Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Sokço'da Kış, Elisa Shua Dusapin'in ilk romanı.Bu romanla 2016'da Robert Walser , 2021'de de Amerikan Ulusal Kitap Ödülü'nü çeviri eser dalında kazanmış. Güney Kore - Kuzey Kore sınırına yakın bir tatil beldesi olan Sokço'da annesi ile yaşamakta olan 24 yaşındaki isimsiz kadın anlatıcı, Seul'da üniversite eğitimi görmüş olmasına karşın, bir pansiyonda, aşçı, resepsiyonist, temizlikçi olarak çalışır.Pansiyonun her işini yapmasına rağmen, pansiyon sahibini memnun edemez. Deniz kenarında küçük bir balıkçı köyü olan Sokça, yaz aylarında turistlerle dolar.Hikâyede anlatılan zaman aralığında Sokço'da kış hüküm sürmektedir. Fransa'dan gelen başarılı çizgi roman sanatçısı Kerrand, pansiyona yerleşir.Bir sonraki eseri için arayış içinde olan Kerrand, kendisini çalışmalarına kaptırmış durumdayken, anlatıcının ilgi odağı olur.Adam, dış dünyanın, özlenen yaşamın bir simgesidir, genç kadın için. Kerrand'a yakın çevre gezilerinde eşlik etmeyen başlayan kadın, yerel mitleri, efsaneleri anlatır.Geleneksel Kore yemekleri pişirme teklifi ise hep, reddedilir.Anlatıcının kayıp babası da Fransız'dır.Annesi Sokço'da bir balık tezgahı sahibidir.Ölümcül bir zehire sahip olan Fugu balığını pişirmede de lisans sahibi bir ustadır. Pansiyonun bir diğer misafiri de estetik ameliyat sonrası iyileşme sürecini geçirmek için pansiyona gelen yüzü bandajlı genç bir Japon kadındır. Anlatıcı, Japon kadını izlerken, kendisi ile karşılaştırır.Kendisi yemeye düşkün, kiloludur.Dayatılan güzellik algısı, evlilik baskısı, kariyer beklentisi altında giderek yalnızlaşıp, kırılganlaşmış bir genç kadındır anlatıcı. Üstelik model olmak isteyen, evlenmeleri beklenen bir de sevgilisi vardır. Kitabın arka kapak yazısında; "Marguerite Duras'tan beri böyle bir sesle karşılaşmadım.Muhteşem." cümleleri alıntılanmış,Elle'den. Marguerite Duras çok ama çok sevdiğim bir yazardır.Kesinlikle katılıyorum, bu cümlelere. Marguerite Duras'nın anlatım biçimine gerçekten benziyor, Elisa Shua Dusapin'in anlatımı. Sokço'da Kış'ta, zaman olduğu yerde duruyor, ilerlemiyor gibi.Karşılıklı konuşmalar canlılıktan uzak, cümleler ve sözcükler de durağanlığı vurguluyor âdeta.Her şey bir pusun ardındaymışçasına soluk. Marguerite Duras romanlarını, çağrıştırır, nitelikte. Genç kadının annesi ile olan ilişkisini, Pasifik'e Karşı Bir Bent'teki anne- kız ilişkisine benzettim, ayrıca. Anne-kızın çevreyle bütünleşmiş yaşamının gerçekliği, nesnellikle aktarılırken, içsel yaşamlarının öznelliği de başarılı bir şekilde vurgulanıyor. Sokço'da Kış romanındaki aşkın boyutu da Tarquinia'nın Küçük Atları romanındaki aşk algısını anımsattı. Aşk birliktelik değil, sürüp giden bir aşk arayışı ve beklentisidir.Aşkın olanaksızlığı; çekicidir, ölümcüldür. Tarquinia'nın Küçük Atları'nda; "Dünyada hiçbir aşk, gerçek aşkın yerini tutamaz.Yapılacak şey yok." der Jacques.(syf 158) Bunu hissetirdi bana, genç kadının tutkusu. Moderato Cantabile'in Anne'nın ölümde gerçekleşecek düşsel aşkını da anımsattı. Yaşamın anlamını kavrayamamış, ne aradığını bilmeyen, iç dünyasının karanlığına hapsolmuş genç kadın, içimi acıttı. Okuduğum her Marguerite Duras romanından sonra nedense içimde bir hüzün, bir acı kalır.Tam da böyle bir etki bıraktı, bende Sokço'da Kış. Bu yıl okuduğum, en çok sevdiğim roman sanırım Sokço'da Kış oldu.
Sokço’da Kış
Sokço’da KışElisa Shua Dusapin · Can Yayınları · 2023322 okunma
·
686 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.