Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Artık kıdemli üsteğmen değil Yüzbaşı Murathan Karakurt'um." Kısa bir an için baktım. Sadece baktım. Olayı algılamaya çalıştım. Sonra ise kocaman olmuş gözler ve iki metre açılmış ağızla kalakaldım. Küçük dilimi görmesin diye elimi dudaklarıma kapattım. "Şaka yapıyorsun!" Göz kısılacak derecede güldü. "Rütbe aldım." derken kollarını iki yana açmıştı. "MURATHAN!" diye neşeyle bağırmadan edemedim. Koşar adım ilerleyip benim için açtığı kollarına atladım. Sıkı sıkı sarıldım, sıkı sıkı... Aynı şekilde o da kollarını belime dolayıp ayaklarımı yerden kesti. Her anlamda hem de. Boynuma peş peşe üç öpücük bıraktı. Evren için kısa, bizim için uzun sayılabilecek bir süre ayrılamadık birbirimizden. Kollarımız çözülüp ayaklarım yere değdiğinde ışıldayan gözlerle baktım gözlerine. "Ne zaman oldu bu?" "Seni arayıp uyandırmadan hemen önce." Eee eridik tabi. "İlk beni mi aradın?" Alnıma minik bir öpücük bıraktı. "Ya kimi arayacağım. Senin görüp benimle gurur duyman lazımdı." Gözlerim doluyor olabilirdi. Yoğun aşktan, sevgiden, özlemden, geç kalınan her şeyden. Her zaman onu Harbiyeli görmek istediğimi söylerdim. Mezun olduğu günü görmek istiyorum derdim; rütbe aldığı her törende bulunmam lazımdı. Hiç birini göremedim diye dertlenir dururdum kendi kendime. "Subay kıyafetini de benim için mi giydin?" diye sorarken sesim titremişti. Başını aşağı yukarı salladı. "Gurur duydun mu benimle?" Çocuksu bir neşe vardı sesinde. Kimse görmese bile ben görürdüm. Bu rütbeyi alırken tebrik eden herkese abartmayın lan diye yükseldiğine emindim. Dışarıya karşı dünyanın en ciddi duran adamı yanınızda küçük bir çocuğa dönünce dünya daha güzel bir yer oluyordu. "Çok." dedim harfleri uzatarak, dolu dolu gözlerle. -Gökçen
·
150 görüntüleme
Zeyn. okurunun profil resmi
Bu alıntıyı burada paylaşmasam kesinlikle içimde kalırdı... Ne kadar eski bölümlerden olsa bile benim için çok anlamlı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.