Kuşkusuz doğanın sadece algılanabilir görüntüleriyle ilgilenen bi limsel akıl Güneş ve Ay'ın Zodyak'ın hangi bölümünde tutulduğu nun önemli olduğunu düşünemez. Ancak, Profesör Huxley gibi, bir ölçüde "bilimsel hayalgücü" hüneriyle donatılmış akıl için bu konum oldukça farklı anlamlar içerir. Görme özürlüsü bir insan için öğleyin Güneş'in tutulması veya bir gösterinin başlamak üze re olduğunu belirtmek için ışıkların yakılıp söndürülmesi fazla bir şey ifade etmez. Zihinsel açıdan bu iki ışık arasındaki farkı idrak edebilmesi tamamen eğitimine ve yetiştirilişine bağlıdır. Ancak, her ikisi de özünde aynı fenomen modelinde yer alan, Venüs'ün Güneş'in diski üzerinden geçmesi ile halkalı Güneş tutulması ara sındaki farkı bilebilen bir bilim adamının bu fenomenlerin sembo lik değerleri arasındaki farkı kavrayıp kavrayamayacağı, hatta bu iki olayın fiziksel sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı çok kuş kuludur. İnsanoğlunun bilimsel keşiflere yönelik birkaç olağanüs tü deha anlarının dışında, bilim adamları göksel fenomenlerin dün yasal sonuçlarını izlemekle uğraşmamışlardır. Bu konuda tek istis-
59
na belki de gelgit olayı ile Güneş-Ay hareketleri arasındaki ilişki dir.
Ancak ben hem, Yeniay ve Dolunay'dan farklı olarak, tutulmaların belirli bir takım sonuçları olduğunu, hem de bu sonuçların tutul manın gökyüzünün hangi bölümde gerçekleştiğine göre değiştik lerini gösterebileceğimizi düşünüyorum. Bunu gösterdikten sonra, Doğanın bütünlüğü kabul edildiğine ve insanın kendisinden daha büyük olan çevresine bağımlılığı saptandığına göre, bilimsel bir sistemle göksel fenomenlerle bağlantılı sonuç olarak görünen dün yasal olayların izlerini sürmek ve bu olayların insanın zihnindeki işaretsel veya sembolik önemlerini kavramak kolaylaşacaktır. Sem bolün geçerliliği büyük ölçüde göksel ve dünyasal fenomen arasın daki (ima edilen) bağlantıya ve sonuçta bunlara yüklediğimiz anla ma bağlıdır. Ancak burada belirli olaylar dizisinin tutulma etkisiy le doğrudan bağlantısını gösterebilmemiz bile yeterlidir. Bu amaç la zihinsel ve psikolojik fenomenlerden ziyade gözle görülen fizik sel olayları göstermemiz gerekir. Ancak insanların çoğunun zihin lerinin ve psikolojilerinin de göksel olaylarla bariz biçimde bağlan tılı olduğunu unutmamalıyız.
Zodyak burçları ayırt etme amacıyla dört üçlüye ve üç dörtlüye bö lünürler. Üçlüler maddenin dört halinden oluşurlar: Ateş, Hava, Su ve Toprak. Bir üçlü grupta bulunan burçlar birbirlerinden 1 2 0 ve ya dört burç uzakta yer alırlar. Dolayısıyla Koç, Aslan ve Yay ateş; Boğa, Başak ve Oğlak toprak ; İkizler, Terazi ve Kova hava; Yen geç, Akrep ve Balık su burçlarıdırlar. Buna burçların "elementsel" doğaları denir.