Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Herkese merhaba . Bugün size okurken içimi acıtan, canımı yakan bir kitabın yorumuyla geldim . İnsanı var eden şey nedir? Yaşamdan keyif almasını sağlayan, düşüncelerini değiştiren,hislerini ve duygularını yaşayabilmesini sağlayan nedir? Aşk kavuşmaktan mı yoksa yarım kalmaktan mı ibarettir? Aşk hayatın neresindedir? Geçmişi silinen bir insan,sevdikleriyle olan geçmişi silinen bir insan geleceğini nasıl görebilir? Geçmiş geleceği belirler mi ya da gelecek adına önem teşkil eder mi? Ve geçmiş,yaşanılan ve unutulamayacak her şey için doğru bir isim mi? İhanete uğrasanız ve çok aşık olsanız affeder miydiniz? Aşkınız için birinin elindeki kuklaya dönüşseniz hayat sizin için nasıl olurdu? Aşık birinin ihanet etmesi, güneşin kendi ışığına ihanet etmesi gibidir; karanlık bir gölgenin ardında sakladığı sırrını ortaya çıkarır. Kendinden vazgeçecek kadar, sırtına sevdiği kadının dövmesini yaptırıp her zaman yaslandığında arkasında,ensesinde,saçlarının ucunda,kulaklarının arkasında sevdiği kadını hissetmek isteyen,sevdiği kadının sesini her daim duymak isteyen iliklerine kadar aşık bir adam... Rüzgâr... Başta karşılık vermeyen ama karşılık verdiğinde Kendini kaybeden, yanlışa düştüğü halde aşkından vazgeçmeyen bir kadın... Rüya... "Bazı başlangıçlar yok oluştur ve bunun sonlardan bir farkı yoktur. Bilmiyorum,emin değilim,bu başlangıç bir yok oluş mu?" "Mavi ışıklar yandı,koyu kahverengi koltuklar aydınlandı ve kara perde yavaşça aralandı." Evlenmelerine bir hafta kalmış mutlu ve aşık bir çiftti onlar. Her şeyin kusursuz gitmesini beklemek ütopik olurdu hayat için. Aşklarına gölge düşmese olmazdı ve bu gölge Rüzgâr'ın üvey kardeşi Gökhan olmasa hiç olmazdı. "Bazı başlangıçlar yok oluştur. Peki bu yok oluş,yeni bir başlangıçsa?" Keyifli geçen bir gece nasıl ve neden zehir edilirdi? Aşık bir kadın zorla ihanete kurban gider miydi? O gece Rüzgâr yaşayacaklarının, Rüya ise çaresizliğinin altında kalmıştı... İstemeden, bilmeden,zorla... "Bir kez daha kaybetmişti Rüzgâr ; bu kez ölüme değil,ihanete kaybetmişti." Geçmişinden kaçarken geleceğine umutla bakmasını sağlıyordu aşkı. Hayatta kalması, nefes alması için bir nedeni vardı Rüzgâr'ın. Bunu korkunçça elinden almışlardı. "Gece mateme döndü, gece zifiri karanlığa boyandı,gece ihanetin altında hapsoldu." Söylenemeyen gerçekler, ihanetin altında ezilmiş birbirine aşkla çarpan iki kalbin oluşturduğu ritmik melodi... İhanet, hırs,güvensizlik ama en çok, en çok AŞK... "Saniyeler süren kırgın ve hatalı bakışmalar... Saniyelerin saatler gibi geldiği bakışmalar..." Bizler hayatta sevdiklerimiz tarafından ihanete uğradığımızda o kişileri tek seferde sildiğimizi düşünürüz fakat gerçek acıtır. Vakti geldiğinde o insanı,anılarımızı hatırlar ve özleriz,hatıraları silemeyiz. Tıpkı Rüzgâr gibi... "Zaman yorgundu. Yağmur hızlıydı. Bedenler ıslandı,ruhlarsa sırılsıklam." Öyle bir kitap okudum ki, içim acıdı, canım yandı, nefesim kesildi... Hayatta gerçekten hep sevdiklerimizle sınanıyoruz. Yeri geliyor ihanete uğruyor yeri geliyor kaybediyoruz... Bir kitap ve konu nasıl hem bu kadar hayatından içinden hem bu kadar özgün olabilir diye çok sordum kendime. Cevabı çok basit : Yazarın kalemi... Kitap akıcı ve sade bir dille yazılmış. Ne zaman başladım, nasıl bitti anlamadım . Ama kitabın kilit noktası şüphesiz betimlemeleriydi. O kadar güzel ve duygu yüklü cümleler kurmuş ki yazar, acaba ne yaşadı da kalemine bu duygular yansıdı diye merak etmedim değil . "Sanki ne kadar kaçsa da ona yakalanıyor gibiydi. Ama olmazdı. Bu kez çok zordu. Bu kez yeniden dönmek,yeniden sevmek onun için bir imkânszıdan ibaretti." İnsanın en sevdiğiyle sınanması üstelik bunun ihanetle harmanlanması ve sevmekle nefret etmek arasında gidip gelmesini yazar çok güzel yansıtmış. Okurken hiç aşık olmamama rağmen Rüzgâr'ın yaşadığı ikilemi bende yaşadım, acısını bende hissettim. Rüya çok yanlış yaptı, sonlara doğru bazı şeyleri fark etti ama yine de yeterli değildi. Gökhan'ın nefretinin nedenini çok merak ediyor ve üvey kuzen Gamze'ye ayrı bir sinir oluyorum. Umarım düşündüğüm şekilde olmaz Gamze ve umarım Abla olarak kalırsın. Ve Evlilik teklifi sahnesinde gerçekten mahvoldum .  Kitabın bölüm bölüm yazılmış olması, girişlerdeki harika cümleler, her girişte Rüzgâr'ın geçmişinden kestiler çok güzel ve ince düşünülmüş detaylardı. Özellikle kitabı okumadan önce lütfen Önsöz kısmını okuyun. Yazar o kadar duygu yüklü yazmış ki çok beğendim ve yüzümde oluşan tebessümle okudum. Kitabımız serimizin ilk kitabı yani bir veda durumu yok ortada . Kafamda çok fazla soru işareti var,bu yüzden ikinci kitabımızın hemen çıkmasını talep ediyorum 🩵. Ben kitabı çok beğendim, duygu yüklü bir kitap arıyor ve okumayı seviyorsanız Kesinlikle Tavsiyemdir . "Sonları sevmiyorum. Vedalardan hoşlanmıyorum. Ancak İnsanın asıl savaşı hatıraların bittiği yerde vedalardan ibaret olabiliyor. Şimdi bir vedanın başındayız belki. Sonlardan gözlüyorum burayı. Aslında çok yakınım başlangıca,belki de eşiğindeyim." Sevgiyle...
Rüya
RüyaUlaş Kırbaş · Mahlas Kitabevi · 202354 okunma
·
114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.