İclal Aydın’ı tanımayan yoktur. Fakat kendi yaşamını anlattığı bu kitap ile onu daha yakından tanıdım. Ankara’da dünyaya gelen yazar, 12 Eylül davalarından dolayı babasının evden ayrılmasıyla zor bir dönem geçirir. Daha on iki yaşındayken çalışmak zorunda kalır ama hiçbir zaman ideallerinden vazgeçmez. Ailesinden habersiz Ankara Ünv. Dil, Tarih, Coğrafya Fak. Tiyatro bölümü sınavlarına hazırlanmış ve başarılı olmuştur. Daha sonra Berlin’e taşınmış ve orada yaşadığı 6 yıl boyunca profesyonel tiyatro çalışmalarına devam eder ve (garsonluk vb) farklı işlerde çalışmak zorunda kalır. Bir gün iş çıkışında cüzdanını çaldırdığını fark edince, eve gitmek için 10 km yürümek zorunda kalır. Ancak onu hiçbir zorluk yıldırmaz. Çünkü o küllerinden doğmayı her zaman bilmiştir. Kitabında da kendisi dediği gibi: “O gece okuduğum kitabı hatırlıyorum: ‘Bağışlanmış Küheylan’, Almanların ünlü oyuncusu Hildegard Knef’in müthiş otobiyografisi. Büyükbabam, ‘Hayat insana bağışlanmış bir küheylandır. Yelesini bırakma hiç,’ derdi. Ben de küheylan’ın yelesini hiç bırakmadım. Bana bağışlanmış o küheylanla yol almayı öğrendim,’ (s.104) der kitabında İclal Aydın. Her düştüğünde yerden yenilenmiş olarak kalkmaktan, hayata bir şans daha vermekten yorulmayan, pişmanlığa değil gönlünce yaşamış olmanın huzuruna sığınan bu yazarın son kitabını hayranlıkla okudum. Gülümsemenin en çok yakıştığı insanlardan biri olan İclal Aydın’ın hayatından öğrenecek çok şey var. ‘Bunu sen de mutlaka oku…’