Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

372 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Çok sarsıcı ve sert bir kitap okudum. Etkisini içimde hissetmeye devam edeceğim. Aslında ayrı yıllarda yazılarak basılan ve üçleme olan bu kitap, tek kitap olarak basılmış ve çok iyi olmuş. Sıradaşı, olağanüstü zeki ikizler.. Claus ve Lucas.. Büyük Defter kısmında anlatıcı ikizler. Yer ve zaman belirtilmiyor. Ülkede Savaş ve bombardıman devam ederken başka çaresi kalmayan Anneleri ikizleri ‘‘Cadı’’ olarak bilinen anneannelerine emanet etmek zorunda kalıyor. Babaları savaş muhabiri olarak cephede görev yapıyor ve haber alınamıyor. Çocuklar bırakıldıktan sonra savaşın etkisiyle, yoksulluk, zulüm, çaresizlik ve bir çok hayat mücadelesi ile başa çıkmaya çalışıyor. Kendi kendilerini yetiştirmeye, kendi kendilerini hayata hazırlamaya çalışıyorlar. Zekalarına, başarılarına hayran olmamak elde değil. İkinci bölüm Kanıt ise, sınırı geçip ülkeyi terkeden Claus’u ve geride kalan Lucas’ı anlatıyor. Lucas ikizinin bir gün mutlaka geri döneceği umuduyla yaşıyor, çünkü öyle anlaşıyorlar. Birbirleri olmadan ne kadar ve nasıl yaşayacaklarını test ediyorlar. Son bölüm Üçüncü Yalan’da ise okuru bambaşka bir şey karşılıyor. Yalanla gerçek, hayalle kurgu karışıyor. Trajedi çoğalıyor . Yazar aklınızla oynuyor. Her sayfayı çevirdiğinizde adeta omuzlarınıza, yüreğinize bir şey oturuyor. Savaş her haliyle kötü, yıkıcı. Birde bunu çocuklar üzerinden okumak daha da çarpıyor sizi. Kitap bittiğinde derin bir nefes alıp, saatlerce duvar izlemek serbest. Yazar kitap hakkında şöyle diyor: ‘’ilk romanım Büyük Defter’i yazdığımda devam edeceğimi, devam edebileceğimi düşünmemiştim. Sonra duramadım, ikizleri yalnız bırakamadım, başka bir şey yazmaya çalışsam da aklıma başka bir şey gelmedi, yalnızca ikizler. Ve böylece ikinci kitabı (Kanıt) yazmak zorunda kaldım. Sonra bunun yeterli olduğunu düşündüm ama sonunda üçüncüyü (Üçüncü Yalan) yazdım çünkü başka bir şey yazamazdım. Roman yazmaya nasıl başladığımı hatırlamıyorum. Fikir bir anda geldi. Kőszeg’de savaşı nasıl yaşadığımızı –ben ve kardeşim Jenő’nün– yazmak istedim. Başlangıçta ben ve kardeşim anlatıcıydık, ama Fransızca’da ben ve o çok garip geliyordu, bu yüzden ikimizi birleştirdim ve Fransızca’da nous dediğimiz biz olduk, böylece kimin konuştuğunu açıklamak zorunda kalmadım. Bu tarz böyle doğdu. Kitap tamamen otobiyografik değil, ancak içinde oldukça fazla gerçek var. Örneğin, Yahudilerin Kőszeg’den kovulması. Ben bunu gördüm. Kőszeg’de bir Yahudi kampı vardı, onları evimizin önünde sıra halinde yürürken gördük. Hizmetçimiz onlara biraz ekmek verdi ama sonra geri aldı. Dikkatimi çeken şeyler bunlardı, o zamanlar on yaşındaydım. Bu kitapta benim değil ama bir arkadaşımın yaşadığı pek çok şey var. Ruslar geldiğinde bazen tepelere çıkardık. Arkadaşımın annesi kucağında bir bebek tutuyordu, kadın bebeğin üzerine düştü ve arkadaşım bunu gördü. Bunun gibi romana dahil ettiğim şeyler var, tamamıyla otobiyografik olmasına dikkat etmedim. İçinde Kőszeg ile ilgili pek çok şey var.’’
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20193,112 okunma
·
147 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.