Öyleyse biraz düşünebilen için Tanrı’nın ya da zihinlerimizin yanıbaşmda, zihinlerimizde bizi sürekli etkileyen bütün bu ideaları ya da bu duyumları yaratan, kendisine saltık ve bütünüyle bağlı olduğumuz, kısaca söylersek, "içinde yaşadığımız, devindiğimiz, varlığımızı bulduğumuz" bir tinin varoluşundan daha apaçık bir şey olamaz. Zihnimizin bu denli yakınında duran, böylesi açık ve büyük bir gerçeğe bu kadar az insanın kulak vermiş olması, Tanrı’nın böylesi açık belirtileriyle kuşatılmışken, sanki fazla ışıktan körleşmiş gibi bunlardan pek az etkilenen insanın ahmaklığının ve dikkatsizliğinin acıklı bir örneğidir.