Gönderi

20. yüzyıl başlarında doğuda ingiltere-fransa mücadelesine dairdir.
1919 Eylül'ünde üç müttefik işgalci devlet, İngiltere, Fransa ve İtalya, üç ayrı kampa ayrılmışlardı. İngiliz işgal kuvvetleri tek bir idare altındaydı ve General Milne bu mutlak otoriteyi temsil ediyordu. Özel vasıfları olmadığı hâlde kendi kampında tek amir olması nedeniyle imtiyazlı bir durumu vardı. İngiliz Yüksek Komiserliği onun formülünü uyguluyordu. Bu formül, diğer Müttefik devletlere mensup komutanların fikir ve düşüncelerine aldırış etmemekti. Generalin kendi politikası, polisi, haber alma örgütü ve icra ajanları vardı. Emrindeki memurlar, özellikle Fransız karakteri olan her şeye o kadar sert bir biçimde saldırıyorlardı ki, Fransa istemeyerek Doğu da savaştan önceki tavır ve vaziyetini almak zorunda kaldı. İstanbul'da yerleşmiş Fransızlar, işgal kuvvetlerine mensup subaylar, yüksek memurlar, İngilizlerin düşmanlık derecesini yavaş yavaş anlamaya başladılar. Bu, onlara o kadar saçma ve zamansız görünüyordu ki Fransız mantığı bunu bir türlü kabul edemiyordu. Bununla beraber, gerçeği kabul etmeye mecbur oldular. Zira olaylar ve anlatılanlar birbirini tutuyordu. Bu Anadolu ile yapılan savaşa paralel olarak sürdürülen diğer bir savaştı. Bundan sonra meydana gelecek olaylar Londra'dan gelen ve İngiliz Yüksek Komiserliği'nce aynen uygulanan iki direktiften kaynaklanmaya başladı: Fransa'nın Doğu'daki nüfuzunu kırmak, Fransa'ya yönelmeye hazır gibi görünen milliyetçi Türkiye'yi ortadan kaldırmak
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.