Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

77 syf.
·
Puan vermedi
Baştan aşağı spoiler içeren bir inceleme okumak isterseniz buyrun
Kitap, ölmüş eşinin başındaki adamın yaşadıklarını ve iç konuşmasını dile getirmesiyle başlıyor. Ordudan atılmış bir subayla, ailesini kaybetmiş teyzeleriyle kalan 16 yaşındaki bir kızın hikayesini konu alıyor. Subay ordudan atılmıştır ve vaftiz annesinin ona bırakmış olduğu 3000 rublelik mirasla bir rehinci dükkanı açmıştır. Dükkana gelip giden ve kendince değerli şeyleri bırakıp paraya çeviren bu kızla evlenir. Teyzelerine bir miktar para bıraktığını asla söylemez. Çünkü bu kız oldukça gururludur. Ancak kızın ne kadar gururlu olduğunu bilen bu subay, ilerleyen bölümlerde kızın gururunu incitecek çok fazla şey de yapar. Subay, kızı kendi hayatına yoldaş yapmadan önce eğitmesi gerektiğini düşünür. Çünkü hayat hakkında çok tecrübesizdir ve bunu sözle yapamayacağını düşündüğünden davranışlarıyla yapmaya çalışır oldukça mesafeli bir ilişkileri vardır. Birtakım yanlış anlaşılmalardan sonra subay, bu uysal kızla yataklarını ayırır, araya paravan koyar. Kız, ona göre yenilmiştir. Kız buna çok içerler, hastalanır. Ancak subay bunun farkına varamaz. Bir gün subay, kızın şarkı söylediği bir esnada çok heyecanlanır ve dışarı çıkar geldiğinde kızın ayaklarına kapanır, ayaklarını öper. Kız ürker. Subay kendini anlatmaya çalışır, kız rahatsızlanır ertesi sabaha kadar dinlenir. Tekrar kendine geldiğinde subay yanlışlıkla başka bir subayla olan sohbetini hatırlatır bir öndeki gecenin aynısı yaşanır. Ertesi sabah yani kitapta subayın dilinden anlatılan o sabah subay, pasaport işlemlerini halletmek için çıktığı sırada pencereden atlayarak intihar eder. Birkaç kişi intihar ettiğini görmüştür. Başında toplanan kalabalık o sırada geri dönen subayı görünce geri çekilir. Subay hep 5 dakika erken gelse bunların olmayacağını, her şeyi daha iyi anlatacağını ve onun da anlayacağını bir daha asla böyle bir şeyi düşünmeyeceğini düşünür. Aslında erkekler böyle sansa da, kadınlar vazgeçme kararını çok kolay alabilen alınca da vazgeçebilen varlıklar değildir. Dostoyevski iki karakteri de öyle güzel kurgulamış, subayın kararsız karakterini öyle güzel yansıtmış ki ara ara sövmekten “…madem öyleydi, niye böyle yaptın?!” demekten kendimi alamadım. Zaten karakter sürekli, “…bakın yaptım ama bi’ sorun bakalım neden yaptım?” modunda ya da “… Benim neden böyle yaptığımı asla anlayamayacaksınız!” diyip duruyor. Subay, aslında hayalini kurduğu şeyi ötelediğini, ona asla hayalindan bahsetmediğini, zamanı gelince ona hak ettiği hayatı ve davranışı göstereceğini, ancak önce şartların ve karakterinin olgunlaşmasını beklemesi gerektiğini düşünürken Dostoyevski biz plan yaparken hayatın başka planları olduğunu şak diye suratımıza suratımıza vuruyor. Kısacası; seven sevdiğine sevdiğini söylesin arkadaşlar… Kitabı okurken bu ‘Uysal Kız’ zihnimde bu şarkıyla canlandı youtu.be/A9TRIh6z-n4?fea... Keyifle dinlemeler, keyifle okumalar…
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20238,2bin okunma
··
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.