Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

233 syf.
·
Puan vermedi
Kitapta geçen çok sevdiğim bir öykü ve onun incelmesi. Hikâyenin kahramanı Bay Wayne, şehrin terk edilmiş bir köşesinde, çerçöp ile dolu harap bir kulübede tek başına oturan yaşlı ve esrarengiz Tompkins’i ziyaret eder. Söylentiye göre Tompkins, özel bir ilaç sayesinde insanları bütün arzularının gerçekleştiği paralel bir boyuta taşıyabilmektedir. Bu hizmetten yararlanacak kişinin ise karşılığında Tompkins’e en değerli eşyalarından birini vermesi gerekir. Wayne, Tompkins’i bulduktan sonra onunla sohbete başlar. Tompkins, müşterilerinin çoğunun yaşadıkları deneyimden tatmin olmuş vaziyette döndüklerini söyler; sonradan kendilerini aldatılmış hissetmiyorlar, der. Ama Wayne tereddüttedir. Tompkins de ona acele etmemesini ve karar vermeden önce her şeyi iyice düşünmesini tavsiye eder. Wayne eve dönerken sürekli bu konuyu düşünür; ama evde karısı ve oğlu onu beklemektedir ve kısa sürede kendini aile hayatının sevinçlerine ve küçük dertlerine kaptırır. Neredeyse her gün kendi kendine ihtiyar Tompkins’i tekrar ziyaret edip arzularını gerçekleştirme deneyimini yaşayacağına söz verir, ama her zaman yapılması gereken bir şey, gitmesine engel olan, ziyaretini ertelemesine neden olan bir aile meselesi çıkar önüne. Önce karısıyla bir yıldönümü toplantısına gitmesi gerekir; sonra oğlunun okulda bazı sıkıntıları olur, yazın tatil zamanıdır ve oğluyla tekne gezintisine çıkmaya söz vermiştir; sonbaharla birlikte yeni meşgaleler çıkar. Bütün yıl böyle geçer: Wayne karar vermeye zaman bulamaz, ama aklının bir yerlerinde Tompkins’i eninde sonunda kesinlikle ziyaret edeceğinin hep farkındadır. Zaman böyle geçip durur, ta ki... birden kulübede Tompkins’in yanında uyanıp onun müzikal bir sesle sorduğu şu soruyu duyana kadar: “Ee, şimdi nasılsın? Memnun oldun mu?” Wayne, şaşkın, kafası karışmış bir halde “evet, evet, tabii,” diye mırıldanıp yanındaki büyük eşyaları (paslı bir bıçak, eski bir konserve kutusu ve birkaç parça küçük eşya) ona verip çabucak oradan ayrılır; çevredeki çürüyen yıkıntılar arasından hızla geçer, akşamki patates tayını kaçırmama telaşına düşmüştür. Sıçan sürülerinin deliklerinden çıkarak nükleer savaş artığı yeryüzünde egemenliklerini ilan ettikleri vakitler olan karanlık basmadan yeraltındaki sığınağına varır. Bu hikaye, arzunun paradoksuna dair derin bir içgörü sunuyor. İlk bakışta, Wayne'in Tompkins'i ziyaret etme isteği, onun en derin arzularını gerçekleştirme isteğini temsil ediyor gibi görünüyor. Ancak hikaye ilerledikçe, Wayne'in bu arzusunu sürekli olarak ertelemesi, arzunun gerçek doğasını ortaya koyuyor: Arzunun asıl amacı, gerçekleşmemiş bir şeyi arzulamak, onu sürekli olarak ertelemektir. Hikayenin sonunda, Wayne'in Tompkins'in kulübesinde uyanması ve onunla yaşadığı deneyimin aslında bir sanrı olduğunu fark etmesi, arzunun gerçekleşmesinin aslında bir yanılsama olduğunu gösteriyor. Wayne, arzusunu gerçekleştirdiğini sanarak aslında onu ertelemiş, bu da arzunun gerçek doğasını, yani sürekli bir erteleme ve arama süreci olduğunu ortaya koyuyor. Bu hikaye, arzunun paradoksunu ve onun gerçekleşmesinin aslında bir yanılsama olduğunu vurguluyor. Arzunun gerçek amacı, bir şeyi elde etmek değil, onu sürekli olarak aramak ve ertelemektir. Bu, Lacancı endişe anlayışıyla da örtüşüyor: Endişe, arzunun nesnesinin eksik olduğunda değil, ona fazla yaklaştığımızda ortaya çıkar. Arzunun gerçekleşmesi, aslında onun ortadan kalkması anlamına gelir. Sonuç olarak, bu hikaye, arzunun gerçek doğasını ve onun gerçekleşmesinin aslında bir yanılsama olduğunu vurgulayan derin bir içgörü sunuyor. Arzunun asıl amacı, bir şeyi elde etmek değil, onu sürekli olarak aramak ve ertelemektir. Bu, modern toplumda sürekli bir şeyler arayışı içinde olan bireyler için önemli bir ders sunuyor: Arzularımızı gerçekleştirmek, aslında onları kaybetmek anlamına gelebilir.
Yamuk Bakmak
Yamuk BakmakSlavoj Zizek · Metis Yayınları · 2012384 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.