Gönderi

Kıyafet Devrimi yapıldı ama kimse ne giyileceğini bilmiyor. O zamanın bırak köylerini, kasabalarına, vilayetlere gidiyorsun durum rezalet. Altı kaval üstü şişhane giyiniyorlar. Şapka giyeceğim diye bilmeden kadın şapkası giyen erkekler var! Çok güzel kıyafetler giyerek Türkiye’yi dolaşıyor Atatürk. Değişik kıyafetlerle halkın içine giriyor ve bu değişik kıyafetler gittiği yere, bulunduğu mekana göre değişiyor. Halk öğrensin istiyor: Nerede, ne zaman, hangi halde, ne giyilir! Mesela 1927 senesinde ordudan ayrılıyor, emekli oluyor mareşal rütbesiyle. Bir daha asla askeri üniforma giymiyor. “O, ordudakilerin hakkıdır” diyor. Ama titri başkomutan, cumhurbaşkanı. Manevralara gidiyor, orası için en uygun kıyafetleri giymiş oluyor. Manevrada ata binecek, çizmelerini giyiyor, süvari pantolonunu giyiyor ama sivil, nefis bir ceket. Papyon takıyor, rüzgarda kravat uçuşmasın diye. Her kıyafeti yerine göre. Akşam giydiği kıyafetler başka, bir resmi geçide giderken giydiği kıyafetler başka, bir kulübe giderken giydiği kıyafetler başka, dostlarıyla oturduğu zaman giydiği kıyafetler başka, kitap okurken giydiği kıyafet başka. Fakat bunların hepsinin bir maksadı var. Mankenlik yapıyor, bak nasıl giyinilir diye.
··
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.