Herkese selam. Kaleminin kuvvetli olduğunu düşündüğüm bir Türk yazarın kitabıyla geldim. Korku, gerilim türünde gerçekten başarılı buluyorum kendisini. Daha önce
Tünelden Önceki Beyaz Ev serisini de okumuştum, okuyucuyu son ana kadar ne olacağı konusunda merakta bırakarak diri tutuyor. Bu kitabı da öyleydi sadece özellikle kitabın 2. Perde kısmını konu itibari ile başka bir kitaba benzettiğim için puanımı kırmak istedim. Bir de sanırım sonuna istinaden devam kitabı olacak gibi hissettim, olursa alır okurum kesinlikle. Haydi konusuna geçelim; İngiltere'de adli muhabirlik yapan Mabel adlı kızımız, kuzeni Beliz'in ölümü ile kutsal topraklara Türkiye'ye dönmek zorunda kalır. Beliz'in ölümü başlarda intihar gibi gözükse de telefonunda birkaç gün önce Beliz'den gelen ve gözden kaçırdığı "Buraya gelmen lazım. Acil!" mesajı içine bir şeyleri sindirmez. Mabel, araştırmalarını ilerlettikçe olayın bir cinayet olduğu gerçeği ile yüzleşecektir. Ama tabii ki her şey göründüğü kadar basit değildir. Oyunun içinde oyunun olduğu bu araştırmaya sağlık sektöründe çalışan Deniz, polis memuru Sadettin, mafya adamı Sezer ve eski sevgili Ozan'ın dahil olmasıyla olay bambaşka bir boyuta ulaşır. Mabel'in, Beliz'in evinde duyduğu garip sesler, üzerindeki anlamlandıramadığı uyku hali durumu, Beliz'in odasındaki garip notlar, Beliz'in bilgisayarındaki şaşırtıcı arama geçmişi...Hikayeyi İstanbul'dan alıp Bosna Hersek'e kadar götürecektir. Pandora'nın kutusunu açan Mabel, ardında hiç iz bırakmadan oynadığı bu saklambaç oyununda kutuyu tekrar kapatabilecek midir? Herkese keyifli okumalar.