Akademi hayatı oldum olası gözüme güzel görünür. Kitaplar, öğrenilecek şeylerin aslında ne kadar fazla olduğu, kendi fikrini belirtmenin nasıl önemli olduğu ve yolunu bulmadan önce deneyebileceğin birçok şey olması fikrini seviyorum.
Yapabilecek olsaydım sonsuza dek bu yaşta kalıp hep farklı bir yerde yeni bir şey öğrenmek isterdim.
Tabi bu olası olmayan bir hayal ama sorun yok çünkü bana bu hissi verebilecek olan yazılmış birçok kitap var.
Yılın okuduğum ilk kitabı Dokuzuncu Cemiyet tam olarak böyle kitaplardandı ve dünyasının beni çekmesinin yanında bu aralar aradığım her şeye de sahipti. Çözülmesi gereken bir gizem, karanlık bir atmosfere sahip bir akademi, sırları olan insanlar, iyi ve kötü çizgisi dengesiz bir ana karakter, artık pek kalmadığını bildiğim ama yine de aramaktan vazgeçemediğim bir centilmen ve biraz büyü vardı.
Bu yüzden kitabın şu anki ruh halime hitap ettiğini ve uzun zamandır açlığını çektiğim hisleri bana hissettirdiğini söyleyebilirim.
İtiraf etmem gerekir başlarda bir miktar sıkıldım ama buna rağmen kitabın devamında neler olabileceğine dair büyük bir merak da duydum.
Saklanan sırların ne olabileceği, katilin kim olabileceği ve en çok da tüm bu cemiyetlerin tam olarak ne olduğu, ne işe yaradığı, ne gibi amaçlarla hareket ettiği gibi birçok merak unsuru tarafından yavaşça kitaba bağlandım. Kendime evrenin içinde küçük bir yer buldum.
Benim için kesinlikle ‘iyi ya da kötü bir şeyler hissettiren’ kitaplar kategorisinde yer alacak.
Gizem, büyü ve içerisinde nelerin döndüğünü bilmediğiniz gizli cemiyetler hakkında okumayı seviyorsanız Dokuzuncu Cemiyet’in size istediğiniz şeyi verebileceğini rahatlıkla söyleyebilirim 
Dokuzuncu Cemiyet 
Leigh Bardugo
·
173 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.