İslam toplumunda, istihlakle istihsal kesimleri ne kapitalist düzendeki gibi birbirinin adeta fonksiyonudur, ne de komünist düzendeki gibi, birbirinden bıçak kesimi ayrılmış ve kopmuştur. Bir yandan bir ölçü içinde, bu iki kesim arasında ekonomik bir bağ bulunurken, öte yandan, metaekonomik, ahlak ve inanç bağları ve kuruluşları ikisi arasındaki dengeyi sürekli olarak korur. Özel mülkiyetin ve teşebbüsün ve ölçülü rekabetin tanınması, devletin kişi hayatına yıkıcı bir baskıyla karışmasını önlüyor, kar faktörü ekonomik şevki yaşatıyor, öte yandan faiz yasağı, emeksiz kazanca bir sınır çekiyor, zekat, başlıbaşına sosyal bir regülatör olarak, kapitalizmde beliren sınıflar arası uçurumun oluşumuna engel oluyor, israf yasağı istihlake bir dizgin vururken, cihat şuuru, hayr kavramı, istihsali toplumun ve bütün insan lığın yararına destekliyor.