Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir de şu var ki; ortalık ateistlere reddiye verenlerden de geçilmiyor... Muhafazakar camiada yıldızını parlatmanın yeni yolu olarak keşfedildi sanırım. Tüyü bitmemiş ergenlerden, yolunu güç bela bu tarafa çevirmişlere kadar iki kelimeyi bir araya getirebilen herkes ateist avında... Esasında ben artık ateizm kavramının da yönünü değiştirdiğini düşünüyorum. Tanrı tanımazlıktan ziyade tanrının otoritesini tanımama eksenine evrildi. Çünkü artık geldiğimiz noktada biraz mantıklı düşünebilen herkes kâinatta yaratıcı ve hükmedici bir güç olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor. Belki deizmin yıldızını parlatan da bu durum. Denilebilir ki bunda ne var? Çok güzel değil mi bir ateisti inkarından vazgeçirmek? E güzel tabi de... Sonrası peki? Adamı karşı kıyıya bir şekilde atlattık, menziline sağ salim ulaşması için de birşeyler yapmak gerekmiyor mu? Biliyoruz ki, bir kişinin müslüman olabilmesi için sadece Allah'ın varlığını kabul etmesi yeterli gelmiyor. Allah'ın varlığı ile birlikte aynı zamanda tevhidi de kabul etmesi, onun kendini vasfettiği ve bize bildirdiği şekilde iman etmesi, gönderdiklerine, indirdiklerine emir ve yasaklarının her birine ayrı ayrı teslim olması ve bu doğrultuda bir yaşamı benimsemesi gerekiyor. Ancak bu şartlarda bir değer ifade ediyor o kabul. Yoksa Zatı Zül Celal kitabında ehli kitabı neden zemmetsin, onlar da bir yaratıcının varlığını kabul edip dururken... Bir kez Allah'ın varlığına inansın da gerisi zaten kolay da diyebilirsiniz. Aksine; asıl zor olanın gerisini inşa etmek olduğunu düşünüyorum. Zira bazı reddiyeci arkadaşların ikna argümanlarına baktığınız zaman arkasını doldurmak epey zor gözüküyor. Baştan sağlam bir temel atılmadı mı ilk sarsıntıda yıkılması da çok muhtemel. Heyhat ki; "yuvlema dusi"lerin Müslümanlığın kitabını yazdığı zamanlardayız... Ebubekir hoca Kudüs söyleşisinde şunları söylemişti: Bu olaylar sebebiyle, bilhassa Filistin'deki müslümanların sarsılmaz duruşu nedeniyle İslam'a yönelen ilgi ciddi şekilde artmış durumda. Bu ilgiyi çok iyi yönetmek lazım. Burada bir boşluk var. Eğer bu boşluk sistematik ve planlı bir çalışma ile doldurulmazsa ziyan olur. Sonra İran'ın Afrika'daki şiileştirme çalıştırmalarından bahsetti. Ki hiç bilgim yoktu bu mevzuda. Aynı vehametin içinde bulunduğumuz durumda yaşanması da mümkün gözüküyor. İşte demek istediğim bizde de ateistlikten devşirilenlerde kimi zaman akıbet böyle oluyor. Ha bide hocanın, Cumhurbaşkanı başdanışmanlığı falan mı olur artık bilemiyorum, iç ve dış tebliğ çalışmalarında bilfiil sözü geçer bir konumda olması gerek muhakkak. Tabi öyle bir konum varsa... Ama maalesef biz adam harcamaklarda, kıymet bilmemeklerde de bir numarayız; bu da başka bir gerçek... Özlem Par Sefir
··
310 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.