Bugün biz zaman yolunda, teknolojik ilerlemenin içinde gelişigüzel, vücut ve ruhumuzun en ilkel ihtiyaçlarını bile dikkate almadan ilerlemekteyiz. Maddenin içine iyice gömülmüş olmamıza rağmen ona bağımlı olmadığımızı sanıyoruz. Yaşamak için, bekamızı sağlamak için, keyfimize göre değil, eşyanın ve bizzat kendimizin bünyesinin gerektirdiği şekilde hareket etmemiz gerektiğini bilmezlikten geliyoruz.