Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
"İnsanların pek çoğunun bellekleri, sevmekten vazgeçtikleri ölülerin sessiz sedasız yattıkları terkedilmiş mezarlıklardır. Unutulmayan acı, unutkanlıklarına yönelen bir küfürdür." (s.195) Tarihi bir romandan çok daha ötesi! Öncelikle Yourcenar'dan bahsederek başlayım yorumuma. Kendisiyle ilk defa Mişima ya da Boşluk Algısı isimli eseriyle 2015 yılında tanışmıştım. Bu eseri çok beğendiğimi hatırlıyorum. Belçika doğumlu Fransız yazar Yourcenar kitaplarını ilmik ilmik işleyen, bütün detaylara bir biliminsanı titizliğiyle yaklaşan bir yazar. Bu elimde tuttuğum Hadrianus'un Anıları sanırım bunun zirvesi! Baskıya gelirsek. Dilimize ilk olarak yine Nili Bilkur'un çevirisiyle lakin 1984 yılında Adam Yayınları'ndan basılmış. Helikopter Yayınları'nın 1. baskısını 2009 yılında yaptığı bu elimdeki baskı 2017 yılında İstanbul'da basılmış. Geçtiğimiz yıl ocak ayında kütüphaneme giren bu baskı tam bir basım harikası! Sert kapak olmaması dışında hiçbir kusuru yok. Zaten bildiğiniz üzere ileri düzeyde kaliteli eserler de basan, Mas Matbaa'da basılmış. Şamua kağıt olan kağıdı son derece okunaklı yazı karakteriyle birleşince gözü hiç yormuyor. Kapağı sade bir tasarımla sunulmuş olsa da dikişli, yapıştırma değil. Helikopter Yayınları'yla tanışmam 2015 yılında Elio Vittorini'nin Fil isimli eserini Silifke Halk Kütüphanesi'nin raflarında keşfetmemle olmuştu. O zamandan beri takip ettiğim Jaguar Kitap gibi ender yayınevlerinden birisi. "Hayat kısadır; durmaksızın, tümden bize yabancıymışçasına, bizden önceki ya da bizden sonraki gelecek yüzyıllara değiniriz, ama, taşlarla oyunlarımda onlara yaklaştım." (s.121) Roma İmparatoru Hadrianus'un bir "imparator" olarak yaşamından daha çok bir "insan" olarak yaşamını anlatan kitap, onun zaafları, acıları, hüzünleri, korkuları, yalnızlıkları, arzuları, ihtirasları yani kısaca her şeyiyle bir insan olarak Hadrianus'tan belki daha Hadrianus olarak yeniden yaratılmasıdır aslında. Kitabın sonuna eklenmiş notlardan ve kaynakçadan anlıyoruz ki Yourcenar Hadrianus'u düşleminde yeniden yaratırken özgürce dökmüş hayal gücünü kelimeye. Fakat bunu yaparken anakronizmin tuzağına düşmemiş. O zamanlar yaşayan bir insan nasıl yaşarsa "o zamanları" o bugün aynen öyle yaratmış "o zamanları". Okurken kendime hep şu soruyu sordum, "o dönemde yaşamadan bu kadar kusursuz bir şekilde nasıl anlatabilmiş her şeyi?". Hani Malcolm Lowry nasıl Yanardağın Altında eserini dokuz yılda damıta damıta yazdıysa, bu elimde tuttuğum eser de 25 yılda öyle damıta damıta yazılmış. Onlarca, yüzlerce eser, makale, tablo, heykel incelenmiş... İlk defa okurken büyülenerek bağlandığım tarihi roman yıllar yıllar önce Kralın Kervanları olmuştu. Daha sonra Baudolino ile tanıştığımda bu eserden aldığım zevki alacağım başka bir tarihi roman olmayacağını düşünmüştüm. Bu kitap tıpkı onları okurken aldığım zevki aldırdı bana. O dönemde yaşayan, İmparatorun maiyetindeki insanlardan biriydim adeta. Onunla gezdim, onunla fethettim, onunla savaştım. Kitabın hissettiğim tek eksikliği doğa ve mekan tasvirlerinden doymamış olmam. İmparatorluk coğrafyasının pek çok yerine gidiyoruz ama sanki sadece gittiğimiz yerlerin isimleri değişiyor fakat yer hep aynı yer. Hiç mekan tasviri yok diyemem, var fakat ne hikmetse -ve tabiri caizse- ben doymadım! Kitap kendisiyle ilgili söylenebilecek her şeyi, sonuna eklenen notlar kısmında söylüyor zaten. Bize düşen okumak, öğrenmek ve yaşamak! "Son yüzyıl içinde daha uygarca hayat, daha özgürce düşünme sağlam kafalı birkaç insan sayesinde oluşabildi; kitleler tümden cahil, fırsat buldukça sert ve hain kaldılar; her ne olursa olsun sınırlı ve bencildiler; hiçbir zaman değişmeyecekleri konusunda rahatça bahse girilebilir." (s. 226) (Bu yorum 2019 yılında yazıldı)
Hadrianus'un Anıları
Hadrianus'un AnılarıMarguerite Yourcenar · Helikopter Yayınları · 2017182 okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.