Merhaba Oğuz, eleştirin için teşekkürler. Ben de müsaadenle eleştirini birkaç yönden eleştireceğim :) öncelikle tasavvuf teması içeren kitapları yazanların "hiçbiri" nin tasavvufu gerçekten yaşamıyor olduğunu söylemişsin. Bunun için bütün (hiçbiri dediğin için) bu yazarların hayatını bilmen gerekir. Oysaki ben yazdığı tasavvuf kitabının gelirinin bir kuruşuna bile dokunmayıp hayatını münzevi bir şekilde yaşayan yazarları biliyorum. Bunlardan birini tanıdığım, biri de arkadaşımın babası olduğu için biliyorum.
Tasavvufun özünde bir lokma bir hırka yaşamak olmadığını da belirtmeliyim, bizim zihinlerimizde tasavvuf bu cümleyle eşdeğer fakat tasavvuf daha çok Allah sevgisinin hayatımızı kuşattığının farkındalığı'dır. Bunun için fakir ve çileli bir hayatın olmasına gerek yok, çok zengin olabilirsin, çok fakir olabilirsin, çok güçlü, çok zayıf, memur veya işçi olabilirsin bunun etiketlerden ziyade kalbine neler koyduğunla ilgili olduğunu söylemeliyim.
Bu yazarı da tanıyan biri olarak kitaplarının vurgusunun aza kanaat getirmek üzerine olmadığını söylemeliyim. Bu aslında daha çok hayatın zıtlıklarla var olmasıyla ilgili bir durum. Bazen hayatımızın "aza kanaat etme" noktasında bazen de "azimle çalışma ve karşılığındaki nimetleri yaşama" noktasında olabiliriz. Yazarın diğer kitaplarını okuyup podcastlarini dinlediğin taktirde hayatın zıtlıklarına çok güzel açıklamalar getirdiğine şahit olabilirsin. Ki bu yazarın güzelim sohbetlerinden herkesin yararlanmasını isterim.
Kendini sorgusuz sualsiz Tanrı'nın iradesine bırakmak'tan anladığımız nedir bizim? Hiçbir şey yapmamak, kös kös oturmak, kaderin elinde o yana bu yana savrulan yaratıklar olmak. Hâlbuki senin de dediğin ayetteki gibi 'çaba' çok kıymetli, iyi bir kul olmak da çabayla oluyor. Burada kastedilen işte çoğu zaman bu çabayı da överek kendine bir paye biçen 'nefsi emmareye' o yanlış algıya 'ben yaptım, ettim' kibrine kapılmaması için bu çabanın dahi Allah'ın ikramıyla bize ulaştığının bilincinde olmak hâli. Yazarı bir bütün olarak görmeye çalışırsak yapmaya çalıştığı da bu aslında. Okuyucuyu daha bilinçli bir imani hâle evirmeye gayret gösteriyor. Bir de hemen hemen tüm çevremizin, ailemizin, öğretmenlerimizin, Ted konuşmalarının, motivasyon videolarının vs. benliği övdüğü ve kaderimizin tamamen yapıp ettiklerimize bağlı olduğu dolayısıyla zengin ve statü sahibi değilsek suçlunun biz olduğunu söylediği bir çağda bir kitapta "bazen işleri bu kadar da üzerimize, benliğimize almamamız" gerektiğini söylemesi ve böyle söylediği halde çok okunmayı başarması takdire şayan bir çaba :)