Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

⇛ OKUR OLMAK ÜZERİNE TEZLER ⇚ Anlatı türünde bir eseri okurken her zaman dikkatli olunmalı. Eserin bütünlüğünü algılamadan ve yazarın kafasına girmeyi başaramadan yapılan her türlü okuma çokça eksiktir kanımca. Dostoyevski’nin hemen hemen bütün eserlerini lise yıllarında hatmetmiştim. O zamanlar benim için epeyce ışıltılıydı bu okumalar. Her sene mutlaka bir Dostoyevski eserine geri dönerim. Bugünlerde de elimde Ezilenler var. İlk elli sayfasını okuduktan sonra lisede beni büyüleyen kitap bu muydu diyerek bir kenara attım romanı. Renksiz olgular, yoksulluk hakkında ahkâm kesmeler, ağlayan karakterler, dakika başı değişen ruh halleri bana oldukça bayağı geldi. Ezilenler’in lise yaşamımda beni neden büyülediği hakkında kendime bir ton soru sordum. Belki de sorun bendeydi, yanlış okuyordum. Tolstoy’un, Gorki’nin, Turgenyev’in; Dostoyevski üzerine söyledikleri, onu eleştirdikleri hakkında birçok bilgiye sahiptim. Acaba onlar haklı mıydı? Dostoyevski çok abartılan bir yazar mıydı? Nabokov’un dediği gibi sınıfta mı bırakılmalıydı Bay Dostoyevski? Tolstoy’da gözlerimi kamaştıran ne varsa diğer bütün Rus yazarlarında dibe çöküyordu. Tolstoy çok yüksekti ve bütün o yüksekliğine rağmen sağladığı ruhani dinginlik, erişilemezdi. O, dünyanın birçok acısına katlandıktan sonra vicdanınızın huzura ereceği, kendinizi kötülülerden arındıracağınız, artık son durağınız olacak ve huzuru bulacağınız bir ermişti. Tolstoy’a yakınlaşabilmek için dünyayı, insanlığı tanımış yaşlı bir ihtiyar kadar sadece doğayı dinleyen, insan ilişkileri bakımından henüz yara almamış, görmediği bir Tanrıya berrak bir sevgi besleyen, toprak kokusuna aşık bir çocuk da olmak gerekir, hatta hem bu engin denizli ihtiyarın hem gözlerini dünya ilişkilerine hiçbir şeyden habersiz açmış çocuğun yüreğine aynı anda sahip olunmalıdır. Ezilenler’i bayağı bulmam, tam da bu yüzdendi. Tolstoy gözüyle okumuştum bu kitabı, yani çok yükseklerden aşağı bakarak. Bulutlardan pis kokulu sokakları, eski püskü eşyalarla dolu odaları gözlemleyerek… Oysa Dostoyevski okuyabilmem için aşağı inmem gerekiyordu, gördüğüm insanları değil, o insanların hücrelerine kadar dalış yapmam lazımdı. Tolstoy’un sakinliğe kavuştuğum ermiş kucağından inip kendisiyle kavgalı insanların yanında olup onlarla mücadele etmem şarttı. Bir Dostoyevski ancak böyle okunabilirdi. Belki sokakta Ezilenler’in Nataşa’sı yoktu, onun gibi davranmazdı hiçbir kadın; ama bir kentte binlerce kadından aldığı zihinsel karmaşıklıkların bütünüydü bu kadın ve tek başına insanlığın bir parçasını temsil ediyordu. Kendimi Tolstoy’un yüksek havasından indirip yerin binlerce metre altındaki cehennemî sıcaklıktaki Dostoyevski ruhuna yakınlaşıp tekrar okumaya başladım Ezilenler’i. Bu kolay olmadı elbet, hava değişiklikleri insana her zaman zor gelmiştir zaten. Ama lisede bile yanlış okuduğuma kanaat getirdim sonunda. Çünkü o zaman bile bu romana hak ettiği değeri vermekten bir hayli uzakmışım. Ezilenler benim için, para ve mevki ilişkileri, yoksulluktan gelen gururlar, erdemliliğe giden yolda bitmez tükenmez yıpratıcı savaşlar, en dipteki insanların ruhsal kaosun içinde debelenmeleri ve gittikçe kaybetmeleri ve daha çok kaybetmelerinin, kısacası bütün karakterlerin oluşturduğu dengesiz bir atmosfer içinde ezilen ruhların görkemli destanı haline geldi. Bay Dostoyevski, daha büyük romanlarına geçmeden önce Vanya, Nataşa, Nelli, Nikolay İhmenev karakterleriyle bizi kendi boğuk dünyasına giden yolun taşlarını örmüş, bizi hazırlamış, göklerden çekerek Yeraltı insanlarının dünyasına davet etmiştir. Tolstoy’un acınızı anlayıp erdeme kavuşun tezine karşıt olarak acıdan başka bir şey yok’un tezini ortaya koymuştur. Okur olmak zor bir şey gerçekten. Bir mesleği icra etmek için belli kıstaslardan geçmeniz gerekiyorsa okur olmak için de öyledir. Tolstoy’a yaklaşırkenki ruh haliyle Dostoyevski anlaşılmıyor. Amerikan edebiyatı içine gömülüp orada kalırsanız Balzac anlaşılmaz kalacaktır. Dickens samimiyeti hoşunuzua gitmişse Jane Austen okurken o samimiyeti kaldırıp Balzac, Flaubert ruhu gözlüğünü takmak zorunda kalabiliyorsunuz.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.