boşluklardır. Boşaltım ile görevlidir. -Golgi cisimciği: Salgılama. Ter, tükürü…Ayrıca depolama görevini de üstlenir. -Plastit: Bitkilerde bulunur ve besin üretimi (fotosentez), renk oluşumu, besin depolanması gibi farklı olaylardan sorumludur -Sentrozom: Hücre bölünmesi sırasında zıt kutuplara ayrılarak aralarında iğ iplikleri oluşturmaktır - Kloroplast: Bitkide besin ve oksijen üretilmesini sağlar. Genellikle yeşil renkli olduğu için bitkilerin çoğunun yeşil renkli olmasının temel sebebidir. _Mikrotübüller_ hücrenin iskeleti görevi görürler _Çekirdek_ Hücreyi yönetir. İşlevi hücrenin yaşamını sürdürmek ve çalışmasını düzenlemektir. _Organeller_ Vücut için organ ne ise hücre için de organel odur. ****** _Lunula: Ay anlamında _Parmaklarınızın 8'inde Lunula görünüyorsa sağlıklısınız. Lunulanın pembe rengi solmaya başladıysa demir eksikliği göstergesidir. Bembeyaz olduysa siroz. Kahverengiyse karaciğer sorunu. _1-Serçe parmağımızdaki lunula, neredeyse hiç olmayan bir yapıdır. Böbreklerin, ince bağırsağın ve kalbin çalışmasıyla ilişkilidir. Buradaki lunulanın yükselişi tansiyon yüksekliği şeklinde kendini gösterebilir. _2-Yüzük parmağı, üreme ve lenf benzerlerine ait çalışmaların bir göstergesidir. _3-Orta parmak beynin ve kardiyovasküler sistemin çalışmasıyla ilişkilidir. _4-İşaret parmağı, bağırsak, pankreas veya kronik bazı hastalıkların sonucunda kaybolabilir. _5-Baş parmak, akciğerlerin ve dalağımızın i
··
1.953 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.