Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İNANÇ, TOPLUM VE CİNSELLİK İLE İLGİLİ UZUN YAZIM;
Cinsellik bir çok toplumda, dinlerde ve inançlarda yasaklanmış, lanetlenmiş bir hazdır. Cinsel ahlak, toplumların sosyal yapısı ve dini inançları ile bağdaşır durumdadır. Bu tarz bir çok inanç evlilik dışı ilişkiyi "şeytani" olarak nitelendirerek rahat konuşulamayan ve baskılanmış toplumlar yaratarak hazzı lanetler ve tanrı katındaki
··
3 artı 1'leme
·
6,7bin görüntüleme
İsmail okurunun profil resmi
Gönderdiğin yazıyı okudum. İslam dinine göre cinsellik konusunda bazı bilgiler vermişsin. Ancak yazdıkların tamamen doğru değil. Bazı noktalarda yanlış veya eksik bilgiler var. Mesela, Cuma geceleri, kandil ve bayramlarda cinsel ilişkiye girmemek diye bir yasak yoktur. Bu konuda bir hadis de bulunmamaktadır. Ayrıca, cinsel ilişkide hayal kurmanın haram olduğunu söylemişsin bu konuda da kesin bir bilgi yoktur. Bu yüzden, yazdıklarını tekrar gözden geçirmeni ve kaynaklarını kontrol etmeni tavsiye ederim.
Eniz mola ☭ okurunun profil resmi
Burada olaya toplumsal olarak yaklaştığım için mevcut toplumsal inanç hangisiyse onunla açıklayabilirim. Yoksa reformdan önce ki hristiyanlık, şu anki yahudiliğin bu saydıklarımdan farkı yoktur. Hiçbir kitap ve hiçbir inanç insanlığın yaşadığı toplumsal şartları belirleyemez Marxın dediği gibi; “toplumsal şartları belirleyen içerisinde bulunulan durumlardır.” İstediğin kadar öyle değil böyle diyebilirsin. İnsanlık tarihi, toplumsal gelişim süreci ve bu gelişim süreciyle birlikte teolojinin evrimi ortadadır. Ahlak, hukuk gibi kavramlar toplumsal değer içerir, bu toplumsal değer gittikçe bireyselleşir (şu anda olduğu gibi) bunun nedenini üretim araçlarının gelişimi, insanlığın sınıf çatışmasına karşı yürüttüğü savaşım ve birey özlüğünü kazanımı olarak görebilirsin. Feodal bir yaşamdan, kapitalist bir düzeye geçen insanlık 5000 yıllık, dogmalarla yaşayıp yönetilemez .
1 sonraki yanıtı göster
Asena Atay okurunun profil resmi
Cinselliğin baskılanmasından dolayı ortaya çıkan sorunları yazmışsınız hak veriyorum yazdıklarınıza. Peki baskılanmamasından doğan sonuçlar sizce çok mu normal? Erken yaşta bakireliğin bozulması, sokakta yürürken bile cinsel ilişkiye giren kişilerin karşımıza çıkması ve bunu küçük çocukların bile görebilecek olması. Bu nedenle çocuklarda oluşabilecek travmalar. Sadece sokakta değil elimizin altındaki telefondan her şeye ulaşabiliyoruz. Çocuklar buna her an her yerde maruz kalabilir. Sadece çocuklar için bir sorun değil, herkes için bir sorun. Aldatma sayılarında artış, istemsiz hamilelik ve kürtaj oranlarının fazlalığı, babasız büyüyen çocuklar, cinsel ilişkiden doğabilecek hastalıklar... Sizin dediğinizin aksine şu an bireylerin yaşantısı zehir içerisinde. Aslında cinselliğin özel olması gerekirken bu kadar basite indirgenmesi veya sizinde dediğiniz gibi sanki lanetliymiş gibi bahsedilmesi. İki görüşte mantıksız ve yanlış.
Zeynep okurunun profil resmi
Eğer izin verirseniz size bir kaç soru sormak istiyorum ,düşünceleriniz gerçekten merak ettim. Öncelikle inaç ve umut olmadan bir insan nasıl yaşar? Size göre neden dünyadayız? Neden tek bir cins değilde iki cins (erkek ve kadın) olarak varız, ve hepinmiz farklıyız? Eğer kurallar olmazsa, eğer insanlığa bir kısıtlama gelmezse o zaman kaosa sürüklenmezyiz? Mesela, pedofili olan kişiler, hayvan sapığı(şuan bilimsel ismini hatırlayamıyorum lütfen maruz görün) gibi kişilerede mi sınır getirmemeliyiz? Bence cinsellik sınırlandırılmalı ve özel olmalı, özel insanla sonuçta elimizdeki pırlantayı herkesle paylaşmayız dimi? :) “Erkeklik” ve “Nemussuzluk” bu iki konudaki deyiminize sonuna kadar katılıyorum. Ama bunun dinle alakası olmadığını insanların bunu “Adetten”dir diyerek dinselleştirdiğini belirtmek isterim. Sonuçta din’de kızın düğün günündeki bekareti’ni sormuyor, bakın demiyor, veya erkeği tebrik edin demiyor. Sünnet oldu diye kocaman düğünler yapın demiyor.(biraz uzun yazdım ve yazım yalnışlarım veya noktalama hatarım olabilir şimdiden özür dilerim hatalarımdan dolayı) okuduğunuz için teşekkür ederim.
Nickyok okurunun profil resmi
Burda zinayi mi normallestirmeye çalışmayın abi, ha inançsız bir kişiyse veya inandığı din farklıysa ben karışmam yiyissin istediği kadar ama gelipte normallestirmeyin surda
Eniz mola ☭ okurunun profil resmi
Dostum asıl sen kendi ideolojinin gerçekliğinden o kadar eminsin ki farklı fikirlerle kendi düşüncenin çelişkilerine kapamışsın. Hatta bu “gerçekliğe” inanç süsünü verip beş yüz yılda geçse aynı zihinsel düşünceyi paylaşmaya devam edeceksin. Burası yalnızca senin ve senin gibi düşünenlerin fikirsel yapısının ortaya koyulabildiği (aslında inanç fikir değil, teslimiyettir.) diğer fikirlerin ise zihninde şekillenmemesinden ötürü rahatsızlık duyabileceğin bir alan değil. Farklı görüşleri okumanı tavsiye ederim.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Emrah İdacı okurunun profil resmi
Evet cinsellik…öncelikle cinsellik kavramını,amacını bilmemiz lazım ki sosyo-kültürel olarak farklı etnik ve coğrafik bölgelerdeki cinselliğe bakış açısını değerlendirmek gerekir. Cinselliği sadece dini bakış açısıyla değerlendirmek veya herhangi bir inançtan gelen köklü kalıpların dışına çıkmadan tek taraflı dar kurallarla değerlendirmek eksik bir bakış açısı olacağı ve kesin doğruya ulaşmada eksik kalacağı kanısındayım. Kadın ve erklerin biyolojik yapısını bilmeden,yaratılış felsefesini bilmeden üstünkörü yapılan her tanımlama eksik kalacağı gibi doğruya ulaşmayıda sağlamayacaktır.Sorgulanmadan kabul edilen her inanç,her tanımlama doğruluğu ispat edilmemiş sürrealist bir varsayımdır. Oysaki doğru birdir ve mantığın genel kabul görülmüş kurallarına göre oluşmuştur.
Eniz mola ☭ okurunun profil resmi
Mantık, matematik gibi soyutlanabilir alanlarda etkilidir. Sosyal yapılarda mantıksallık, olguların birbirine olan bağımlılığını görmeden Evet ve ya Hayır gibi kaçışlara ve taraflı bakışlara götürür. Şimdi şöyle: Toplumsal olaylara bakışlarda ikililikten birini seçmek olanaksızdır. Üçüncü bir yolu görememek, olguları birbirinden ayırarak yorumlamak bizleri yanlışa götürür. O halde mantık ile metafizik birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bir olaydan söz ederken “insan” kalıbını kullandığımızda aklımıza mantıksal olarak her zaman aynı tipte insan modeli gelir bu özdeşliği kurmak bizi yanlışa götürür. Şöyle de diyebiliriz: Türkiye de halk “diktatörlüğü” kurduk mantıksal baktığımızda Almanya’daki de burjuva “diktatörlüğüdür” demek ki her diktatörlük kötüdür. Bu mantıksal bakış açısı bütünü donmuş olarak gösterir.
Gülsüm yoldaş okurunun profil resmi
Yasaklanmış olan eylemde yaşadığımız hazzın artması bu durumda bir paradoks yaratır mı?
Eniz mola ☭ okurunun profil resmi
İnsanda bilinmeyene karşı hep bir ilgi söz konusudur deneyim edilmemiş, bilincinde pratikte yer edinilmemiş ve ya toplum tarafından bastırılmış şeyler daha fazla heyecan ve haz yaratır. burada da önemli olan nokta cinselliğin su içmek kadar basit mi, yoksa bir dağı aşmak kadar zor mu olacağıdır ? Basit olduğu bir süreçte yalnızca cinsellik normalleşecektir. Yani; insanlar birbiriyle girdiği ilişkilerde basitlik söz konusu olmayacak yine birbirini etkilemek ve o heyacanı yaşamak için çaba sarfetmek zorunda kalacaklardır. Ama bastırıldığı zamanda mı daha heyecanlı olur yoksa normalleştiğinde mi onu bilmiyorum.
Bu yorum görüntülenemiyor
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.