Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gökhan Başkan

Gökhan Başkan
@baskanikov
Sıkı Okur
"SANATIN DEĞERİ HAKİKATTEN YÜKSEKTİR"
31 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Körlük
İkinci defa okumamla büyülenişin arşa çıktığı o anlar… Kimileri çaresizliğin okuru nefessiz bıraktığı bir roman gibi görebilir; bense insana dair destansı ayrıntıları ağzım açık takip ettiğim bir olaylar zincirine eşlik ettim. Edebiyat dışında hiçbir sanatın, insanı insana, topluma ‘aslında ne olduğunu’ bu denli saf bir ihtişamla anlatacak gücü barındırdığını düşünmüyorum. Doktorun Karısı’nın heykelini nereye dikmemiz lazım, bunu tartışalım. Edebiyatın en ince ele alınmış beş on karakterinden biri desem yeridir. İnsanlığın en olumsuz taraflarına karşı amansız savaşlara girişen, yenilse de pes etmeyen, gücü kalmasa da ayakta kalması gerektiğini hisseden; artık toz haline gelmiş bir grubun medeniyetini ayakta tutan, derleyip toparlayan ve bunu tanımadığı insanlar ve ‘insan’ olduğu için yapan… Fedakârlık bir yıldız olsaydı eğer, ortasında kendi enerjisiyle parıl parıl parıldayan Doktorun Karısı olurdu.
Reklam
Hayattan ne istediğini bilmek.. kolayca söylenen ama yürekte yer etmeyen o mücadele sözcükleri.. önümüze serilen yollardan kolay olanı seçip genel amaçtan sapmış olduğunu farketmemek..bilinmeyenin eşiğinde bilinenin kıskacında yuvarlanmak..karanlığı ısıran ay ışığından bir hüzün koparmak, sallanan yapraklardan bir coşku kırıntısı. Çaresizliğimiz yükseliyor, gücü karşısında kendin olamayışımızın. Yanlış hedefe atılmış bir ok hissiyatını taşıyarak, emin ama sonuçsuz ilerlemek. Birdenbire bir neşe, yaşam fışkıran bir güç bulmak kendinde..Yeniden başlamak, dalmak yeniden durmadan gürleyen hayat rüzgârına, ben de varım ezgisinin güzelliğinde. Gözlerde serseri bir ümit alev alev yanar.. daha iyi tanımak zamanın binlerce yıllık şeytanlığını. Rahatlığın içinde huzursuz çırpınışlar, cehennemi yanmaların keskin tadı.. doğmak istiyorsun, özünün öleceğini bile bile..Yaşamın ve inanmanın sana ne mucizeler sunabileceğini düşünmek. Gülümsemek. Her şeye rağmen gülümsemek. Üzerindeki ölü toprağı kaldırıp bir kenara fırlatarak artık hak ettiğin yaşama kavuşmayı beklemek
"Bir şeyleri deneyimlemeden onu yapmamanın fedakarlık olduğunu nereden bilebiliriz ki?” Ida..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Ne yazık ki romantik bir erkek için hayallerine fazla yaklaşmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur.” Zweig
Reklam
Stendhal
*Dönüm noktalarına dair: "...Ama neyse ki Henri Beyle bugün yorgundu, intihar etmek için bir gün daha bekleyebilirdi, ertesi gün arkadaşları geliyor ve onu neşelendiriyor. İçlerinden biri odada dolanırken masada duran bir kâğıt görüyor, üzerinde "Julien" yazılı. Bu ne demek, diye soruyor arkadaşı merakla; bir roman yazacağını söylüyor Henri Beyle. Arkadaşlarının hepsi heyecanlanıp melankolik dostlarını cesaretlendiriyor ve gerçekten de Henri Beyle böyle bir eser yazmaya başlıyor. "Julien başlığını silip daha sonra ölümsüzleşecek olan Kırmızı ve Siyah başlığını koyar. Gerçekten de o gün Henri Beyle'nin son günü oluyor, o günden sonra ölümsüzleşen yeni biri doğuyor: Onun adı Stendhal'dir." (Zweig)
Stendhal..
"...Amour adlı kitabı yıllardır ancak 27 nüsha satmıştı (yayınevi sahibi, 'Kutsal Kitap diyesi geliyor insanın, çünkü hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemiyor, demişti dün öfkeyle.)"
Stendhal
"...Kuşkucu bir insan olduğunu iddia eden Stendhal ise hakikate büyük bir değer biçmiştir ve gerçeğin ne kadar kısa ömürlü olduğunu, ona ne kadar ender rastlandığını bilen biri olarak gerçeğin bir hayvan gibi ahıra, kümese kapatılamayacağını, satın alınamayacağını, eskimeyeceğini ve kendini sadece onu görmeyi bilen kişilere göstereceğini biliyordu." Zweig
"İçimize çekmiş olduğumuz romanlar, yaşamın herhangi bir belirli sorununa uygulayabileceğimiz bir şey öğretmeyecek. İş yerinizde ya da ordu karargahında ya da mutfakta ya da çocuk odasında yardımı dokunmayacak. Aslında sizinle paylaşmaya çalışmış olduğum bilgi salt lükstür. Fransa'nın sosyal ekonomisini anlamanıza ya da bir kadının ya da bir erkeğin kalbinin sırlarını anlamanıza yardım etmeyecek. Ama eğer yönergelerimi izlediyseniz, esinlenmiş ve hassas bir bir sanat eserinin verdiği saf tatmini hissetmenize yardım edebilir; ve bu tatmin hissi de daha hakiki bir zihinsel rahatlığı büyütür; tüm falsolarına ve gaflarına rağmen yaşamın iç dokusunun aynı zamanda ilham ve hassasiyet meselesi olduğunu fark ettiğimizde hissettiğimiz türden bir rahatlık." Nabokov
"Şunu bil ki Sancho, bütün bu atlattığımız fırtınalar, yakında havanın sakinleşeceğine ve olayların bizim için hayırlı olacağına işaret ediyor; çünkü ne kötülükler ne de iyilikler daimî olabilir; kötülük uzun sürdüğüne göre de, iyilik yakında demektir. "
Reklam
"Amerika’nın 26. büyük şehri, Maryland eyaletinin ise en büyük şehri Baltimore’un yaşamadan bilemeyeceğiniz hikayesini izlemeye hazırlanın. Çünkü TV’da hikaye anlatıcılığının öncüsü The Wire, hafızalardan kazınması imkansız bir destan yazmaya geliyor. Özel bir programın uygulandığı bir hapishanede yaşananları konu edinen OZ ve mafya
" Beni sonsuza dek değiştiren muhteşem bir şey verildi. Kainatın bize inkar edilmez şekilde küçük ve değersiz, ender ve kıymetli olduğumuzun bir görüntüsü. Kendimizden daha büyük şeylere ait olduğumuzu ve yalnız olmadığımızı anlatan bir görüntü. Bunu paylaşabilmeyi isterdim. İsterdim ki herkes bir an için bile olsa o azameti, tevazu ve umudu hissedebilsin. Bunu arzulamaya devam edeceğim."
Acıda esrarengiz şeyler dolandığını en iyi Dostoyevski anlamıştı. İnsan en çok da acıda özüne yaklaşıyordu. Bu yüzdendir ki Dostoyevski neşeli çığlıkların, coşkulu sevinçlerin, mutluluk için verilen kıyasıya mücadelenin olduğu bir evreni kabul etmemiş, dünyasının temeline insan ızdırabını yerleştirmişti. Ruh dünyamızı en can alıcı noktalarından vuran Raskolnikov, Prens Mişkin, Karamazov Kardeşler, Stravrogin, Kirilov, Şatov birer birer çıkar karşımıza. Onları anlamak varoluşumuza bir neden kazandırmaktır.
Yeraltı insanları özeldir, yeraltı insanları güzeldir: "Şimdi bile, üzerinden bunca yıl geçtiği halde bu hatıraları anmakla epey kötü oluyorum. Gerçi nice kötü hatıram var ama… bu “Notlar”a burada mı son vermeli acaba? Sanırım bunları yazmakla hata ettim zaten. Daha doğrusu bu hikâyeyi yazarken utandım: yani bu, edebi bir eserden ziyade
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.