Xhosa halkının bu durum karşısındaki tepkisi, durumun kendisi kadar çaresizdi. 1850'lerin ortasında Hristiyan öğretisinden kısmen etkilenmiş olduğu görülen Nongqawuse adlı genç bir kıza "vahiy" indi. Sifu-
ba-Sibanza ve Napakade adında iki ilah, Xhosa halkı için vahye dayanan
bir değişim getirecekti. Buna göre, Xhosa halkı sürülerini öldürürse,
tüm tahıllarını tahrip ederse ve kaplarını kırarsa, onlar için yeni bir çağ
doğacaktı. Bu iki ilah, Xhosa halkının sürülerini yeniden toplayacaktı.
kapları tahılla dolup tașarak geri dönecekti, ataları geri gelecekti ve
beyazlar da denize sürülecekti. Xhosa halkının bunu denemeye istekli
olması bile, durumlarının ne kadar vahim olduğunu açıkça göstermektedir.
1857 yılında sürülerini öldürmeye ve tahl stoklarını tahrip etmeye
başladılar. Ancak ataları geri gelmedi, sürüleri mucizevi bir şekilde geri
dönmedi ve beyazlar inatçı bir şekilde yerlerinde durmaya devam etti.
Aynı tarihlerde bir akciger hastalığı salgını bölgeye yayıldı, katliamdan geriye kalan büyükbaş hayvanları öldürdü. Ardından korkunç bir kıtlık geldi. Binlerce insan öldü, binlercesi de göçmen ișçi olarak Cape Sömürgesinde iş aramak zorunda kaldı. Xhosa Hayvan Katliamı, Ingilizler
için mükemmel bir fırsata dönüştü. Bir yandan Xhosa halkının kalan tüm gücünü silip süpürdü, diğer yandan da Cape'de çok ihtiyaç duyulan işgücünü sağlamış oldu.