Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

537 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Erdoğan Tekin, Necati Güvenç Mamıkoğlu gibi yazarların çalışmaları botaniğe ilgi duyan amatörlerin çalışmaları iken, Sayın Tuna Ekim'in kitabı ise bir profesyönelin, botanik profesörünün eseri olarak bunlardan ayrılıyor. Öykü vb. yazı çalışmalarım ve doğa gezilerim için referans olarak okuduğum bu kitap, diğer ikisinden daha farklı bilgiler veriyor. Sayın Mamıkoğlu'nun kitabında oldukça doyurucu bilgiler vardı lakin bu kitapta olduğu gibi keşfedilme hikayeleri pek yoktu. Zaten yüzyıllardır bilinen ağaç ve çalıları aldığı için de keşfedilme hikayelerini bulundurması beklenemezdi. Bu kitapta biliminsanlarının; yahut da hangi biliminsanının o çiçeği keşfedip isim verdiği bilgisi de bulunuyor. Çift dilli olarak hazırlanmış kitapta çiçeklerin örneklerinin bulunduğu Herbaryumlardan da bahsedilmiş. Tıpkı Sayın Erdoğan Tekin'in kitabında olduğu gibi bu endemiklerin hangi bölgelerde yetiştiği belirtilmişse de kaç yıllık oldukları veya hangi rakımlarda bulundukları bilgileri bu kitapta yer almamış. Fotoğrafların ortalama kalitede olduğunu söyleyebildiğimiz kitapta kuşe kağıt kullanılmış. Cildinin ve kağıdının ağırlığından da olacak oldukça ağır bir kitap olmuş ki bu da bu kitabın doğa yürüyüşlerinde kullanılabilecek (Sayın Mamıkoğlu'nun kitabı gibi) bir kitap olmaktan çıkarmış. Bitkileri bulmak için isimlerini bilmeniz gerekiyor. Kitabın dizininde de, bitki başlıklarında da halk arasında bilinen isimlere yer vermemiş olduğu için amatör okuyucuya sırtını dönmüş bir kitap olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Bu tavır pek desteklediğim bir tavır değil. Her ne kadar kitabın başında yayınlama ilke ve kurallarını detaylıca anlattıysa da bilimsel olmak demek halk arasında bilinen adları topyekün dışlamayı içerecek diye de bir kaide olduğunu düşünmüyorum. Hakkını yemeyelim, bitki alt metinlerinde yer yer, mesela 126. sayfadaki Centaurea iconiensis'in Tülüşah olarak bilinmesi gibi halk arasındaki isimlerinden bahsedilmiş; nadiren de olsa. Kitapta bitkileri koku, yenilebilirlik, gündelik hayatta kullanılma şekilleri gibi niteleyici unsurlarına pek yer verilmiş denemez; sayfa 13'teki gibi birkaç istisnai duygusal yaklaşım dışında oldukça soğuk bir dil kullanıldığı göze çarpıyor. 20. sayfadaki Alkanna Verecunda gibi bazı bitkilerin nasıl göründüklerini fotoğraflardan anlamak neredeyse mümkün değil zira 146. sayfadaki Centaurea tuzgoluensis, 449. sayfadaki Teucrium sandrasicum gibi bazı fotoğraflar netleme hatasına kurban edilmiş. Yine 25. sayfadaki Alium Koyuncui'ni çiçeğine değil köküne netleme yapılmış. Sayfa 37'deki Anchusa Limbata, sayfa 67'deki Astragalus nydeggeri, sayfa 227'deki Ferula coskunii, sayfa 392'deki Satureja Aintabensis ışık hatasına kurban giderken 46. sayfadaki Asphodeline prizmtocarpa'nın ve 57. sayfadaki astragalus chaldiranicus'un, 365. sayfadaki Primula Davisi ve 377. sayfadaki Rindera dumanii'ni çiçek açma zamanı yakalanamamış. 56. sayfadaki astragalus cedreticola fotoğrafın muhtemelen büyütülmesinden ötürü kumlanmış. Özet olarak, kendisi Türkiye'nin saygın bir biliminsanı ve botanikçisi olan yazardan daha kapsamlı bir kitap beklentim olmasından ötürü biraz hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim. Bitkileri kimin keşfettiği ve nerede saklandıklarından daha önemli bilgilere sahip olduğuna inancım tam. Bu bilgilere yer vermemesinin sebebini hacim darlığına bağlıyorum. Bizim gibi amatör doğa meraklılarını da bilimin soğuk değil, sıcak yüzüyle buluşturmasını ümit ediyorum.
Türkiye'nin Nadir Endemikleri
Türkiye'nin Nadir EndemikleriTuna Ekim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20091 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.