“Dokuz yaşında bir çocuğu evine götürdük.
Baba sordu: ‘Bu çocuk kimdir?’
Dedik senin çocuğundur.
Adam kendi çocuğunu tanıyamadı ve hanımlarına, çocuklarından eksik olup olmadığını sordu. İlk eşi on iki çocuk saydıktan sonra eksik olmadığını söyledi. İkinci eş sekiz, üçüncü eşi onbir ve dördüncü eşi altı çocuk saydıktan sonra, sayılarının tam olduğunu söylediler.
Adam bize dönüp, ‘Bu çocuk bizim değil, bizimkilerin hepsi tam, evde,’ dedi.
Babanın son cümlesini duyan çocuk başını öne eğdi ve ağlamaya başladı. Sonradan anlaşıldı ki; o akşam komşu çocuklardan biri oynamak için onlara gelmiş, diğerlerinin içine karışmış ve aile bunu dahi fark etmemiş.
Bir baba çocuğunu nasıl tanımaz?…”