Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

423 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Orhan Pamuk... Galip, Rüya ve Celal; üç kuzen. Avukat Galip kuzeni Rüya'ya çocukluktan beri aşıktır. Ancak Rüya başkasıyla evlidir ve eşi çok da tekin olmayan Sol anarşist(yazarın deyimiyle sol fraksiyon dergileri alan) odaklara mensup kişilerdendir. Galip, onunla evlenerek ülkenin geçtiği bu kaoslu ve zorlu yıllarda Rüya'yı bu çevrelerden kurtarmıştır. Rüya ev hanımı olmayı tercih etmiş, evde polisiye romanlar okumayı ve onları çözümlemeyi uğraş haline getirmiştir. Galip ise mesleğine yani avukatlığa devam etmiştir, evden yazıhanesine, oradan evine şeklinde hayatını devam ettirmiştir. Öte yandan bu ikisi(Galip ile Rüya) ünlü köşe yazarı(Milliyet gazetesinde) olan kuzenleri Celal Salik'e de büyük hayranlık duymaktadırlar. Onun yazılarını sürekli takip ederler. Galip'le Rüya'nın evlilikleri son günlerde sıkıntılı günler geçirmektedir. Hem Galip hem de Rüya evliliklerinin çok dağınık ve monoton olduğunu fark etmiştir. Aynı evde iki yabancı olmaya başlamışlardır. Bu sebeple bir gün Rüya eşine 19 kelimelik bir veda mektubu bırakıp ortadan kaybolur. Bu sırada Celal da ortadan kaybolur. Bu durum Galip'i üzer ve Rüya’nın üvey abisi ile böyle bir şey yapmış olabileceğine hiç inanmak istemez. Ancak yapacak da bir şey yoktur. Galip Rüya ile Celal'i roman boyunca sürecek uzun ve soluksuz bir arama serüvenine çıkar. Bu arama serüveninde ilginç kişilerle tanışır ve ilginç hikayeler öğrenir. İşe ilk önce Rüya'nın eski kocası Samim'den başlar daha sonra Celal'in eski yazılarından ve o yazılara gelen okur mektuplarından başlar. Bu yazıları okuyarak gittikçe Celal gibi olan Galip artık kendini kaybeder ve Celal gibi olur. Onun evine gidip orada yer içer ve onun pijamalarını giyip orada uyur. Galip artık Celal'in yerine de yazılar yazar ve ona gelen telefonlara kendisi Celal'miş gibi cevap verir. Bir gün bir okur Celal'in karısını ayartıp onunla yattığını söyler ve onu bulunca öldüreceğini söyler. Ve roman sonunda da Galip bulduğu ipucu üzerine arkadaşları Alaaddin'in dükkanını gider ve oraya yakın bir köşede bu okur tarafından öldürülmüş Celal'in gazetelerle örtülmüş cesedine rastlar. Rüya da öldürülmüştür. Aile yas tutar. Kara Kitap bence Doğu edebiyatı bağlamında ve o gelenekten yararlanılarak sentezlenmiş bir eser. Yazarımız her fırsatta Doğu edebiyatından faydalandığını söylemekten kaçınmıyor. Ancak bu eserin yalnızca Doğu'ya göndermeler yaptığını söylemek de yanlış olur. Çünkü romanda bazı yerlerde Dante'nin İlahi Komedya'sına, bazı yerlerde Boccaccio'nın Decamoron'una göndermeler yapılır. Şunu söylemek isterim ki öncelikle klasik roman okurlarına göre değil. Romana her ne kadar Rüya'sını kaybeden Galip'in 'arayış' serüveniyle başlanılsa da yazar bu bağlamda belirli bir kurgu ve olay örgüsü oturtmamıştır. Galip Rüya'sını ararken başka metinlerden yararlanarak bir üstkurmaca meydana getirmiştir. Romanı okurken kitabın arkasında yazdığı gibi; eski cellatların hikayelerinden, Boğaz'ın sularının çekileceği günlere, kılık değiştiren paşalardan, esrarlı cinayetlere kadar birçok hikayeyle karşılaşıyorsunuz. Galip'in arama serüveninde bir yandan Celal'in köşe yazıları da kafanızı iyice karıştıracak. Yeri gelecek Rüya'nın yani Galip'in aradığı Rüya'sının gerçekte bir insan olmadığını düşüneceksiniz. Kısacası Orhan Pamuk, ünlü Hüsn ü Aşk'tan faydalanıp kendini Şeyh Galip yerine koyup bir taslak çizip modern çağdaş bir Hüsn ü Aşk mesnevisi yazmış diyebiliriz. Üstkurmaca yöntemiyle Galip'in Rüya ve Celal'i arayış serüvenini; Fenafillaha ulaşmak için, kemale ermek için çeşitli engellere katlanan Aşk'a benzetir. Hüsn ü Aşk'ı da yazan Şeyh Galip, Mevlana'dan, Attar'ın Mantıku Tayr'ından faydalandığını gizlemez, aynı şekilde Pamuk da buradaki hikayelerden faydalandığını çekinmeden aktarır. 1985-1990 yılları arasında yazılan bu roman yazarımızın postmodernist çerçeveye tam olarak adım attığı ilk ve esaslı romanıdır diyebiliriz. Bundan önceki Beyaz Kale romanına da bu romanında göndermeler yapmıştır Pamuk. Ama Kara Kitap tam anlamıyla postmodernist anlayışla yazdığı ilk romanıdır diyebiliriz. Çünkü üstkurmacadan, pastişten tutun da metinlerarasılık'a kadar dibine kadar postmodernist teknikler kullanılmıştır. Öyle ki okur romanı okurken Galip'in Rüya'yı arama serüvenini bile unutup başka metinlerden alınmış (veya yeniden kurgulanmış) metinlerin büyüsüne kapılıp bir anda Rüya arıyorken Galip, Celal'i de arıyor. Yani romanın ikinci baş kişisi bir anda yok olup sadece Celal aranıyor. Galip Rüya'yı ararken bir anda kendini; kendi kendini arayan, özünü arayan biri halini alıyor. Klasik Doğu metinlerinde genelde hikaye bir 'arama' temel ögesi üzerine kurulur ve bu şekilde devam eder. Yazar teknik olarak kurguyu bu şekilde başlatmış ancak bütünüyle bir Doğu romanı ve Doğu mistiği olmaması için de Batı'ya da göndermeler yapmış ve oraya ait tekniklerden de faydalanmıştır. Roman boyunca çeşitli konular üzerinde eleştiriler yapmıştır.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
·
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.