Gönderi

Türklüğün Kayboluşu!
Nisan 1939'dan itibaren kazanımların yok edilmeye ve eğitim içinde eğitimsizlik başlamıştır. Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Piri Türkistan Ahmet Yesevi Arap ve Acem kültürüne karşı Türk Ocakları kurmak üzere Anadolu'ya Erenler yolladığını ve bunlara; "Türklerin içerisini geziniz nerede Araplık ve Farslık kuvvetli ise orada Ocak açarak biriniz otursun. Arap'ın kültürünü, Fars'ın edebiyatını Türklerin dilinden çıkarmak, bu iki korkunç vaziyetten kurtarmak üzere can, baş vererek mücadeleye devam etmeye vazife biliniz." der. İkinci Mahmud, 17 Haziran 1826 tarihinde Yeniçeri Ocağı ile birlikte Bektaşi tekkelerini de kapattırmış, tekkelerin mallarına el koydurmuş, tarikat mensubu müfrit şeyh ve dervişleri, merkez dışına sürgüne gönderimiştir. Bu süreçte “kadim” addedilerek yıktırılmayan Bektaşi tekkelerinden elverişli olanlar cami, medrese veya mektebe çevrilmiş ya da Nakşibendi tarikatı mensuplarına dağıtılmıştır. Erdebil Ocağı'nın koruma ilkesi, zaman içerisinde Arabi ve Farsi kültüre teslim olmuştur. "Kızılbaş" olarak adlandırılan Türk Töresi, "Alevi" sözcüğü olarak değiştirilerek, Kızılbaşlık'ın temel ilke olarak "Türk" olma şartı, "Alevi" olduktan sonra aşınmalar yaşayarak, "hümanist bir yapı yüklenmiş ve bozulmalar devamında Arabi ve Farsi bir yapıya sürüklenmiştir. Yavuz ve Şah İsmail çekişmesi devamında yaşanan bu "yozlaşma", Başbuğ ATATÜRK ile öze döndürülmeye çalışılmış, ancak ölümü ile Nakşi-Sunni felsefe tekrar üstünlük kazanmıştır. Akan ŞAHİN 30.05.2023
·
125 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.