Gönderi

, çürümüş, bitmiş, savaşın batağına batmış bir beden ve tıpkı o beden gibi bir ruh. Salih esaretten öyle dönmüştü işte. Herkes gibi Reis bey de olduğu halde görüyordu Salih'i. Herkes gibi Reis bey de; ne olabilir diye düşünmemişti bir kerecik olsun ve gene herkes gibi kendisi de ona el uzatmayı aklına bile getirmemiş, çöl ortasında bir şarapnelin ruh ve beden için, bir hayat için damgaladığı mahkûmiyet kararını bozulamaz saymıştı. Tıpkı o kızgın ve şimşek gibi çarpan demir parçasının duygusuzluğu ile. Kim, hangisi el uzatmıştı Salih'e? Hiçbirisi. Sadece tik sinmişlerdi ondan, tiksinmiş, geri itmişlerdi. En ağır sözler söylenmemiş miydi onun için? Ama Salih, Tanrı ona ikinci bir doğum ihsan etmiş gibi, kelimenin bütün gücüyle, bir kahramandı şimdi. Esaretten döndüğü zaman doğru dürüst ekmek ve kaşık tutamayan sol elinden kurtuluş çabasının en yaman süâhşörlerinden birini yaratmış, o çürüyen ruhundan iradelerin en faziletlisini fışkırtabilmişti. Aldanışları inat, yanlışları isyan olsa bile ona kimin ne demeye hakkı vardı, çünkü kimin bu mucizede emeği, hatta arkalama payı vardı?
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.