Biz her zaman birbirimizin evindeki her şeyi sevdik ve doğrusu çok erkenden kendi evimizdeki her şeyden nefret ettik, biz birbirimizin evindeki her şeye meyilliydik, öte yandan kendi evimizdeki hiçbir şeye meyilli değildik, kendi yeteneklerimizin birbirimizin evinde mükemmel biçimde onay gördüğünü ve nasıl geliştiklerini, oysa kendi evimizde onaylanmadıklarını ve gelişemediklerini, çünkü içimizdeki her şeyin kendi evimizde sürekli reddedildiğini gördük. Kendi evimizde sürekli hesaba katmamız gereken anlayışsızlık, birbirimizin evine gittiğimizde, bizi her alanda destekleyen bir anlayışa dönüşüyordu, biz teklifsizce ve özgürce nefes alıp düşünebiliyorduk.