Gönderi

48 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
‘Okumayı öğrendim, okumayı yeniden öğrendim.’ Bu cümle çok düz geldi değil mi? Ama bunu yazan kişi, 21 yaşında, kucağında dört aylık bebeğiyle bilinmez bir ülkede yaşamak için bilmediği insanlarla yola düşen bir kadın. Dilini bilmediği bir ülkeye vardıklarında, geride bıraktıklarıyla yüzleşmesi bir ömür sürdü belki de. Biz sadece birkaç sayfada okuyoruz o koskoca yığını. Kardeşlerini, annesini, babasını, ülkesini ve ana dilini. Agota Kristof, Büyük Defter-Kanıt-Üçüncü Yalan ile serseme çevirmişti beni. Şimdi Okumaz Yazmaz ile vurkaç yapıyor. Kısa aralıklarla büyük darbeler bırakıyor bedenime. Başka bir ülkeye göç etmek, orada her şeye (dile bile!) sıfırdan başlamak, anne olmak, inatla yazmak ve bunlar yaşanırken kendine inanabilmek bana öyle zor ve güzel geldi ki. Acının içindeki parıldayan bir güzellik. Kısacık bir metinde altını çizdim pek çok cümlenin. Stalin’in ölümünü anlatırken karşısına Thomas Bernhard’ın ölümünü koymasındaki ışığı, öğrendiği dil hakkındaki çıplaklığını sevdim. Okumaz Yazmaz’ı başlı başına çok sevdim! . Feyza Zaim çevirisi, Ata Uzuner kapak tasarımıyla ~
Okumaz Yazmaz
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,355 okunma
·
1.703 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.