Gönderi

488 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İlk bahsetmek istediğim şey bel altı şakaların çok olması, bu durum beni oldukça sıkan bir durumdu. Yazım tarzına kitabın yarısına kadar alışamadım bu yüzden de oldukça yavaş okudum. Yazım tarzından spoiler içeren kısımda bahsedeceğim için burada fazla üzerinde durmayacağım. Konusu bakımından bakarsak ise hoşuma giden bir kurgusu var. Şu an oldukça klişe gibi görünen kurguya sahip olsa da işleniş ve bazı mesajlar bakımından ayrılıyor. Okurken yüzünüzde daima bir gülümseme bulunuyordu ayrıca kendinizi sımsıcak bir arkadaş grubunun içinde hissediyorsunuz. On iki yıllık bir arkadaş grubu. Bir aile sıcaklığı. Yaprak'ın kendi kendine konuşması ya da bunu cansız eşyalarla içten yapması da çok güzeldi. Yanımızda her zaman konuşmak için birileri bulunmaz, bu yüzdendir ki kendimizle konuşmayı öğrenmeliyiz. Duygularımızın farkına varmalıyız. Cesur olmalıyız. Her yerde, her zaman kendimize karşı olsun başkalarına karşı olsun cesur olmalıyız. İçimizdeki güzelliği görmeliyiz fakat kimse bizi değiştirmemeli, değiştirememeli. Neyse çok öğüt verdim fakat bu bahsettiğim şeylerin hepsi bir başkası için ışık olabilir. Parlak, yol gösteren bir ışık. Çok güldüğüm ve okuyunca sizin de gülmenize yardımcı olacak bir diğer şey ise çetenin özellikle de Yaprak'ın her şeyden bir eğlence çıkarıp gülebilmeleri. Yaprak'ın benzetmeleri. Çoğu şey sizi güldürebilme yetisine sahip. Ancak en başta dediğim gibi bel altı şakalar fazlasıyla çok. SPOİLER İÇEREBİLİR !!!!!!!!!!!!!!!!! Yaprak, diğer kızlardan en basit şeylerle bile yolu ayrılan dört erkek arkadaşının gölgesinde büyüyen ve onlarla mutluluğun zirvesini yaşayan on birinci sınıf bir öğrencidir. Duygularını anlamakta zorlanan ve bu yüzden de başkalarından yardım bekleyen birisi. Kendisi oldukça garip davranışlara sahiptir. Mesela yerde yuvarlanmadan duramaz veya her şeyle konuşur, sataşır, fotosentez yapmaya bile başlayabilir bir saniyede. Bazen ne yapıyor bu Amazon kızı, Küçük titan (artık ne derseniz deyin) diye düşündüğüm oluyordu. Asla tuhaf birisi değildi asıl böyle düşüncelere sahip bizdik tuhaf olan. Diğerlerini de kısacık tanımlamak gerekirse Ali, Yaprak'a küçüklüğünden beri aşık olan ama başka birisi çıkıp gelesiye kadar asla cesaretini toplayamayan birisiydi. Onun kalbiyle hissetmedim tabi ki fakat bana göre onun aşk olarak adlandırdığı duygu bir takıntıydı. Barış, Yaprak'a kendi güzelliğini kanıtlamaya çalışan üst sınıftan basketbolcu, zengin birisi. Kendi güzelliğini kanıtlamaya çalışması takdir ettiğim bir davranış lakin onu bir prensese çevirmek istemesi burada bir durması lazım. Kimse herhangi bir kişinin isteklerine göre şekil alamaz. Barış, naif ruhlu birisi lakin kimse onun için topuklu ayakkabı, tüllü bir elbise giymek zorunda değil. Seviyorsa olduğu gibi sevsin aslında olduğu gibi seviyor ama cümlelerle ifade ettiği zaman kendisine göre kalıplandırmaya çalışıyor. Oğuz, Gökhan ve Sinan hepsinin de bu kitap için sonu harika yazılmıştı. Tam olması gerektiği gibi... Sohbetleri garip ama içlerine girince o çocuk kalplerini görünce onları ister istemez seviyorsunuz. Tuna, en çok sevdiğim bir karakterdir. Cümleleri yani daha doğrusu iğnelemeleri hoştu, değişik bir hissiyat katıyordu kitaba. Ve bazı iğnelemeleri çok ama çok doğruydu. Hayat hikayesi de beni derinden sarstı. Üzüldüm, bir çocuk daha ama fazlasıyla olgun olmak zorunda bırakılmış ve annesi bunun doğuştan geldiğini zannediyor. Bade hala çok sinir bozucu bir karakter verdiği kararlar bile onun için olan düşüncemi değiştirmeye yetmez. Yine de belki ikinci kitapta biraz daha iyi bir karakter olur.
4N1K
4N1KBüşra Yılmaz · Epsilon Yayıncılık · 20158.4k okunma
·
1 plus 1
·
166 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.