Gönderi

Nitekim, araştırmanın gerçekleştirildiği kırsal kesimde aşiret bağı ve ''feodal'' ilişkilerin en yoğun olduğu Beytüşşebap, Cizre, Silopi, Çukurca, Yüksekova, Nusaybin, Derik, Kızıltepe, Kulp, Lice, Hazro, Siirt, Silvan, ve Eruh, PKK'ya en fazla eleman vermiş yerlerdir. Son yıllardaki zoraki göçler dışarıda tutulacak olursa, Kürt nüfusun günlük yaşamdan nispi tatmin sağladığı, daha fazla iş ve aş olanağı bulduğu ilçe ve illerden ''örgüt''e katılım çok daha azdır Bu gerçekler bilinirken, yörenin genç nüfusunu durağan, otoriter, yoksullaştırıcı bir sosyo-ekonomik yapıya ''hapsetmek'' ne kadar isabetli bir uygulama olabilir ki? Bu soruya olumlu bir yanıt verilemiyorsa, devletin ilk işi, ''Doğu'nun'' geleneksel yapısını dönüştürmek olmalıdır. Bu dönüşüm, eğitimin yaygınlaştırılması yanında, ekonomi ve siyasal alanda girişimciliğin ve örgütlenmenin önündeki geleneksel ya da resmi engellerin kaldırılmasıyla sağlanabilir. Şimdiye dek ''Doğu'da'' aşiret reisi, ağa ve şeyh siyaset yapmıştır. Aşiretlerin siyasal boyutta işlevselliklerini yitirmeye başladıkları bir dönemde, egemen konumlarını kaybetmeleri söz konusu olan kimi aşiret beyleri/reisleri, aşiretleri adına koruculuk rolünü özellikle benimsemişlerdir. Böylece ekonomik temellerini yitiren bir sosyal örgütlenme biçimine, yeni bir geçim kaynağı bulunmuş ve zayıflayan aşiret-içi ve aşiret-reis dayanışması tekrar pekiştirilmiştir. Özetle, asayişi sağlama endişesi, asayişsizliğin ana nedenlerinden biri olan geleneksel yapıları yeniden canlandırmaktadır.
Sayfa 97 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.