Bu romanda gerçek bir girişimcilik hikayesi olan Mustafa Güzelgöz'ün azmini,sabrını,kitap sevgisini ve cehalete kafa tutuşunu okuyacaksınız. Ürgüp'te kütüphane. memuru iken sadece kitapların takibini yapmakla kalmamış,kütüphaneyi geliştirmek için yoğun çaba sarf etmiş,bu da oturduğu yerden olmamış,eşeğine yüklediği sandık dolusu kitaplarla köy köy gezerek insanlara ulaştırıp okuyup bilgilenmelerini sağlamış. Alın size ilk gezici kütüphane:)Açtığı köy kitaplıklarına kadınlar da gelebilsin diye çözüm yolları bulmuş,erkeklerle kadınların aynı ortamda bulunmak istemediği gerçeğini fark edince,haftanın bir gününü sadece kadınlara ayırmış,erkeklerin altı gün gelebildiğini düşünerek bunu da adil bulmamış,bu eşitlik düşüncesi bile Mustafa Güzelgöz'ün karanlığa bir ışık tutmak istediğinin bir göstergesi aslında... Buram buram Anadolu kokan bu romanda nüfus mübadelesi gerçeğine de değiniyor yazar.Havasına,suyuna,toprağına hasret kalan insanların vatan özlemini,Dimitriosun Ürgüp'ten Yunanistan'a götürdüğü bir avuç toprağı yastığının içine koyup başının altında yatacağını söyleyen Ekaterini Nine'den ve toprağı saksıya koyup yeşil kuşkonmaz fidesi diken yurdunun toprağında filizlenecek diye sevinen Anastasia Teyze'den anlıyoruz. Mustafa Güzelgöz'ün bunca yaptığı hizmetler karşılığında değer görmeyip memurluğunun elinden alınmasıyla karanlık zihinlerin tuzağına düşüyor !Köy Enstitülerinin ve Halk Evlerinin kapanması,köylünün bilinçlenmesini istemeyen insanların varlığı,dinin kullanıldığı durumlar... Yurdumuzda aydınlığa karşı bir direniş hep oldu,yenilik getirmek ne zor imiş bu ülkeye... Fakir Baykurt bu romanı hasta yatağında yazarak son eserini oluşturmuş. Okunması kolay,çok yalın bir dille yazılmış. "Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence." "Demek şiirler de türküler gibidir.Dillerin sınırına kapanıpkalmaz.Aşar o sınırları."

Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,6bin okunma

·

37 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

cennet