Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

544 syf.
9/10 puan verdi
Yirmili Yaşlarını Cezaevinde Geçirmek
Peşinen şunu söyleyeyim, eğer Ülkücü hareketin 12 Eylül öncesi ve sonrasına ilgi, merak ya da sempati duyuyorsanız, bu kitap çok kıymetli bir esere dönüşecektir. Trabzonlu bir ülkücü olan Hüseyin Koloğlu, henüz on dokuz yaşındayken cezaevine girer ve çıktığında artık otuz yaşındadır. On bir yıl boyunca farklı cezaevlerinde tutulur. Yani yirmili yaşlarının tamamını dört duvar arasında geçirmiştir. Bugünlerdeyse altmışlı yaşlarında. Günlüğünde Montaigne’nin “Hikâyemi saati saatine yazmam gerekiyor. Az sonra değişebilirim. Yalnız halim değil, amacım da değişebilir.” sözünü yazmış ve aslında o da, o günlükleri tam tarihi tarihine yazmış, tam da o yıllardaki haliyle. Bu nedenle o günlükler o yılların Koloğlu’nu anlatıyor, elbette zaman içinde değişmiş birisidir. Ön sözde, “aradan geçen otuz küsür yılın üzerine, “iyi ki bu günlükleri tutmuşum” diyorum. Zaten günlük özünde gayet kişisel bir şey olmakla birlikte, benim gibi sıradan sayılabilecek ancak hikayesi hiç de sıradan olmayan birini bile, özelden genele teşmil ettirebilir. Tarihi oluşturan şeyler de kişisel notlar değil midir zaten?” diye yazmış. Tamamıyla katılıyorum bu görüşüne. Evet, biz Türklerde günlük, hatıra ya da not tutma geleneği çok zayıftır. Zaten yazar da, “Bizde derken hem Türk milletinden söz ediyorum, hem de Türk milletinin prototipi olan ülkücülerden…” diyor. Tarihi süreçte de biz Türkler, kendi hikayemizi başkalarından dinledik genelde. Sol kesimden pek çok insan yaşadıklarını ve inandıklarını sanatın hemen her alanında dile getirebilirken, ülkücülerde bu liste hayli kısadır. Ama Koloğlu bu kitabında, daha doğrusu tuttuğu günlüklerde içinde Muhsin Yazıcıoğlu gibi gerçek kişilerle, Velican Oduncu cinayeti gibi gerçek olaylara da bizzat yerinden yer vermekte. Koloğlu’nun şu dileğine de katılmamak elde değil: “Umarım bu kitapla bir döneme ışık tutmaya katkı sağlamışımdır ve yine umarım bundan otuz-kırk yıl kadar önce hayatları karartılan, gençlikleri ellerinden alınan, işkencelerden cezaevlerine ve hatta darağaçlarına kadar gönderilen, hangi görüşten olurlarsa olsunlar, tüm o kayıp kuşağın sesini biraz daha duyurmuşumdur.” 1988 ile 1991 yılları arasında, üç farklı cezaevinde yattığı yıllarda tuttuğu ki, esasında 1980’de Samsun’da başlayıp, Bursa, Mamak, Bartın, Gaziantep, Trabzon ve Amasya Cezaevleri’nin olduğu uzun bir süreçteki günlükleri sadece ülkücüleri değil, yakın tarihe ilgi duyan herkesi ilgilendiriyor bence.
Bir Ülkücünün Hapishane Günlükleri
Bir Ülkücünün Hapishane GünlükleriHüseyin Koloğlu · Gufo Yayınları · 20231 okunma
··
410 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.