Çaresiz insanlardan oluşan bu kasvetli, renksiz kalabalığın önüne azametli, bilge ve ilgili bir adam geldi bir gün; ülkesinin ümitsiz sakinlerine bakıp hüzünlü bir tebessüm, kibar ama derin bir sitemle, yüzünde ve kalbinde gerçek bir ısdırapla, güzel ve samimi bir dille onlara şöyle söyledi:
"Yanlış yaşıyorsunuz, dostlarım. Böyle yaşamak ayıptır."