Aslında,
"Ey Muhammed! Hevâ ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kalbini mühürlediği gözünü perdelediği kimseyi gördün mü?..."
ayeti, hislerimize gayet veciz bir şekilde tercüman olmaktadır. Servetlerin, şehvetlerin, kural ve sınır tanımayan nefislerin, makamların, dünya haz ve lezzetlerinin, cehaletin kör ettiği gönüllerin, sosyal ve toplumsal ilişkilerde sıkıntısı çekilmiyor mu?