Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan kovalarsa yola; deve kovalarsa yokuşa kaç. Özbek _Zorladılar ama ben de istedim. Latin _Bir insan sana "eşek " derse umursama, ama 5 kişi sana "eşek" derse git kendine bir semer al. Abd _Sakalı ve hırkayı görüyorum ama filozofu göremiyorum. Latin _Aptallar ve çocuklar gerçekleri söylerler. İbrani _Mahalledeki tüm köpeklerin aynı anda havlaması asla tesadüf değildir. Çin _Elindekiyle yetinmeyen, elde edeceğiyle de yetinemez. Çin _Islak adam, yağmurdan korkmaz. Rus _Uyuyan tilki rüyasında tavuk görür. Rus _İğne kadar delikten, deve kadar soğuk girer. Özbek _İyi bir adam meyhanede bile bozulmayacak, kötü bir adamsa kilisede bile düzelmeyecektir. Polonya _Kargaların arasındayken kargalar gibi öt. Polonya ****** _ Türk Atasözleri _ _Dünyayı sel bassa, ördeğe vız gelir. _Altın leğenin, kan kusana ne faydası var? _Kazan taşarsa kepçenin değeri olmaz. _Bıçak, kendi sapını kesmez. _Atılan ok geri dönmez. _Kapıyı kırarsan odun çok olur. _Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır. _Bin nasihatten bir musibet yeğdir. _Halka verir talkını, kendi yutar salkımı. _Güttüğü iki keçi, ıslığı dağı taşı tuttu. _Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez. _Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış. _Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar. _Kabul olunmayacak duaya amin denmez. _Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider sıçmaya. _Ar dünyası değil, kar dünyası. _Ağaçtan maşa, aptaldan paşa olmaz. _Haddini bilmeyene bildirirler. _Kimse, ayranım ekşi demez. _Kimse kendi memleketinde peygamber olmaz. _Akıllı, sözünü aptala söyletir. _Bir söz, bin büyüye bedeldir. -Kalem, kılıçtan keskindir. _Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır. _Zelzeleyi gören yangına razı olur. _Kesilen baş, yerine konmaz. -Yağmurlu gün, tavuk su içmez.(Kaybedince anlaşılır) -Balık, ağa girdikten sonra aklı başına gelir. _Doğmadık çocuğa don biçilmez. _Pisboğaz ile boşboğaz, beladan kurtulmaz. _Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. _Kel kız, teyzesinin saçıyla övünür. _Eskiye itibar olsaydı bitpazarına nur yağardı. _Mezar taşı ile övünülmez. (İnsan, atalarıyla değil ancak kendi değeriyle övünebilir) ****** _Ummadığın taş, baş yarar. _Her kuşun eti yenmez. _Her ağacın meyvesi olmaz. _Derin su, yavaş akar. _İnsanın yere bakanından, suyun sessiz akanından kork. _El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır. _Çul içinde aslan yatar. _Yavaş atın çiftesi pek olur. _Ak koyun kara koyun geçit başında belli olur. _Her deliğe elini sokma. Ya yılan çıkar ya çıyan. _Siyah inekten beyaz süt sağılır (Kişi, görünüşüne göre değil, yeteneğine göre iş yapar.) _Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi. _Erkek aslan aslan da dişi aslan aslan değil mi? _Zannetmediğin yerden tilki çıkar. _Ak koyunun kara kuzusu da olur. ****** _Cins_ _Aslandan aslan doğar. _Elmas, çamura düşse yine elmas. _Yavşak büyür bit olur, enik büyür it olur. _Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker. _Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir. _Arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer. _Dede koruk yer, torununun dişi kamaşır. _Et tırnaktan ayrılmaz. _Ananın çıktığı dala kızı salıncak kurar. Alma soysuzun kızını, sürer anası izini. _Şahin gözünü ette açmış; karga gözünü bokta açmış. _Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur. _Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek eşektir, olmasa da çulu. _Değirmende doğan sıçan, gök gürültüsünden korkmaz. _Avcı ne kadar hile bilse, ayı o kadar yol bilir. _Ayının bildiği 40 türkü, 40’ı da armut üstüne. _Dilencinin torbası dolmaz. _Cins horoz yumurtada öter. _Alışmadık götte don durmaz. _Taşıma su ile değirmen dönmez. _Sen bir garip Çingenesin. Telli zurna nene gerek. -Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış. ****** _Aç, anansa da kaç. _Aç kurt, yavrusunu yer. _Acıkmış kudurmuştan beterdir. _Aç’ın imanı olmaz. _Aç kurt, aslana saldırır. _Aç aslandan tok domuz yeğdir. _Aç, elini kora sokar. _Aç, aç ile yatınca arada dilenci doğar _Aç’a dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış. ****** _Erkeğin kalitelisi, alışverişte belli olur. _Varsa pulun, herkes kulun; yoksa pulun, dardır yolun. _Çanakta balın olsun, Yemen'den arı gelir. _Parayı domuzun boynuna takmışlar da Domuz Ağa diye çağırmışlar. _Altın anahtar, her kapıyı açar. _Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür. ****** _Hayvanlar_ _Sıçan’a içki içirmişler, kediye meydan okumuş. _Keçiye içki içirmişler, kurdun evini sormuş. _Eşeğe içki içirmişler; çulunu bahşiş diye vermiş. _Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış. _Orman olur da domuz olmaz mı? _Ölmüş koyun, kurttan korkmaz. _Bir pire için bir yorgan yakılmaz. _Aceleci sinek süte düşer. _Eşeği süren osuruğuna katlanır. Gönül düştü bir boka, o da misk gibi koka. _Ürkütme kurbağayı, yiğit edersin. _Alçacık eşeğe herkes biner. _Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır. -Şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer. -Ata et, ite ot verilmez. _Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez. Denenmişi denemek ahmaklıktır. _Karınca kanatlanınca serçe oldum sanır. Karga şakırdamış bülbülüm sanmış. _Yılanın başı küçükken ezilir. Yılana yumuşak diye el sunma. Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer. Uyuyan yılanın kuyruğuna basma. Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur. _Sakalda keramet olsa, keçi şeyhlik ederdi. Akıl olmayınca ne yapsın sakal. Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler. Gitti ağalar paşalar, kellere kaldı köşeler. _Şahin ile deve avlanmaz. Tek kanatla kuş uçmaz. Aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz. Çürük tahta çivi tutmaz. Çürük iple kuyuya inilmez. _Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini. _Eceli gelen fare, kedi taşağı kaşır. _Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur. Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da _Kedi, yavrusunu yerken sıçana benzetir. _Ayıya sormuşlar mesleğin ne diye? Berberlik demiş. Amma da eline yakışır ya demişler!” _Attan düşen ölmez, eşekten düşen ölür. (Eşek çifte atar) _Horoz ne kadar öterse ötsün, civciv, tavuğun dıkdıkına bakar. _Sinek, pekmezciyi tanır. Bal olan yerde sinek de bulunur. _Arkalı it, kurdu boğar. _Kedinin boynuna ciğer asılmaz. _Leyleğin ömrü laklaka ile geçer. _Vakitsiz öten horozun başını keserler. Vakitsiz açan gül çabuk solar. _Kedi törpüyü yalar da kanlar çıktıkça oh der. _Ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış. _Ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz. _Kaymağı seven mandayı yanında taşır. _Aslan kocayınca sıçan deliği gözetir. _Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa. _Beleş peynir fare kapanında bulunur. _Sinek küçüktür ama mide bulandırır. _Yularsız ata binilmez. (Bir disipline bağlı olmayan işin başına geçmek doğru değildir.) _Adam hacı mı olur ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye? _Ahlatın iyisini ayılar yer. _Irmaktan geçerken at değiştirilmez. _Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur. _Bakmakla öğrenilse kedi kasap olur. _Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini yitirtir, sonra buldurur. _Atın ölümü arpadan olsun. _Arpa verilmeyen at, kamçı zoruyla yürümez. _Ürümesini bilmeyen it, sürüye kurt getirir. _Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün başlısı. _Sopayı yiyen eşek, atı geçer. _Beleş atın dişine bakılmaz. _Misafir, ev sahibinin kuzusudur. _Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz. _Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. _Zenginin horozu bile yumurtlar. _Ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır. (Kötü olan şey görünüşçe iyi olana benziyorsa iyinin değeri azalır.) ****** _Baş, dille tartılır. _Dil, yüreğin kepçesidir. _Üslup insanın ta kendisidir. _Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir. _Söz var, dağa çıkarır; söz var, dağdan indirir. _Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez. _Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. _Okumayı sevmeyene dokuz hoca az. _Baban bana öğüt verirken, ben inek gözünde 40 sinek saydım. _Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş. _Arife tarif gerekmez. O, leb demeden leblebiyi anlar. _Söyleme dostuna, o da söyler dostuna. Bir gün olur kül basarlar postuna. _Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılır. _Deliye her gün bayram. _Ölüsü olan bir gün; delisi olan her gün ağlar. _Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer. _Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış. _Sarhoştan deli bile korkar. (Sarhoş, deliden daha delice davranışlarda bulunur.) _Rüzgâr eken fırtına biçer. _Sıçılacak ağız, göte yakın gelir. _Yazın yediğin hurmalar kışın götünü tırmalar. _Yazın harmana sıçan öküzün kışın yemlikte ağzına gelir. (Kötü işler yapan kişi, yaptığı kötülüklerle karşılaşır.) _Topalla gezen, aksamak öğrenir. _Alim ile eyle ülfet, alırsın mertebe! Cahil ile etme sohbet, dönersin merkebe! Alim ile sohbet etmek lal-ü mercan, incidir; Cahil ile sohbet etmek günde bin can incitir. _Havada ahreni ile uçmayan kuşun sesi, tavadan gelir.(Denginle birlikte değilsen, zor duruma düşebilirsin.) _Görünen köy, kılavuz istemez. Ama “Öküzün dünyası da gözünün gördüğü kadardır.” Ne yapsan nafile. _Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Ziya Paşa ****** Karışık _Bir günlük beylik, beyliktir. _Ağır otur ki bey desinler. _Teyze, ana yarısıdır. _Kavanoz dipli dünya. (Boş dünya) _Her gün baklava börek yense bıkılır. _Öfke, baldan tatlıdır. _Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır. _Vuran mı yiğit, vur diyen mi? Vur diyen. _Maşa varken elini ateşe sokma. _Dost için ölmeli, düşman için dirilmeli. _Dünyada tasasız baş, bostan korkuluğunda bulunur. Dertsiz bir kabak varmış, onun da başını kesip içini oymuşlar. _Bastığın yer bayram olsun. _Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin. _Erkeğin şeytanı kadın. Erkek sel, kadın göl. _Açık göte herkes tükürür. _Asılmış adamın evinde ipten söz edilmez. _Kabahat da gizli olmalı, ibadet de. _Her ağaç kökünden kurur. _Bir korkak, bir orduyu bozar. _Yüz verdik Ali'ye geldi sıçtı halıya. _Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. _Şimşek çakmadan gök gürlemez. _Ağustos'tan sonra ekilen darıdan, bal vermeyen arıdan, sabah erkeğinden sonra kalkan karıdan hayır gelmez! _Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış. _Az ateş çok odunu yakar. _Terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış. _Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. _Dost dostun ayıbını yüzüne söyler. Dost ağlatır, düşman güldürür. Dost acı söyler. _Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur. _Avradı er zapt etmez, ar zapt eder. _Azan Mevlasını da bulur, belasını da. _Çok incelme, koparsın. _Oynayamayan gelin yerim dar dermiş. _Tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş. _Ahmak misafir ev sahibini ağırlar. _Akılsız kafanın, ayak çeker zahmetini. _Zengine bir kıvılcım, güzele bir sivilce yetermiş _Yaş kesen, baş keser. _Ateş ile barut bir arada olmaz. _Şeytanın dostluğu darağacına kadardır. _Şapkası dar gelen, başım büyük sanır. _Sağırlar birbirini ağırlar. _Soğuk su, sıcak aş diş düşmanı, genç avrat koca herifin baş düşmanı. _Mart, ayların çingenesidir. _Her delinin başına bayrak dikilse bedestende bez kalmaz. _Gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş. _Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü. _Altının kıymetini sarraf bilir. ****** _Açıklamalı_ _Zırva, tevil götürmez. (Saçma söz, niteliğini değiştirmez.) _Maymun yoğurdu yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş (Açıkgöz kimseler, işledikleri suçu başkalarının üstüne yıkmayı bilirler) -Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. _Kan kus, kızılcık şerbeti içtim de. (Kişisel dertlerimiz içimizde kalmalı) _Yiğidi öldür; hakkını yeme. (Bazı yanlışlar üzerinden bir insan tamamen yargılanamaz) _Yağmur yağsın da varsın kerpiççi ağlasın. (Yağmurdan zarar görecekler bulunabilir. Ama yararlanacaklar o denli çoktur ki zarar görecekler düşünülmeyebilir.) _Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz.(Kimseye faydası yok) _Edebi, edepsizden öğren. (Ne yapılmaması gerektiğini öğrenerek ne yapması gerektiğini bilmek) _Yük altında eşek anırmaz.(Ağır iş altında ezilen kişi, daha ağır yük istememeli) _Teyzemin taşağı olsa dayım olurdu. (Varsayımla düş kurularak bir şey elde edilemez) _Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar. (Zorbalığın hüküm sürdüğü yerde din ve yasa buyrukları yürümez.) _Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir (Azarın kötü yoldan döndüreceğini ifade eder.) _Yel gelen deliği kapamalı.(Tehlikeye önlem alınmalı) _Yel kayadan ne koparır. (Sağlam işler, önemsiz etkilerle sarsılamaz.) _Al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz. (Zekanızla daha güçlüyü yenebilir. Gücünüzle daha güçsüz ama daha zekiyi yenemezsiniz.) _Cumhura muhalefet kuvve-i hatadandır. (Halkın tuttuğu bir davaya karşı çıkılmaz) _Yiğidin malı meydandadır. (Cömert kimsenin malı herkesin yararlanmasına açıktır.) _Vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut? (İnsan ne kadar çırpınırsa çırpınsın nasibinden fazlasına sahip olamaz.) _Yerdeki yüze basılmaz. (Alçakgönüllü olanları kimse hor görmez) _Acı patlıcanı kırağı çalmaz. (Zorluğa alışık olanı yeni kötü durumlar etkilemez.) _Göç dönüşü topal eşek öne geçer.(Toplum belli bir yönde ilerlerken sonuncu olanlar bu gidiş ters yön alırsa birinci olurlar) _Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur. (Bir yolsuzluğun sorumluları aranırken o işte kusuru bulunan kişi telaşa düşer.) _Zemheride(karakış) yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır.(İmkansızı isteyen kimse, isteğini gerçekleştirecek çözümü bulmak zorundadır) _Yarım elma, gönül alma. (Armağanın büyüğü küçüğü olmaz) _Zerdaliden kaval olmaz, al zurnadan haberi. (Bir işin iyi yapılabilmesi, gereken koşulların gerçekleşmesine bağlıdır) _Yük altında ancak eşek kalır.(Kişi, iyiliğin altında kalmaz.) _Pire itte, bit yiğitte bulunur.(Kabadayıların ve eşkiyaların hijyen eksikliği yiğitliğin şanındandır) _Zırva tevil götürmez (Saçma söz ne kadar mantıkla açıklanmaya çalışılırsa çalışılsın niteliği değişmez) _Acemi marangozun talaşı tahtasından çok olur (Acemi, faydadan çok zarara yol açar.) ****** ****** _Yabancı Atasözler_ _Latin_ _Adalet, erdemlerin kraliçesidir. _Aptalın suskunluğu bilgelik sanılır. _Böl ve Yönet. -Çoğu için azı feda et. -Üçüncü yol yoktur. _Eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan. _Geldim, gördüm, yendim.(Veni, vidi, vici) _Sanat sanat içindir. _Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. _Zarlar atıldı. _İran_ _Arının yuvasını yıkan, balın tatlılığıdır. _İzlemek cehennemden daha yakıcıdır. _Yedi derviş bir posta oturur da, iki hükümdar dünyaya sığamaz. _Arapça bir dildir, Farsça yemeğin sonunda yenen tatlı, Türkçeyse sanat. _Meyvesini yediğin ağacın dalını kesme. _İstanbulu bir kere gören ya İstanbula gelirken yolda ölür, ya İstanbulda, ya da İstanbul hasretiyle ölür. _İbrani_ _Komşunun sakalı yanarken kendi sakalını ıslat. _İğne küçük ama yutamazsın. _Sevgi bittiyse başlamamış demektir. _Çin_ _Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanız da sakın ama sakın bırakmayın. _Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir. _Kadına inanan, kendini aldatır. İnanmayan da kadını aldatır. _Kurbağa gökyüzünü, kuyunun ağzı kadar sanır. _Kimi insan, öldüğünde yalnız ölür. Kimi insan da öldüğünde alem ölür. _İnciler kumsalda bulunmazlar, eğer bir tane istiyorsan onun için dalmalısın. _Evlilik kale gibidir, dışındakiler girmeye, içindekiler çıkmaya uğraşır dururlar. _Dağın tepesine hangi yoldan çıkarsan çık, manzara aynıdır. Ancak çıkarken gördüğün manzara farklıdır. _Özbek_ _Civcivin şansı olsaydı, tavuğun memesi olurdu. _Dayakla ayı bile molla olur. _Yunan_ _Korku, mantıktan daha kuvvetlidir. _Fransız_ _İspanyol ineği gibi Fransızca konuşma. _Ses çıkarmayan ve gürültü yapmayanlar tehlikelidir. _Parmak bir şeyi işaret ediyorken parmağa bakan ahmaktır. _Bir şey ne kadar çok değişirse, o kadar çok aynı kalır. _Aşk, eşeğe bile dans ettirir. _Rus_ _İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar. _Savaşa giderken 1, denize girerken 2, evlenirken 3 defa düşün. _Polonya_ _Şeytan gidemediği yere, bir kadın gönderecektir. _Güzel bir kişi, her giysinin içinde güzeldir. _Alman_ _Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır. _Hediye edilen atın dişine bakılmaz. _Aşkta ve savaşta her şey mübahtır. _Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar. _Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur. _Arap_ _İki karısı olan erkek, iki ateş arasında kalan birine benzer. Hangi yana sokulsa yanar. _Aç eşek semerini de yer. _Yılanın ısırdığı kedi, ip görse yılan sanıp kaçar. _Afrika _ _Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrikada her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin_Büyük ağaç devrilince, yapraklarını keçi yer. _İngiliz_ _Erken kalkan kuş solucanı yakalar. _Cahil kral taç giydirilmiş eşektir. _Şöhret kabiliyetin gölgesidir. _Abd_ _İtle yatan bitle kalkar. _Sır dolu kalp zindan, kalbin sahibi gardiyandır. _Cesur adamın bakışı, korkağın kılıcından daha çok düşman titretir _İspanya_ _Arının yediği bala dönüşür, örümceğin yediği ise zehre. _Onurlu insana soyağacı sorulmaz. _Laz_ _Bok at, yapışmazsa izi kalır. _Kızılderili_ _Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık. _Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır. _Bütün dinler Tanrı'ya dönüş yolunda bastığımız taşlardır. _Dur, dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın. _Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz. _İnsan iki ruhludur. İçinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır. _Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur. ****** ****** _Deyim_ _Battı balık yan gider: Kötü durumda olan, düzelmesi olanaksız işin oluruna bakılması. Olumsuz olaylar sonucunda nasıl olsa umut kalmadığı için her türlü davranılabileceğini ifade etmek için kullanılan bir deyimdir. _Abandone etmek: Boksta karşısındakini artık dövüşemeyecek duruma getirerek karşılaşmayı bıraktırmak. Dumur olmak. Afallamak, donakalmak, kalakalmak. _Pot kırmak: Gaf yapmak, ağzından münasebetsiz bir söz kaçırmak, farkında olmayarak karşısındakini incitecek söz söylemek. _Saksıyı çalıştırmak: Aklını işletmek, düşünmek. _Aşık atmak: Yarışmak, boy ölçüşmek, kozlarını paylaşmak; özellikle kendisinden üstün birisiyle yarışmak ve meydan okumak anlamında. _Ahkam kesmek: Bilgisiz ve yetkisiz olduğu konularda kesin yargılar vermek. Düşüncesizce yorum yapmak · _Papaz olmak: Çıkarları ters düştüğü için sürtüşmek. _Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu: Dürüst olmamak, tutarlı davranmamak demektir. Sözleri ile davranışları birbirini tutmayan kimse için söylenir. _Ya dayak yememiş ya sayı bilmiyor: Yapılan bir işin, zorluğunu bilmeyenler için kullanılan deyimdir. _Bozacının şahidi şıracı: Uygunsuz işleri yapanlar kendi haklılıklarını, benzer kişileri göstererek savunmaya çalışırlar. _Keçileri kaçırmak : Delirmek _Maşa olarak kullanmak : Kendi çıkarı için bir başkasını kullanmak. Alet etmek. _Şirazesini kaybetmek : Akli dengesini kaybetmek. (Şiraze : Kitap yapraklarını birbirine bağlayan ince bez. Pehlivan kispetinin parçası. Kispet – meşin pehlivan pantolonu) _Basiretin bağlanması : Bir olay karşısında mantıklı olarak düşünüp karar verememek. Karar verilse dahi yanlış karar vermek. _Yüz göz olmak : Senli benli olmak, çekineceği kalmamak, lâubalileşmek. _Etliye sütlüye karışmamak. Suya sabuna dokunmamak _Sermayeyi kediye yüklemek : Yaptığı işten zarar edip parasını batırmak. _Pirelenmek: İşkillenmek, huylanmak, kuşkulanmak. _Karga bokunu yemeden : Vaktin daha erken olduğunu belirtmek için kullanılan deyim. _Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek : Menfaati gereği muhtaç olduklarına karşı alttan almak. Yalakalık yapmak. _Hatır için çiğ tavuk yenir : _Papaza kızıp oruç bozmak : İlgisiz bir şeye kızıp, hıncını tamamen ilgisiz bambaşka bir şeyden çıkarmak. _Kan kus, kızılcık şerbeti içtim de : Çok sıkıntı ve üzüntü çektiği hâlde durumunu iyi göstermek, şikayetçi olmamak, suskun kalmak. _İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına : Başladığın bir işte her zaman güçlüklerle karşılaşacağını varsay ki sonunda hayal kırıklığına uğramayasın. _Korkuları beslemek, insanı prangaya vurulmuş bir mahkuma dönüştürür ve hayatı dilediğiniz gibi yaşamanıza engel olur. _Göz ardı etmek : Dikkate almama, umursamama, gereken önemi vermemek _Ahkam kesmek: Bilgisiz olduğu konularda kesin yargılar vermek. Deyimler _İfadeyi daha etkileyici kılmak amacıyla söylenen söz öbekleridir. _Sinekten yağ çıkarmak. _İçine kurt düşmek. _Kuru kalabalık. _Akıntıya kürek çekmek. _Ar damarı çatlamak. _Ateşle oynamak. _Barut fıçısı gibi. _Başından kaynar su dökülmek. _Canlı cenaze. _Ciğeri beş para etmemek. _Cin çarpmışa dönmek. _Ciğerini okumak. _Çirkefe taş atmak. _Dağ doğura doğura fare doğurdu. _Dananın kuyruğu kopmak. _Danışıklı dövüş. _Devede kulak. _Dingonun ahırı. _Eceline susamak. _Maymun iştahlı. _Kuyruklu yalan. _Hüsnükuruntu. _Yuvarlanıp gitmek. _Gözü ısırmak. _Ayranı kabarmak _Öfkelenmek. _Kof çıkmak. _Kök salmak. _Turşu gibi olmak. _Ayıkla pirincin taşını. _Ayak takımı. _Ayaklı kütüphane. _Abes kaçmak. _Abesle iştigal etmek. _Ağzında bakla ıslanmamak. _Ağzından bal damlamak. _Aklına düşmek. _Ali Cengiz oyunu. _Allak bullak etmek. _Altı kaval, üstü şeşhane. _Anasının nikâhını istemek. _Ateş püskürmek. _Ayağını yorganına göre uzatmak. _Beterin beteri. _Çar çur etmek. _Çetin ceviz. _Çiçeği burnunda. _Edebiyat yapmak. _Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca. _Hık demiş burnundan düşmüş. _Kalıptan kalıba girmek. _Kapalı kutu. _Keçileri kaçırmak. _Küçük dilini yutmak. _Nabza göre şerbet vermek. _Nabzını yoklamak. _On parmağında on kara _Renkten renge girmek. _Renk vermemek. _Ruhunu teslim etmek. _Sakız gibi yapışmak. _Şeytan dürtmek. _Şeytanın yattığı yeri bilmek. _Taş yürekli. _Tavşan yürekli. _Voli vurmak. _Yangına körükle gitmek. _Yanlış ata oynamak. _Yıldızı sönmek-parlamak. _Nato kafa nato mermer(Söz anlamaz taş kafa) _On parmağında on kara (iftira atmayı huy edinmiş) _Şeytanın yattığı yeri bilmek(kurnaz) _Zemheri zürafası(Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir.) _Damokles'in Kılıcı_ _Kişiyi korku ve baskı altında tutan büyük tehdit. İdareciler, makamlarının büyüklüğüne aldanmamalı, o makamların büyüklüğünün, taşıdığı sorumluluktan geldiğini hiçbir zaman unutmamaları gerekir. _Demokles, M.Ö. 400. Hâkim Diyonisyüs’ün yardımcısıdır. Demokles, sarayında sürülen debdebeden dolayı efendisinin herkesten daha mutlu olduğunu anlatırmış. Diyonisyüs ise, görünüşte çok gösterişli olan bu saray hayatının aslında ne kadar ağır bir sorumluluk ve sıkıntı taşıdığını Demokles’e anlatmak istemiş. Bir gün bir ziyafette, Demokles’i kendi yerine geçirmiş. Hizmetçilere, kendine nasıl hizmet ediyorlarsa Demokles’e de aynı şekilde hizmet etmelerini istemiş. Bu durumdan çok zevk alan Demokles, büyük bir keyifle kendinden geçtiği bir sırada, başını yukarı şöyle bir kaldırdığında; tepesinin üstünde, ağzı keskin, sivri bir kılıcın, bir at kılıyla asılı durduğunu birden bire görmüş ve heyecandan elindeki bardağı yere düşürmüş. Böylece iktidar koltuğunun, dışarıdan göründüğü kadar, rahat bir yer olmadığını anlamış. ****** Argo - Jargon _Zoka-tuzak, cartayı çekmek-ölmek, bilezik-kelepçe, hanımevladı-çıtkırıldım, kıtır atmak-yalan söylemek, kaynatmak-unutturmak, kalıbını basmak-bir şeyi güvenle doğrulamak, kafa ütülemek-çok laf edip tedirgin etmek, hödük-görgüsüz, madara olmak-kötü duruma düşmek, sinek avlamak- boş oturmak, gır gır geçmek-alay etmek, aynasız-polis, düdük makarnası-aptal, duman etmek–yok etmek, zırtapoz-utanmaz, zemzem kuyusuna işemek-herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak, zımbalamak-bıçaklamak, yaylanmak-çekilip gitmek, traş-yalan, racon -yöntem, piliç gibi-sevimli kız, postu deldirmek-kurşunla vurulmak, ördek-yolcu, orostopolluk-kurnazca iş, oltayı yutmak-aldanmak, mayası bozuk-karaktersiz, madik atmak-dolap çevirmek, küp-sarhoş, kopil-arsız sokak çocuğu, hırbo-sersem, hava gazı-boş laf, eşekten düşmüş karpuza dönmek-çok sarsılmak çuvallamak-başaramamak, cart kaba kağıt-yüksekten atana karşı söylenen söz, caka-gösteriş, ayvayı yemek-kötü duruma düşmek avantacı-çıkarcı, atma Recep,din kardeşiyiz-söylediklerin hep yalan, alengirli-gösterişli, çizerim façanı-dağıtırım suratını _Aynı çevredeki ve düşüncedeki insanların, genel dilden ayrı olarak kullandıkları, herkesçe anlaşılamayan, kendilerine özgü sözcük ve deyimlerin yer aldığı özel dil. Argo, anadil içinde sonradan türetilmiş bir yardımcı dil olarak konuşulur. Argo küfür değildir fakat küfürlü argo terimler de vardır. En çok mizah ve küfürlü söyleyişlerdedir. Eskiden külhanbeyi ağzı denirdi. Ayaktakımı ağzı da denir. Argoda kelimeler örtük, şekilleri bozuk ve yerleri değiştirilmiş olabilir. Teşbih, istiare, mecaz, hüsni talil ve mübalağaya açık bir dildir. Suç dünyasında, kapalı topluluklarda, göçmenlerde, cinsellikle ilgili alanlarda, eğlence ve futbol dünyasında,internette bu özel dile has kelimeler kullanılmaktadır. Sokağın, çarşı pazarın dili argo ile doludur. Argonun bir özelliği gizliliğidir. Bunun sebebi suçlar ve sırlar, müstehcenlik ve kapalılıktır. Grup kimliğinde oluşan argo, özenti ve aykırı görünme, samimi konuşmaya çalışma dilidir._Çeşitleri : Cinsel argo, Dilenci argosu, Esnaf argo, Spor argosu, Şoför argosu… ****** _Belagat – Hitabet_ _Etkili ve Güzel konuşma sanatı. Terim olarak ise “meleke”(yetkinlik) ve “ilim” olmak üzere iki mânada kullanılmıştır. Batı dillerinde meleke anlamında belâgata karşılık eloquence, ilim anlamında da retotik kelimeleri kullanılmaktadır. Meleke olarak belâgat, sözün yerinde ve zamanında ifade edilmesidir. Belâgat için öncelikli şart fesâhattir(açıklık). Fesâhat ilgisini daha çok lafzı’n(söz) niteliklerine yöneltir; belâgat ise tek tek lafızla ilgilenmez, cümledeki kelimeleri birlikte ifade ettikleri mana ile ele alır. Daha sonra da bu ilgisini bütün metne yayar. Diğer bir ifade ile cümle ögeleri arasındaki ilişkiye yönelttiği dikkat tek bir cümlede kalmaz, o metindeki diğer cümlelere ve onların ögelerine de uzanır. _Belâgat bir ilim olarak üç kısma ayrılır: Meânî, beyân ve bedî‘. _Me’ânî, sözün duruma uygun bir şekilde nasıl ifade edileceğini, _Beyân, bir maksadın birbirinden farlı usullerle ne şekilde dile getirileceğini, _Bedî, ise maksadı ifadede yeterli olan söze mana ve âhenk açısından güzellik verme yollarını gösterir. _İbnü’l-Mukaffa‘a göre belâgat, sözü herkesin kolay kolay söyleyemeyeceği tarzda söylemektir. Câhiz’e göre lafızla mânanın güzellikte birbiriyle yarışması, yani mânadan önce lafzın kulağa, lafızdan önce de mânanın zihne süratle ulaşmasıdır. Rummânî’ye göre ise mânayı güzel ve uygun ifadelerle zihinlere ulaştırmaktır. _Söz Sanatları - Edebî Sanatlar_ _İfadeye zenginlik katmak, etkiliğini artırmak, monotonluğu kırmak ya da az sözle çok şey ifade etmek için kelimelerin düz anlamlarının dışına çıkarak ifade etme biçimleri. _Abartma (Mübalağa)_Bir şeyi, olduğundan daha büyük veya daha küçük göstermek _Konuşturma (intak)_İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından söz söyleme sanatı. _Kişileştirme (Teşhis)_İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesi. _Benzetme (Teşbih)_İki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine denir. Aslan gibi _Karşıtlık (Tezat)_Birbirine karşıt olan durum, kavram ve fikirlerin bir arada kullanılması. _İroni: Etkiyi artırmak için, bir şeyin tersini söyleyerek alay etme. Ciddi görüntüsü altında, karşıt eylemi, çelişki noktasına çekmeyi hedefler. İroni mimik, jest ve tonlama ile söylemek istenenin altını, dolaylı çizer. _Kinâye (Değinmece)_ Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir. İğnelemede, hafif ve zarif biçimde alaya almada yararlanılır. Açıkgöz birine benziyor.” _Dokundurma (Tariz)_Sözün gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmektir. Tarizde mecaz-ı mürsel ve kinayedeki ilgiler yoktur. Tarizin güzel olması söyleyişteki inceliğe bağlıdır. "Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu." _İstidrâk_Över gibi görünerek yerme, yerer gibi görünerek övme mantığına göre oluşturulan bir edebi sanattır. _Hüsn-i ta'lil_ Her olayı güzel bir sebebe bağlama sanatı. Nedeni bilinen bir durumun gerçek nedenini bir yana bırakıp; onu hoşa gidecek hayalî bir nedenle açıklama sanatıdır. Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oldu ağaçlar. _Tevriye_Sesteş bir kelimenin bir dizede, iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye denir. Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi _Tenasüp_ Şiirde birbiriyle ilgili, birbirine uygun sözleri birlikte kullanma sanatıdır. Arı gibi her çiçekten bal alırsın _Leff ü Neşr_söz simetrisi. Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az iki şeyi söyleyip ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları verme sanatıdır. Bu sanatta önce iki veya daha fazla unsur ayrı ayrı ya da kısaca zikredilir (leff), ardından bunlardan her biriyle ilgili ögeler anılır (neşr) _Tecahül-i arif_Bilineni bilmez görünmek nükteli şekilde gerçekleştirilir. Bunun için sanatkâr muhatabına cevabını bildiği sorular sorar. Böylece hem maksadı doğrudan söylemenin yeknesaklığı kırılır hem de söze nükte ve zarafet kazandırılmış olur. _Tekrir (Yineleme)_ Sözün etkisini güçlendirmek için sözcük ya da söz grubunu yineleme şeklinde yapılan söz sanatıdır. _Nida_Seslenme, hitap etme sanatı. Şiirde belli bir coşku, heyecan, şaşkınlık, acı, öfke... belirtmek için "hey, ey, ya..." gibi _İstifham_Okuyucunun dikkatini çekmek, duygu ve düşünceleri daha etkili kılmak için bu duygu ve düşüncelerin soru biçiminde verilmesidir. _Rücû (geri dönüş)_Anlatımı güçlendirmek için, söylenilen sözden vazgeçip daha güçlü bir söz söyleme sanatıdır. _Terdit_ Sözü veya anlatımı beklenmedik bir sonuca bağlayarak dinleyiciye, okuyucuya sürpriz yapmak, onu hayrete düşürmek şeklinde tanımlanabilecek bir edebî sanattır. _Telmih_ Hatırlatma sanatı. Bilinen bir hadise, kişi, nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma sanatıdır. _İrsal-ı mesel_ Atasözlerini kullanarak yapılan bir söz sanatıdır. _Dolaylama_Doğrudan kaleci demek yerine file bekçisi demek bir söz sanatıdır _Mecaz - İstiare (Eğretileme)_ Benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere. Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare denir. Bir ateş düştü canıma. _Mecâz-ı mürsel - Ad aktarması_ Gerçek anlamının dışına çıkmış bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılması. Her sabah bir kase içerim. (Asıl kastedilen bir kase çorba içtiğidir.) _Mecâz-ı mürsel çeşitleri_ 1-Antonomazi: Lakap, unvan ya da bir cümlenin kullanıldığı bir mecâz-ı mürsel çeşididir. Führer" - Adolf Hitler 2- Eponim: Gerçek ya da hayali bir kimsenin adının bir şey için verilmesi. Elizabeth' zamanı Elizabeth devri adıyla tanımlanmaktadır. 3- Sinekdoş: Eş zamanlı anlam. Nesnenin sadece küçük bir parçasını sunarak bütününü anlatma yöntemidir. Sinema, fotoğraf veya resimde bir bıçak, cinayeti; bir martı, denizi; bir çan, kiliseyi veya Hristiyanlığı temsil amacıyla kullanılabilir. Sesli sinekdoş, ses yoluyla küçük bir parçadan bir bütünün algılanmasını sağlayan işitsel bir anlatım yöntemidir _Cinas _Yazılışları ve söylenişleri aynı, ama anlamları farklı iki kelimenin bir arada kullanılma sanatıdır. Yüz, kız… _Aliterasyon_Aynı sesin veya hecenin tekrarlanması. Seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı _Akrostiş – ilkleme_ Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir. _Lebdeğmez - Dudak değmez_ Halk edebiyatında, atışmada icra edilen bir söz sanatıdır. Dudakların birbirine değmesiyle çıkan harfleri kullanmadan yapılan atışmaya denir. Aşıklar dudaklarının arasına, dik pozisyonda bir iğne yerleştirip "doğaçlama" olarak, içinde b, f, p, m, v harfleri bulunmayan sözcükler kullanarak hem çalarlar hem de atışırlar. Çekil izzetle, uzlet kûşesinde _Ulama_Ünsüz ile biten bir kelimeyi ünlü ile başlayan bir kelime takip ettiğinde birinci kelimenin ikinci kelimeye bağlanarak söylenmesidir.[ _Aks (Çaprazlama) _ İki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatına akis veya aks denir. Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır. _Tekellüm-i Ruh_ Şairin kendisini ölmüş varsayarak bu minvalde şiir söylemesidir. _intak_Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme. Mecaza Dayalı Sanatlar Teşbih (Benzetme), İstiare (Eğretileme), Mecaz (Değişmece), Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)Antonomazi,Eponim, Sinekdoş, Kinaye (Değinmece), Tariz (Tersini Söyleme) , Teşhis (Kişileştirme), İntak (Konuşturma) Anlama Dayalı Sanatlarİham, Tevriye (İki Anlamlılık), Tenasüp (Uygunluk), Leff ü Neşr (Sıralı Açıklama), Tecahül-i Arif (Bilmezlikten Gelme), Hüsn-i Ta’lil (Güzel Neden Bulma), Sihr-i Helâl, Mübalağa (Abartma), Tezat (Zıtlık), İstidrak, Tekrir (Tekrar Etme), Nidâ (Seslenme), İstifham (SorSorma), Rücu (Geriye Dönme), Tefrik, Kat (Kesme), Terdit (Geri Çevirme), İltifat, Telmih (Anımsatma), İrsal-i Mesel (Atasözü Söyleme), İktibas (Alıntı Yapma) Söze Dayalı SanatlarCinas, Aliterasyon, Asonans, Ulama, Seci, Kalp (Değiştirme), İştikak (Türetme), Akis (Yansıma), İade (Geri Çevirme) Tarsî, Akrostiş, Leb-Değmez (Dudak Değmez) Düşünceye Dayalı SanatlarTekellüm-i Ruh _______ _Kubbealti Lugati - Türkçe sözlük_ _Farklı dönemlerdeki yazılı ve sözlü dil örneklerini 3 cilt halinde yaklaşık 3.650 sayfa, 61.000 madde, bunlardan türetilmiş 35.000 deyim ile 400 müellifin 1.000'e yakın eserinin taranmasıyla elde edilen 100.000 misalli temel başvuru eseri. Kubbealtı Lugatı'nın ilk bilimsel danışma toplantılarına 1971 yılında ilim ve fikir adamları ile Türk dili üzerinde çalışmış akademisyenlerden oluşan 12 kişilik bir heyetle başlanmıştır. Hazırlığı 1971, yazılması ise 1976 yılında başlayan Kubbealtı Lugatı 34 sene süren ciddi ve zahmetli bir çalışmanın sonunda 2005 yılında tamamlanmıştır. ______ _Konuşma adabı_ _Kişinin konuşması, kendisinin bilgisi, görgüsü, saygısı, ahlak anlayışı, dünya görüşü hakkında bilgi verir. Kendisine ve çevresine saygısı olan kaba konuşmaz çünkü böyle bir durumda konuşma edep sınırlarının dışına taşmış olur. Kendinize saygınız yoksa başkalarına da saygı duymazsınız. Ne konuştuğunuz değil nasıl konuştuğunuz önemlidir. Kendi tarzınız, özgün bir üslubunuz olsun. İlginç konulardan bahsedin. Size düşünceniz sorulmadan cevap vermeyin. _Terminoloji - Terimbilim: Bir bilim, bir sanat, bir meslek ya da bir teknik dalına özgü terimlerin tümü. _____ _Mânî_ _Halk edebiyatı nazım biçimi. Halk kültüründe goşa (koşa) olarak da bilinir. “Goşa” Türkçede çiftlenmiş (ikili) demektir. _Ay doğar elek gibi, Gün doğar melek gibi, Şu Karaman kızları, Turfanda kelek gibi _Uzunsun sırık gibi, Ekşisin koruk gibi, Ne gezesin sokakta, Yolunmuş tavuk gibi. _Çıktım incir ağacına, Yedim hamını mamını, Yere düşersen, Görürsün ananın … _Masa üstünde darı, darı üstünde arı, beni küçük sanmayın, bende isterim bir garı _Ayran yapar yayıklar, Kızlar fındık ayıklar, Harmanın kenarında, Titrer ince bıyıklar _Ağaç kartken bükülmez, Kökü büyür sökülmez, İyi adam ağzından, Kötü bir söz dökülmez _Havada yıldız, Nerden geliyon baldız, Sen git bacın gelsin, Yatamıyom yalnız. _Bahtiyarım bahtiyar, Ben istemem ihtiyar, İhtiyar mis kokar, Bıyığı pis kokar _Masa üstünde bardak, Yuvarlak mı yuvarlak, Türkiye’nin kızları, Hem dondurma hem kaymak _Birde Kalktım Ki Erken, Ne Oldu Öyle Derken, Yastığı Kemirmişim, Rüyada Mısır Yerken _Yaza yaza yaz geldi, pazara kiraz geldi, daha yazacaktım ki, ekonomik kriz geldi _Mani mani dedin, Başımın etini yedin, Al sana mani, Öpsün seni gulyabani _MİNİ MİNİ FARELER, RÜYAMA GİRDİLER, DAHA ÇOK YAZACAKTIM, KALEMİMİ YEDİLER ___ _Tekerleme_ _El alem ala dana aldı aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık _Kızın biri kitap okurken ölmüş. Neden? -Satırbaşına gelmiş. _Ben kamyonu sürüyordum, Leonardo da vinci _Gözlüklerin numaralı mı? -Yok kale arkası…_Ali’nin selamı var. -Hangi Ali? -Şehirlerarası Otobüs terminali ____ _Fıkra_ _Temel asılırken, bu da bana ders olsun demiş. _Temek onuncu kattan yere çakılınca hemen kalabalık toplanmış. Hayrola temel, ne oldu burada demişler? Ben de bilmiyorum, yeni geldim demiş. _Vücutta bütün organlar şef olmak için yarışırken, göt kendini büzünce diğer organlar sıkışmış ve göt, şef olmuş. _Dünyanın en uzun fıkrası: Adamın biri lokantaya gitmiş ve 10 tane muz istemiş. Garson muzları getirince adam, birinci muzu soyup yiyip yere atmış, ikinci muzu soyup yiyip yere atmış, üçüncü… Garson sinirlenmiş ve beyefendi neden birinci muzu soyup yiyip yere attınız, ikinci muzu soyup yiyip yere attınız…demiş. Adam da:…………. __ _Renk_ _Fuşya, galibarda, sıcak magenta(parlak mor) Horozibiği rengi Siklamen(bordo)Çiğ köfte rengi__DenizkabuğuCamgöbeği(açık yeşil ve mavi renklerinin karışımı)__Çivit mavisi (mavi ile mor arasındaki renk) Alev kırmızısı__Gece mavisiAmetist (mor gibi)__Akuamarin (açık turkuaz)__Bataklık yeşili(açık sisli yeşil)__Burgonya(koyu kırmızı)Karolina mavisiKehribar(koyu sarı)Kiraz kırmızısıKoyu leylak(eflatun)__Kuşkonmaz(sisli yeşil)Leylak__lavanta__Şarap rengi_Soluk gülKraliyet mavisi(koyu)__Kehribar(açık Turuncu)Zeytin yeşili__Mandalina sarısıCamgöbeği(yeşil mavi)__Ametist(açık eflatun)Manolya__HardalsarısıNar çiçeği(sıcak turuncu)__Yavru ağzı(sisli tutuncu)__Limon küfü(sisli sarı)Kavunçi Palement mavisi(koyu)__Cyan(açık turkuaz)__Buz mavisi_Siyah, pigmentler ışığı yansıtmadığı tuttuğu için siyah olarak görünür. _Kraliyet mavisi _ Noel Yıldızı-Bethlehem Yıldızı'nın görüldüğü ve müneccimler tarafından İsa'nın doğumunun müjdelendiği gecedeki göğün rengini temsil eder. "Doğudan gelen bilge adamların" Kudüs'e seyahat etmek için yıldızdan ilham aldığı Matta İncili'nin doğum öyküsünde yer alır. ******
··
5,4bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.