Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

637 syf.
·
Puan vermedi
Tostoy'un Ahlak ve Düzen Konulu Dev Eseri
Kitabı, devasa bir anlatımın içine sindirilmiş birbirlerine bağlı ilerleyen çok sayıda insan portresi olarak görmek mümkün... Diğer taraftan kitap insan ruhunun da derinliklerine inerek çok katmanlı bir yapı oluşturarak, birçok konuyu tek bir potada çok güzel birleştiriyor. Elbette bu büyük eseri eleştirmek - ne iyi ne de kötü açıdan- benim haddime değil ama sadece hayran kaldığım birkaç yönünü (farkedemediğim, benim dimağımın üzerinde olan bir çok konu da vardır ki ben onları farkedecek kadar iyi bir okur değilimdir şüphesiz) çok kısaca belirtmek istiyorum. Öncelikle Tolstoy okurken her seferinde hayran kaldığım ve şaşırarak, hayret ederek tanık olduğum bir özelliği olan - İnsan ruhuna şaşılacak bir derinlikte çok kolay nüfuz edebilmesi- özelliği bu kitabında da tıpkı Anna Karenina'da, tıpkı Savaş ve Barış'ta olduğu gibi çok çarpıcı bir şekilde görülebiliyor. Bazen bir kişinin o anda aklından geçen bir düşünce, bazen anlatılan kişinin bir sözü, sayfalar dolusu betimlemeden üstün gelerek insan ruhunun derinliklerine hızlıca bir anda dalmanıza sebep oluyor. Yanlış hatırlamıyorsam Mîlan Kundera'ydı bunu diyen: "Her seferinde şaşırıyorum Tostoy'un bu kadar zor şeyleri bu kadar kolay anlatmasına" diye. Tostoy'un dehası bir çok yerde parlıyor bir çok noktada insana sirayet ediyor ancak bu nokta benim için çok daha fazla ön plana çıkıyor. Sadece bir tek cümle bazen başka kitaplarda okuyacağınız sayfalardan daha fazla şey veriyor, daha fazla duygulandırıyor ve daha fazla anlamanıza sebep oluyor. (Bu cümleler hemen her zaman konu içinde çok iyi yedirildiğinden insan bunları alıntı olarak paylaşamıyor, paylaşsa bile tek başına bir anlam taşımayacaklarını kestirebiliyor.) Kitabın beni çeken bir başka güzel yönü büyük yazarın yine diğer kitaplarında da görülen ama bu kitabında bence apayrı ve çok berrak görünen bir özelliği... Toplumun her kesiminden insanların bütün o zenginliği ile aktarılabilmesi. Rus köylüsü öyle güzel betimlenilmiş ki 2023 yılında Türkiyede yaşayan ben 1890 lı yıllarda Çarlık Rusyasının köylülerine kendimi bazen çok yakın hissediyorum. Bazen bir devrimci ile aynı düşünürken bazen bir Hristiyan asilzade ile aynı hissediyorum. Büyük eserleri büyük yapan şeylerden biri de bu ve Tolstoy bunu da diğer her şeyde olduğu gibi çok güzel başarmış. Bir diğer nokta da, elbette kitabı Tolstoyun o meşhur Hristiyan Anarşizminin bir manifestosu olarak okuyabilmenin mümkün olduğu gibi bir diğer açıdan insanların derindeki kardeşliği ve insan doğasına dair büyük bir anlatı olarak da okuyabilecek olmamız. Bu kitap dini yücelten bir kitap değil bu kitap insanı yücelten bir kitap bana göre... Saatlerdir büyük bir hazla ilerlediğim bu kitabı bitirince hissettiğim derin duygular ve coşku şuan yerini yorgunluğa ve uykuya bıraksa da günlerce haftalarca etkisinden çıkamayacağım, bir kaç yıl sonra daha başka bir benken tekrar okuyacağımı bildiğim için bir yerlerde etkisini sürdürecek. Ama son olarak şunu da söylemek isterim ki kitabın konusunun Tolstoyun hayatıyla kesiştiği yerleri bilerek okumanın lezzeti, edebiyatın güzelliklerini farketmek açısından çok güzel bir örnek teşkil ediyor. Kendisi gibi bir prensi konu alan kitap; kendisi gibi topraklarını köylülere veren bu prensin kendisi gibi aile hayatı, suçluların durumu, sevgi, aşk, topraksız köylüler ve daha bir çok konuda düşüncelerini paylaşan bu prensin düşüncelerini ve geçirdiği değişimleri konu alıyor. Kitabın sonu ise - her ne kadar kendisi gibi düşünmesem de- tüyleri diken diken ediyor ve insan bu büyük anlatının nasıl da mükemmel bittiğine hayret ediyor. Tekrar tekrar okunması gereken kitaplardan bir kitap.
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,3bin okunma
·
263 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.