Gönderi

Devirdikleri 450 yıllık yarı bağımsız beyliklerden oluşan Arsak Pers devletinin aksine, 16 Sasaniler tümüyle merkezden ve şahların şahı tarafından yönetilen bir imparatorluk kurdu￾lar. Şahların Şahı I. Hüsrev (saltanatı 531-579) kurulan sistemi şöyle özetlemekteydi: Krallık orduya, ordu paraya dayanır; para arazi vergilerinden, arazi vergileri de tarımdan sağlanır. Tarım adalete, adalet yet￾kililerin dürüstlüğüne, dürüstlük ve güvenirlik de kralın sürekli uyaruk olmasına bağlıd1r.17 Sasanilerin ilk ortaya çıkışları hakkındaki ayrıntılar bilin￾memekteyse de başlangıç tarihlerinin 224 olduğu ileri sürü￾lebilir. Part devletinin gevşek feodal yapısı onun yıkımına yol açtı. Ardeşir adlı yerel bir lider (saltanatı 220-241) on yıl boyunca çevresindeki krallıkları kendi egemenliği altında topladıktan sonra Arsak.lara saldırıp onları yenilgiye uğrattı. Eskiden olduğu gibi Arsak seçkinlerini görevden aldı ve ların yerine kendi aile bireylerini yerel yöneticiler (satraplar) olarak atadı. Ardeşir Sasani yayılmacılığını çeşitli cephelerde geliştirdi: Doğuda Hindistan' daki Kuşanlarla, bahda da Romalılarla sa￾vaşlı. Üçüncü yüzyılda yaşayan Romalı tarihçi Herodian Arde￾şir'in eski Ahameniş İmparatorluğu'nu yeniden kurmak arzu￾stında olduğunu belirtiyor. "Eskiden Perslerin elinde bultınan tüm topraklara yeniden sahip olma hakkını kendinde görrnek￾teydi."18 Yüzyıl kadar sonra, 358' de IT. Şapur (saltanab 310-379) da Roma İmparatoru Constantius'a (saltanab 337-361) yazdığı bir mektupta aynı iddiada bulıınuyordu: "Atalarımızın impa￾ratorluğu Struma Irmağı'na ve Makedonya sınırlarına kadar uzanmaktaydı, sizin kendi tarihiniz de btınu doğrulamakta; dolayısıyla buraları sahiplenmek benim de hakkımdır."19 Ro￾malıların Perslerin bu iddialarını ne kadar ciddiye aldığı ta￾rihçiler arasında tarbşma konusu olmaya devam etmekte ama çoğu bu konuda Roma kaynaklarını esas alıyor. Sasani yayılmacılığı Romalıları Üçüncü Yüzyıl Krizi'nin ortasında vurdu. Ardeşir'in oğlu ve halefi olan 1. Şapur'un (saltanah 241-272) yönetimi sırasında Sasaniler bab sınırların￾da Romalılara karşı birçok zafer kazandılar ve buradaki bir￾çok kaleyi ele geçirdiler. Bu çarpışmalardan birinde Sasaniler Roma imparatoru Valerian'ı esir aldılar (Şapur Valerian öle￾ne dek ata ayağını onun sırbna basarak bindi). Sasanilerin bu zaferinden sonra Palmiralı Odaenathus onların topraklarında yayılmaya başladı. Aynı dönemde Zenobia Romalıların zayıf düşmesinden yararlandı (bkz. Bölüm On İki). Romalılar ile Sasaniler arasında sınırdaki gerginlik daha sonraki yönetici￾ler arasında da yaşanmaya devam etti. Şahların Şahı Narses (saltanatı 293-302) Sasanilerin büyük bir yenilgi almasından sonra Diocletanianus ile antlaşma imzalamak zorunda kaldı ve iki taraf arasında kırk yıl barış hüküm sürdü. Sasanilerin politik ve dinsel ideolojileri başından beri bel￾liydi. Ardeşir'in şöyle dediği ileri sürülür: Din ve krallık birbirinden ayrılmayan iki kardeştir. Din krallığın temelidir ve krallık dini himaye eder. Temeli olmayan yıkılma￾ya, koruması olmayan da yok olmaya mahkı1mdur.20 Ardeşir'in ilk resmi eylemi Tizpon' da kutsal bir ateş yak￾makh, bu onun şah (ondan sonra gelenler şehinşah unvanını kullandılar) ve imparatorluğun resmi dininin Zerdüştçülük olduğunu ilan ediyordu (Gö"rsel 13.9). Her din gibi Zerdüşt￾çülük de zaman içinde gelişti. Ahameniş döneminde iki tanrı￾lı bir inançh ama sonra daha kah kurallara sahip oldu. Sasani İmparatorluğu döneminde ise "devlet dini"ne dönüşerek sa￾ray hiyerarşisinde kralla eşdeğer tutuldu.21 Zerdüştçülük adalet, ışık ve hakikat tanrısı Ahura-Maz￾da'ya inananlar tarafından geliştirildi. Geç antikçağdan önce iktidar sahiplerinin vatandaşları ve fethedilen insanları bir dine bağlarunaya zorlaması ya da bunu emperyalizmin bir aracı olarak kullanması çok ender görülür. Buna karşın heno￾teizm ve monoteizm yönetimin garantide olması adına uyum ister. Bir Ermeni yazar Zerdüştçü rahiplerin (Mecusilerin) Şahların Şahı II. Yezdigerd' e (saltanah 439-457) şöyle hitap ettiklerini aktarıyor: Kahraman kral, tanrılar sana imparatorluğunu ve başarılarını bağışladılar. Onların insanlar tarafından onurlandırılmaya ih￾tiyaçları yok ama eğer imparatorluğunun içindeki tüm ulus ve ırklara tek bir dini kabul ettirirsen tüm Yunan toprakları senin egemenliğini tanıyacakhr.22 Zerdüştçü Persler, Romalılar kadar zalimce davranmadı￾lar ama gene de Hıristiyanları, Yahudileri ve Maniheistleri mağdur ettiler. Bazıları Zerdüştçülüğün "kesin" kurallarına uyulmasında ısrarcı oldu, hatta Ermeniler gibi esir alınanlar￾dan bile bunu beklediler. Kesin kurallı bir din en az Kons￾tantin Roma'sında ve Bizans'taki kadar Sasani Perslerde de evrensel bir imparatorluğun temelini oluşturmaktaydı. Zerdüştçülük aynı zamanda kozmik ve kutsal düzenin yansıması ("cennetteki düzenin dünyaya yansıması") olarak görülen sağlam bir sosyal yapının oluşturulmasına da yardım etti. Şehinşah hiyerarşik olarak kesinlikle birbirinden ayrılmış dört sosyal grubun başındaydı: rahipler (Mecusiler), ordu, yetiştiriciler ve zanaatkarlar. Adalet, geç antikçağda Roma￾lı piskoposlar gibi önde gelen yerel sosyal ve politik kişiler olan Zerdüşt rahiplerin uygulamaya koyduğu dinsel yasalar￾la sağlanıyordu. Devletin resmi din örgütünün başında saray yetkililerinden biri olan Baş Mecusi bulunuyordu. Sasani yönetimi alhnda Partların ordu üzerindeki daha ye￾rel ve feodal denetimi hemen sona ermedi ama alhncı yüzyıla gelindiğinde Sasani ordusu yekpare bir savaş gücü haline dö￾nüştü. Buna yol açan, beşinci yüzyıl sonundaki Hun saldırısı oldu. Şehinşah Peroz döneminde (saltanah 457-484) Sasaniler bir süre için Hunlara vasallık edip haraç ödemek durumun￾da kaldılar. Sasaniler geçici olarak yaşadıkları bu durumdan kurtulunca daha fazla yayılmaya ve merkezileşmeye başla￾dılar. 540 yılında Bizans'ın üstüne yürüdüler, Ermenistan'ı ele geçirdiler ve İznik'i yağmaladılar. Güneyde ise sınırlarını Güney Arabistan' daki Yemen' e kadar genişlettiler. Ordunun başkomutanı savaşta askerleri bizzat yöneten şe￾hinşah idi. Ammianus Marcellinus'un yazdığına göre: Sabahın ilk ışıklarında gözle görülebilen her yerde silahlar pı￾rıldıyordu; zırhlı atlılar tepelere ve ovaya yayılmışlardı. Şah ah￾run sırtında, ordunun, en önündeydi. Başında taç yerine değerli taşlarla süslü alhndan bir koç boynuzu vardı, kendisine çeşitli ulusların en yüksek makamında bulunanlarca saygı gösteril￾mekteydi.23 Şah uygulanacak taktikleri belirliyor ama bizzat savaşa kahlmıyordu. Romalılarla ve Hunlarla yapılan savaşlar Ro￾ma-Pers sınırının her ikisi tarafındaki ordularda reform yapıl￾masını gerektirmişti. Örneğin hem Roma hem de Sasani or￾dusunda tepeden hrnağa silahlı, zırhlı atlılar yer almaya baş￾ladı. Kendisi de asker kökenli olan Romalı tarihçi Ammianus Marcelinus Sasanilerin zırhlı süvarilerine hayran kalmışh: Persler karşımıza olağanüstü sık saflarda yer alan zırhlı atlılar￾la çıkhlar, saflar o kadar sıkışıkh ki zırhlar bakanların gözlerini kamaştırıyordu. Atların tümü de korumak amacıyla deriyle kap￾lanmışh. Atlıların gerisinde örme saz ve ham deri kaplı dikdört￾gen, kavisli kalkanları ile kendilerini koruyan piyadeler yine sık saflar halinde ilerliyordu.24 Ammianus burada cataplıracti'den, Sasani soylularından oluşan ağır zırhlı süvarilerden söz ediyor. Ordu ayrıca gerek￾tiğinde kral tarafından silah alhna alınan köylülerden ve atlı okçulardan oluşmaktaydı. Sasani ekonomisi güçlü bir merkezi denetim alhndaydı ve aynı zamanda istikrarlıydı. Roma'nın gümüş sikkesi üçüncü yüzyılda her yıl değer kaybederken Sasanilerin gümüş sik￾kesi saflığını yüzyıllarca korudu. Hunlara yenik düştükten sonra Sasaniler 1. Hüsrev döneminde (saltanatı 531-579) ver￾gi yapısını güçlendirdiler. Bir dizi tarım reformu daha faz￾la vergi alınabilecek üretimi sağladı. Bizans'ta olduğu gibi, imparatorluğun en önemli gelir kaynağı tarım arazilerinden alınan vergilerdi. Sasanilerin uluslararası ticaret şebekesi özellikle 1. Hüsrev'in reformlarından sonra son derece hare￾ketliydi. Hindistan, Çin, Bizans ve Araplar bu şebekeye da￾hildiler.
Sayfa 402Kitabı okudu
·
102 görüntüleme
Welat Boran okurunun profil resmi
Di serdema kevnar da çima herkes (bi taybetî yewnan û rom) ji hemû gelên rojhilata nêzik re gotine Pers nizanim. Lê pir eşkere ye ku Erdeşîr Kurd e û "mecûsî" jî Mag in.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.