Gönderi

Biz senin gözündeki perdeyi kaldırdık. Artık bugün gözün pek keskindir.
Eğer sen, "Akıllıların düşüncelerinde yanıldıklarını görüyoruz" dersen, bilmelisin ki, onlarda birtakım hayaller, vehimler ve inançlar bulunmaktadır ve onlar, bunların yargılarını aklın yargıları zannederler. Oysa bu yanılgı onlara (yani hayal, vehim ve inançlara] aittir. Bunları Mi'yâru'l-ilm ve Mihakkü'n-nazar adlı kitaplarda bütün yönleriyle açıkladık. İmdi, eğer vehim ve hayalin perdesinden sıyrılacak olursa aklın yanılması düşünülemez. Aksine o, var olan her şeyi olduğu gibi görür. Ancak [aklın bu perdelerden tam olarak] soyutlanması zordur; onun bu gibi engellerden tam anlamıyla soyutlanması ancak ölümden sonra gerçekleşir. İşte o zaman perde açılır, sırlar açığa çıkar, herkes önceden iyi ve kötü adına ne yaptıysa hepsini önünde hazır bulur. Orada büyük küçük ayrımı yapmadan her şeyi sayıp kaydeden bir kitabı görür. Ona denir ki: "Biz senin gözündeki perdeyi kaldırdık. Artık bugün gözün pek keskindir" (Kâf 50/22). Perdeden maksat hayal, vehim ve ikisi dışındakilerden kaynaklanan perdedir. O sırada kuruntularına, bozuk inançlarına ve bâtıl hayallerine aldanan kimse "Ey Rabbimiz, bizlere gösterdin ve biz duyduk. Bizi [dünyaya] geri döndür de iyi amel işleyelim. [Áhiretin hakolduğuna) biz kesin olarak inandık" (es-Secde 32/12) der. Böylece gözün "nur" ismini almaya, bilinen nurdan daha layık olduğunu anlamış oldun. Ayrıca aklın da "nur" adını almaya gözden daha layık olduğunu bilmiş oldun.
·
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.