“Defter burada bitiyordu. Yalnız birkaç sahife ötede okunmayacak kadar karışık ve fena bir yazıyla şu satırlar vardı: ‘Zehra’yı gördüm. Büyümüş, hemen hemen bir genç kız olmuş. Dört seneden beri görmemiş olmama rağmen o kadar çocuğun içinde derhal bulup çıkardım. Zehra mektep arkadaşlarıyla beraber bir yere gidiyordu. Allah’tan son bir şey isterdim: Kocaman bir hanım olmuş kızımı son bir defa kucaklamak… Fakat buna imkân yok… Çocuğum benden utanır… Ne yapalım, elverir ki o bahtiyar olsun…’”