Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

429 syf.
·
Puan vermedi
Cumba'dan Rumbaya daha doğrusu Rhumba'ya.... Malumunuzdur "Cumba" eski tip müstakil Türk evlerinde zemin katın üzerindeki birinci ya da müteakip katlarda dışa taşan kafesli oda bölmesidir. Rhumba ise 1930'larda Amerika Birleşik Devletleri'nin Doğu Kıyısında ortaya çıkan bir salon balosu müziği ve dans türüdür. Kafiyelerden yararlanarak oluşturulan isim aslında Peyami'nin ömrü boyunca üzerinde durduğu "Doğu-Batı", "Gelenek-Yenilik" çatışmasının izini taşıyor. Geleneksel Türk evinden Amerikan tipi baloya... Cumbadan Rumbaya'yı Peyami, Server Bedi takma ismi ile yayınlatmış fakat Ötüken Neşriyat Peyami Safa'ya yakışır bir eser olduğu konusunda önsözde belirtildiği üzere kendi adıyla neşretmiş. Bence bu yazarın bir nevi vasiyetini yok saymak demektir. Kaldı ki Peyami'nin kendi adıyla neşrettiği romanlardan da farklı olduğu daha ilk sayfalardan belli oluyor. Cumbadan Rumbaya bazen okuru hazin sahnelere itse de genel manada mizah dozu yüksek bir eser. Bu Peyami eserlerinde pek alışkın olmadığımız bir hadise fakat asıl mesele şurada, Cumbadan Rumbaya Server Bedi imzasıyla sunulan eserlerden de farklı bir konumda, onlardan daha üst bir seviyede, romanın teknik özellikleri ve alttan alta işlediği çatışma ortamı bu romanı farklı kılıyor ve bana göre bu özelliğiyle "geçiş romanı" mevkiindedir, yani ne Peyamilik ne Server Bedilik bir eser olduğunu düşünüyorum, Peyami'den düşük Server Bedi'den yüksek bir eser olarak tam bir kesişim kümesi: Cumbadan Rumbaya. Sözde Kızlar ile başlayan doğu-batı krizi Peyami'nin bu eserinde kendisini daha az hissettirse de aynı tema yine de seziliyor. Fatih-Harbiye gibi çok kesin bir ayrımdan söz edemesek bile bu eserde de bir Karagümrük ve Taksim karşılaştırması vardır. Eser karakter bakımından da kalabalık, bu kalabalık kadro ve farklı sınıflara ait insanlar bana Peyami'nin her romanında olduğu gibi bunda da yaşanmışlıklardan fazlaca yararlandığı daha doğrusu karakterlerin gerçek hayattan birer izdüşüm olduğu hissini doğurdu. Romanı bitirdikten sonra 1960 yılında Turgut Demirağ tarafından yönetilerek beyaz perdeye aktarılan filmi de izledim. Filmde Çolpan İlhan yerine Türkan Şoray oynasaymış tam Deli Cemile olurmuş. Vahi Öz ise yerinde bir karakter. Filmde yangına pek değinilmemesi, bazı cümlelere hiç doknulmazken, kitabın ilk yarısının neredeyse bire bir aktarımından sonra diğer yarısının adeta yok sayılarak hızlıca atlanması filmin değerini çok düşürmüş. Hele Balo sahnesinde bir saz sanatçısı bulup "yekde yavrum yekde bastırmalar yükde" gibi bir türkü söylettirilmesi saçma geldi bana. Bu sahne yerine kitabın ikinci yarısına odaklanılsa 60lı yılların Türkleri güzel bir film izleyebilirmiş. Hem kitabı hem filmi inceledim ya da her ikisini de incelemeyip kanaat bildirdim. Matmazel Noraliya, Fatih Harbiye kalitesi beklerseniz aldanırsınız ama Cingöz Recai gibi havai romanlardan da ileri. Ona göre okursanız beklentinizin üstünde ya da altında kalması hadisesini bir nebze törpülemiş olursunuz.
Cumbadan Rumbaya
Cumbadan RumbayaPeyami Safa · Ötüken Yayınları · 2020988 okunma
··
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.