Gönderi

"Kitleye güvensizlik duygusu, bütün tarihi dünya dinlerinin, deyim yerindeyse kanında vardır." Bağlayıcı gelenekleri, onlara kendilerinin ne denli ani ve beklenmedik bir biçimde büyüdüklerini öğretir. Kendi kitlesel din değiştirme öyküleri onlara mucizevi gelir; gerçekten öyle­dir de. Kiliselerin çekindiği ve zulmettiği sapkın hareketlerde aynı tür­ den bir mucize kendilerine karşı döner, vücutlarında bu şekilde açılan yaralar acı verir ve unutulamaz. Gerek ilk günlerindeki hızlı büyüme­leri gerekse hiç de daha yavaş olmayan gerilemeleri kitleye duydukla­rı kuşkuyu canlı tutar. Buna rağmen istedikleri şey itaatkâr bir sürüdür. İnananları koyun olarak değerlendirmek ve boyun eğdikleri için onları övmek âdetten­dir. Kiliseler kitlenin hızlı büyümeye yönelik temel eğiliminden bütünüyle feragat ederler. İnananlar arasında, makul sınırlar içinde belirli bir yoğunlukta, kesin bir yönü olan, geçici bir eşitlik kurmacasıyla tatmin olurlar; ama bunu asla sert bir biçimde dayatmazlar. Hedeflerini çok uzaklara, yaşadığı sürece hiçbir insanın ulaşamayacağı, pek çok çabayla ve boyun eğmeyle kazanmak zorunda olduğu öteki dünyaya yerleştirirler. Yön giderek en önemli şey haline gelir; hedef ne kadar uzak olursa, hedefin kalıcılığına duyulan ümit o kadar fazla olur. Gö­rünüşte vazgeçilmez olan büyüme ilkesi oldukça farklı bir şeyle, tek­rarla yer değiştirmiştir. dah
Sayfa 24
·
90 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.