Gönderi

Yağmurlu havalar başlayalı çok oldu. Gökyüzü sürekli bulutlu. Gecenin gündüzün çok bir farklı kalmadı gibi. Tüm günler aynı, birbirinin kopyası gibi. Bu çoğaltılmış fotokobik günlerden akşamları iş dönüşü genelde hep yağmur yağar. Saçlarım ıslanır biraz. Rüzgar hafifçe yoldaki ağaçları sallandırır. Yol desen patika. Böyle havalarda bu patikalı yollar beni hep hüzünlendirir. Akşamları gün bitiminde bu patikalı yola her geldiğimde yolun başında yola savrulmuş çamurları, tümseklerde biriken suları ve o sularda birikmeye devam eden yağmur suyu taneciklerini izlerim. Bu patika bana hep zor gelir. Hayatımda böyleydi. Bir patika gibiydi; zordu çetindi. O patikada ve yolun daha çamurlu kısmında hep hayatım aklıma gelir. Benimde böyle zor hayatımın varlığı ve çamurlu tek başıma yürüdüğüm yollar aklıma gelir. Patikadan çizmelerim ile yürümeye başlamadan önce tüm bunlar akın eder aklıma o sırada göz bebeklerimden sicim sicim yaşlar göz çukurlarımda patikadaki tümseklerde olduğu gibi birikmeye başlar. “Hey gibi hey derim... Yola kimlerle girdik kimle devam ettik “ diye bir sitem atarım patikaya. Sonra da elimin tersiyle sicim sicim biriken damlaları silerim. Elimin tersiyle siliyorum işte. Çünkü hayat, herkesin yaşamında hiç yerimiz yokmuş gibi sadece bu dünyada ‘başkaları ‘ daha kıymetliymiş gibi elinin tersiyle yaşamlarından itti bizi. Artık fark ettim patikanın tam ortasında itildiğim yerde kocaman bir boşlukta sallanıp duruyorum . Çünkü artık yolda benim, patika da benim, çamurda... Halise
·
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.