Esra Kahya'nın kalemiyle ödüllü ilk romanı Kambur'la tanışmıştım. Kalemini ayrı, yüreğini ayrı, kendisini ayrı sevdim. Kambur'da Acibe, Nazenin, Müsemma'nın hikayelerini hatırladıkça daha içim sızlarken bu kez Benim Rüyalarım Hep Çıkar'la çıktı Esra Hocam karşımıza ve tabiri caizse insanın içine lök gibi oturan on iki öykü ile buluşturdu bizi.
Öykülerde ilmek ilmek işlediği kelimeleri, kalp sızısı cümleleriyle büyülü bez bebeklere dolan sarı saçların peşine taktı, 90'lara götürüp gençlik aşkımı hatırlattı, bir hayvana duyulan sevginin yanında insanın vahşetine , değişen şehirler ve sokaklara inat tutunulan anılar ve Kızılcık'ın kırmızısıyla acılara ortak etti, cüzzamın açtığı yaraların daha büyüğünü yüzyıllar sonra benim yüreğimde açtı, yokluğun, çaresizliğin, ölümün hep hüküm sürdüğü dünyada bazen bir kuşun kanadında hayat bulan insanlıkla tekrar umutlandırdı.
Daha ne diyeyim bilemedim ki...
En iyisi siz okuyun bu güzel öyküleri, mutlaka tanışın Esra Kahya'nın hem kalemiyle hem de güzel yüreğiyle.
Rüyalarınızı da siz siz olun her daim hayra yorun.
Keyifle okunsun...