Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

221 syf.
·
Puan vermedi
Bir evden ne çıkar ki? İşte bir evden ne çıktığının en büyük cevabı Dârü'l-Erkam'dır. Allah Resûlü'nün muallimliğin de kurulan bu medrese 23 yıllık risâlet davasını omuzlamış, çekirdek kadronun oluşmasına zemin olmuş, tabir-i caizse burada yetişen bu tohum nesil, koca İslâm ümmetinin kökü ve temeli olmuştur. Bir muallim olarak gönderilen Allah Resûlu (sas) genel olarak tüm eğitim ve öğretim işinde, özel olarak da gerek Darü'l-Erkam'da gerek Suffa Mektebi'nde iki Esma-i ilahiye'nin gölgesinde hareket etmeye çalışmıştır. Bu iki Esma çok önemlidir ve bir muallimin hayatında gerektiği kadar yer almalıdır. Bu isimlerden bir el-Alim, diğeri ise er-Rab'tı. Eğitim terbiye öğretim lise talimdir. el-Alim, talimi; er-Rab ise terbiyeyi şekillendiriyordu. Efendimiz (sas), Dârü'l-Erkam'daki talebelerini vahyin rehberliğinde yetiştiriyor, semadan gelen mesajlar çerçevesinde nasıl bir eğitim süreci izleyeceğini belirliyordu. Dârü'l Erkam'daki ev eğitim bir şahsiyet eğitimiydi. Eğitimin ilk basamağı marifet basamağıydı yaratan yaşatan ve hayatın her alanına hakim olan zat zülcelal ile tanışmak sonra Onu(cc) hakkıyla tanımak ve kavramaktır. Eğitim ve öğretim için kullanılan vakit genelde sabahın erken saatleri ile başlayıp akşam karanlığı ile biten bereketli bir zaman dilimini içermektedir. Onlar, vahyin ışığında kavramlara yeniden anlamlar yüklemiş, bu doğru anlamlarla hayatı ve sonrasını anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmışlardır. Ölçü birimleri doğru olduğu için de doğru ölçmüş, doğru tarımış ve her zaman Allah'ın gör dediğini görebilmişlerdir. O (sav) çok iyi biliyordu ki sadece akla hitap et mek, talebeleri soğuk felsefi tartışmalar içerisine düşüreceği gibi sadece ruhlara hitap etmek, onları hayattan koparıp mistik bir hava içerisine dahil edebilirdi. İrade kelimesine sözlüklerimiz şu anlamı verirler: "Bir şeyi yapmak veya yapmamak konusunda karar verebilme ve bu kararı yürütebilme kudreti." Böyle bir kudretten mahrum olmak, insanın gündelik hayatında dahi çok basit işleri başaramamasına yol açabilmektedir. Hal böyle olunca elbette insanın yaratılış gayesi olan kulluğunu yerine getirebilmesi için güçlü bir iradeye sahip olması şarttır. Kulluk vazifesi için şart olan bu iradeye, bir de risâlet davasını ötelere taşımak gibi bir misyonu olan Efendimiz ve sahâbe neslinin sorumlulukları eklenince, sağlam bir iradeye olan ihtiyacın boyutunu daha iyi anlarız. Geceleri kalkın, herkes uykudayken sizler uyanık olun! Çünkü sizler, çok ağır bir yükümlülük ile karşı karşıyasınız. Risalet davası öyle ucuz bir dava değildir. İslam uleması Aziz dinimizi dört katlı bir binaya benzetmiştir. 1-akide 2-ahlak 3- ibadet 4- muamelat böyle bir tasnif ve sıralama gerçekten çok isabetli ve yerindedir. Bugün İslam dünyasının en büyük problemlerinden biri de Kur'an'ın işaretlerini dikkate almamak inşa etmemiz gereken din binasında sonlarda olanı öne, önde olan ise arkalara bırakmaktır. Gerçekten Müslümanlar olarak bizler bugün öncelikli meselelerimizi vahyin ışığında yeniden tespit etmek ve düzenlemek zorundayız. Ahlaklı bir ibadeti yaşamak zorundayız. Allah tasavvurunun doğru bir şekilde yeniden inşa edilmesini sağlanmak istenilmiştir. Vahyin içerisinde anılan kıssa ve şahsiyetler, kesinlikle sırf tarihi bir bilgi olsun diye aktarılmaz. Çünkü vahiy, bir tarih kitabı değildir. Böyle olmasına rağmen Kur'ân'ın neredeyse üçte ikilik kısmını kaplayan tarihi anlatımlar her zaman mu- hatabın şahsiyetini inşa etmeyi hedefler Bu inşa sürecinin iki ayagı vardır Örnek ve ibret nazarı ile okumak.Bir evden ne çıkar ki? İşte bir evden ne çıktığının en büyük cevabı Dârü'l-Erkam'dır. Allah Resûlü'nün muallimliğin de kurulan bu medrese 23 yıllık risâlet davasını omuzlamış, çekirdek kadronun oluşmasına zemin olmuş, tabir-i caizse burada yetişen bu tohum nesil, koca İslâm ümmetinin kökü ve temeli olmuştur. Bir muallim olarak gönderilen Allah Resûlu (sas) genel olarak tüm eğitim ve öğretim işinde, özel olarak da gerek Darü'l-Erkam'da gerek Suffa Mektebi'nde iki Esma-i ilahiye'nin gölgesinde hareket etmeye çalışmıştır. Bu iki Esma çok önemlidir ve bir muallimin hayatında gerektiği kadar yer almalıdır. Bu isimlerden bir el-Alim, diğeri ise er-Rab'tı. Eğitim terbiye öğretim lise talimdir. el-Alim, talimi; er-Rab ise terbiyeyi şekillendiriyordu. Efendimiz (sas), Dârü'l-Erkam'daki talebelerini vahyin rehberliğinde yetiştiriyor, semadan gelen mesajlar çerçevesinde nasıl bir eğitim süreci izleyeceğini belirliyordu. Dârü'l Erkam'daki ev eğitim bir şahsiyet eğitimiydi. eğitimin ilk basamağı marifet basamağıydı yaratan yaşatan ve hayatın her alanına hakim olan zat zülcelal ile tanışmak sonra Onu(cc) hakkıyla tanımak ve kavramaktır. Eğitim ve öğretim için kullanılan vakit genelde sabahın erken saatleri ile başlayıp akşam karanlığı ile biten bereketli bir zaman dilimini içermektedir. Onlar, vahyin işığında kavramlara yeniden anlamlar yüklemiş, bu doğru anlamlarla hayatı ve sonrasını anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmışlardır. Ölçü birimleri doğru olduğu için de doğru ölçmüş, doğru tarımış ve her zaman Allah'ın gör dediğini görebilmişlerdir. O (sav) çok iyi biliyordu ki sadece akla hitap et mek, talebeleri soğuk felsefi tartışmalar içerisine düşüreceği gibi sadece ruhlara hitap etmek, onları hayattan koparıp mistik bir hava içerisine dahil edebilirdi. İrade kelimesine sözlüklerimiz şu anlamı verirler: "Bir şeyi yapmak veya yapmamak konusunda karar verebilme ve bu kararı yürütebilme kudreti." Böyle bir kudretten mahrum olmak, insanın gündelik hayatında dahi çok basit işleri başaramamasına yol açabilmektedir. Hal böyle olunca elbette insanın yaratılış gayesi olan kulluğunu yerine getirebilmesi için güçlü bir iradeye sahip olması şarttır. Kulluk vazifesi için şart olan bu iradeye, bir de risâlet davasını ötelere taşımak gibi bir misyonu olan Efendimiz ve sahâbe neslinin sorumlulukları eklenince, sağlam bir iradeye olan ihtiyacın boyutunu daha iyi anlarız. Geceleri kalkın, herkes uykudayken sizler uyanık olun! Çünkü sizler, çok ağır bir yükümlülük ile karşı karşıyasınız. Risalet davası öyle ucuz bir dava değildir. İslam uleması Aziz dinimizi dört katlı bir binaya benzetmiştir. 1-akide 2-ahlak 3- ibadet 4- muamelat böyle bir tasnif ve sıralama gerçekten çok isabetli ve yerindedir. Bugün İslam dünyasının en büyük problemlerinden biri de Kur'an'ın işaretlerini dikkate almamak inşa etmemiz gereken din binasında sonlarda olanı öne, önde olan ise arkalara bırakmaktır. Gerçekten Müslümanlar olarak bizler bugün öncelikli meselelerimizi vahyin ışığında yeniden tespit etmek ve düzenlemek zorundayız. Ahlaklı bir ibadeti yaşamak zorundayız. Allah tasavvurunun doğru bir şekilde yeniden inşa edilmesini sağlanmak istenilmiştir. Vahyin içerisinde anılan kıssa ve şahsiyetler, kesinlikle sırf tarihi bir bilgi olsun diye aktarılmaz. Çünkü vahiy, bir tarih kitabı değildir. Böyle olmasına rağmen Kur'ân'ın neredeyse üçte ikilik kısmını kaplayan tarihi anlatımlar her zaman mu- hatabın şahsiyetini inşa etmeyi hedefler Bu inşa sürecinin iki ayagı vardır Örnek ve ibret nazarı ile okumak.Bir evden ne çıkar ki? İşte bir evden ne çıktığının en büyük cevabı Dârü'l-Erkam'dır. Allah Resûlü'nün muallimliğin de kurulan bu medrese 23 yıllık risâlet davasını omuzlamış, çekirdek kadronun oluşmasına zemin olmuş, tabir-i caizse burada yetişen bu tohum nesil, koca İslâm ümmetinin kökü ve temeli olmuştur. Bir muallim olarak gönderilen Allah Resûlu (sas) genel olarak tüm eğitim ve öğretim işinde, özel olarak da gerek Darü'l-Erkam'da gerek Suffa Mektebi'nde iki Esma-i ilahiye'nin gölgesinde hareket etmeye çalışmıştır. Bu iki Esma çok önemlidir ve bir muallimin hayatında gerektiği kadar yer almalıdır. Bu isimlerden bir el-Alim, diğeri ise er-Rab'tı. Eğitim terbiye öğretim lise talimdir. el-Alim, talimi; er-Rab ise terbiyeyi şekillendiriyordu. Efendimiz (sas), Dârü'l-Erkam'daki talebelerini vahyin rehberliğinde yetiştiriyor, semadan gelen mesajlar çerçevesinde nasıl bir eğitim süreci izleyeceğini belirliyordu. Dârü'l Erkam'daki ev eğitim bir şahsiyet eğitimiydi. eğitimin ilk basamağı marifet basamağıydı yaratan yaşatan ve hayatın her alanına hakim olan zat zülcelal ile tanışmak sonra Onu(cc) hakkıyla tanımak ve kavramaktır. Eğitim ve öğretim için kullanılan vakit genelde sabahın erken saatleri ile başlayıp akşam karanlığı ile biten bereketli bir zaman dilimini içermektedir. Onlar, vahyin işığında kavramlara yeniden anlamlar yüklemiş, bu doğru anlamlarla hayatı ve sonrasını anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmışlardır. Ölçü birimleri doğru olduğu için de doğru ölçmüş, doğru tarımış ve her zaman Allah'ın gör dediğini görebilmişlerdir. O (sav) çok iyi biliyordu ki sadece akla hitap et mek, talebeleri soğuk felsefi tartışmalar içerisine düşüreceği gibi sadece ruhlara hitap etmek, onları hayattan koparıp mistik bir hava içerisine dahil edebilirdi. İrade kelimesine sözlüklerimiz şu anlamı verirler: "Bir şeyi yapmak veya yapmamak konusunda karar verebilme ve bu kararı yürütebilme kudreti." Böyle bir kudretten mahrum olmak, insanın gündelik hayatında dahi çok basit işleri başaramamasına yol açabilmektedir. Hal böyle olunca elbette insanın yaratılış gayesi olan kulluğunu yerine getirebilmesi için güçlü bir iradeye sahip olması şarttır. Kulluk vazifesi için şart olan bu iradeye, bir de risâlet davasını ötelere taşımak gibi bir misyonu olan Efendimiz ve sahâbe neslinin sorumlulukları eklenince, sağlam bir iradeye olan ihtiyacın boyutunu daha iyi anlarız. Geceleri kalkın, herkes uykudayken sizler uyanık olun! Çünkü sizler, çok ağır bir yükümlülük ile karşı karşıyasınız. Risalet davası öyle ucuz bir dava değildir. İslam uleması Aziz dinimizi dört katlı bir binaya benzetmiştir. 1-akide 2-ahlak 3- ibadet 4- muamelat böyle bir tasnif ve sıralama gerçekten çok isabetli ve yerindedir. Bugün İslam dünyasının en büyük problemlerinden biri de Kur'an'ın işaretlerini dikkate almamak inşa etmemiz gereken din binasında sonlarda olanı öne, önde olan ise arkalara bırakmaktır. Gerçekten Müslümanlar olarak bizler bugün öncelikli meselelerimizi vahyin ışığında yeniden tespit etmek ve düzenlemek zorundayız. Ahlaklı bir ibadeti yaşamak zorundayız. Allah tasavvurunun doğru bir şekilde yeniden inşa edilmesini sağlanmak istenilmiştir. Vahyin içerisinde anılan kıssa ve şahsiyetler, kesinlikle sırf tarihi bir bilgi olsun diye aktarılmaz. Çünkü vahiy, bir tarih kitabı değildir. Böyle olmasına rağmen Kur'ân'ın neredeyse üçte ikilik kısmını kaplayan tarihi anlatımlar her zaman muhatabın şahsiyetini inşa etmeyi hedefler Bu inşa sürecinin iki ayağı vardır Örnek ve ibret nazarı ile okumak. Dârü'l-Erkam'ın Talebelerini Başarıya Ulaştıran 12 Temel Anahtar Güzel örneklik Güven Sevgi Samimiyet İlim Sürekilik Sabır Tedricilik Bütünlük Tevekkül Emel Beklentisizlik •Kitabı tavisye ederim bu yazdıklarım özet mahiyetindedir herbirinin Efendimizin sahabenin hayatında örnekleriyle açıklanmış.Rabbim faydalı eylesin...
Nebevi Eğitim Modeli Darü'l Erkam
Nebevi Eğitim Modeli Darü'l ErkamMuhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 20201,749 okunma
·
323 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.