Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Mücadelesi ve başarısıyla bu dünyadan bir Martin Eden geçti…
Jack London en sevdiğim yazarlardan birisi. Kitaplarını okumaktan her zaman keyif almışımdır. “Martin Eden” kitabı da beni başka bir maceraya götürdü. Aşkı uğruna eğitimsiz bir işçiden başarılı bir yazara dönüşüm mücadelesi anlatılıyor. Yarı otobiyografik bir eser olan roman da Jack London’un kendi hayat hikayesinden izler taşıyor. Denizcilik hayatı, boksörlüğe olan ilgisi, yoksul bir aileden gelmesi ve yazarlıktaki yeteneği gibi. Ve kendisini kitabın baş kahramanı “Martın Eden” ile özdeşleştirmiş. Kitap Martin’in Ruth ile tanışıp ona aşık olması ile başlıyor. Martin denizci olarak hayatını kazanan yoksul bir gençtir. Ruth ise zengin bir ailenin iyi eğitim almış kızıdır. Martin, Ruth’nin hem kalbini kazanmak hem de kızın ailesine kendini kabul ettirebilmek için büyük bir mücadeleye girişiyor. Ama Ruth ve Martin’in sevgiye bakış açıları birbirlerinden çok ayrıdır. Martin aşkı her şeyin üstünde tutarken Ruth ise aşktan çok para ve itibara önem verir. Bu nedenle çok kitap okumaya başlar ve sonunda yazar olmaya karar verir. Martin’in yazma isteği başlarda Ruth’u etkilemek için iken zamanla yazmak bir tutku haline gelmeye başlar. Sürekli uğraşan Martin ne Ruth’den ne kendi ailesinden bu konuda hiçbir destek göremez. Sanki tüm dünya ona dur der gibi önüne birçok engeller çıkmasına rağmen kendi yeteneğini keşfeder. Ve içindeki yazma isteğinden, hayallerinden asla vazgeçmez. Zaten insan istedikten sonra, azim ettikten sonra başarmaması için hiçbir neden yok. Yeter ki pes etmesin. Hiçbir şey imkansız değildir. Kitap çok anlamlı mesajlar içeriyor. Yazar kitabın genelinde sınıfsal farklılıkları geniş bir açıyla değerlendirmiş. Martin ve Ruth’un sosyal, ekonomik, kültürel statüleri, yaşam standartları hep bir kıyaslama içinde devam ediyor. İki ayrı hayatı ele alıyor. Bir tarafta sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan burjuva sınıfı diğeri ise belirli bir ücret karşılığında çalışan, gelir düzeyi düşük, sosyal-kültürel olarak alt sınıfta yer alan işçi sınıfıdır. Bu iki sınıfsal farklılığı çok detaylı bir şekilde işlemiş. Hayat gerçekten de herkese adil davranmıyor. Ruth’e imkanlar altın tepsiyle sunulurken, Martin çok çalışmak ve çabalamak zorunda kalıyor. Çünkü zorluklar hayatın vazgeçilmez gerçekleridir. İşte bu hayat mücadelesi insanı daha olgunlaştırıyor. Martin okumaya ve yazmaya başladıkça zamanla kendini eğitiyor ve geliştiriyor. Fakat başarılı oldukça, hedefine ulaştıkça artık hayatı, içinde bulunduğu durumu da sorgulamaya başlıyor. Fikirleri de aynı oranda değişime uğruyor. Sonunda bambaşka bir “Martin Eden” ortaya çıkıyor. Kitabın sonu beklediğim bir son değildi. Ama oldukça etkileyiciydi. Ayrıca London yazar olmak isteyen insanların ne kadar zor şartlarda emek verdiğini tüm zamanlarını ayırdıklarını ve kitapları yayınlatmak istediklerinde karşılaştıkları zorluklara da değinerek bize yazarların dünyasını daha iyi anlamamıza da imkan sağlıyor. Dergi ve kitap editörleri ile kitap tanıtımı yapanları da sert bir şekilde eleştirmeyi de ihmal etmiyor. Jack London hikayeyi kendine özgü üslubuyla açık ve sade bir şekilde işlemiş. Kendisi bir sosyalist olarak ki kitap da sosyalizm kavramına değindiği halde Martin karakterinde bireyselliği ön plana çıkarmış. İşçi sınıfından gelmesine rağmen toplumsal refah için değil; kendi refahı için çabalayan, kendini geliştirmek için uğraşan bir kişiyi temsil ediyor. Ve başarmak için sınıf farklılığının önemli olmadığı bu yolun herkese açık olduğu da ana temalardan birisi. Herkesin okurken kendinden bir şeyler bulacağı olağanüstü bir klasik. Ne kadar övsem azdır. Not olarak da kitabın sinemaya uyarlaması var. Mutlaka okumanızı ve filmi izlemenizi tavsiye ederim...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,5bin okunma
·
213 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.