Gönderi

Kadim halk dilinin tuhaf, sezgisel adlar verdiği otlar, çiçekler, eğreltiotları ve yosunlarla kaplı çayırlar ve bayırlar, toprakla dolu kaya yarıkları görüyordum. Dağların çocukları ve torunlarıydı onlar ve renk renk, halim selim yaşıyorlardı yerlerinde. Onlara dokunuyor, dikkatle bakıyor, kokularını içime çekiyor, adları­ nı öğreniyordum. Ağaçları görünce daha içten, daha derinden duygulanıyordum. Her ağacın tek başına yaşadığını, kendi özel biçimi, kendine özgü gölgesi olduğunu görüyordum. Münzevi ve mücadeleci yapılarıyla dağların yakın akrabalarıydı onlar, zira her biri, en azından dağların daha yukarılarında yetişenler, hayatta kalmak ve büyümek için rüzgâr, iklim ve kayalara karşı sessiz, çetin bir mücadele veriyordu. Her biri dayanmak, toprağa sıkıca tutunmak zorundaydı, bu yüzden de her birinin kendine has duruşu, özel yaraları vardı. Öyle çamlar gördüm ki, fırtına sadece bir taraflarındaki dalların büyümesine izin vermişti, bazıları da tepelerindeki kayalara kızıl gövdeleriyle yılan gibi sarılmış, ağaç ile kaya birbirine yaslanarak ayakta kalmıştı. Bana savaşçı adamlar gibi bakıyor, yüreğimde korku ve saygı uyandırıyorlardı.
·
263 views
Elif okurunun profil resmi
Yeryüzüne Övgü
Yeryüzüne Övgü
. İle eş zamanlı okunması belki damakta daha da farklı bir tat bırakabilir. İyi okumalar diliyorum.
güneş yongası siz hüma hatun da diyebilirsiniz okurunun profil resmi
Hızlıca alıntılara baktım.Temin etmeye çalışıcam , inşallah.Çok teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.