Edebi kimliğinin yanı sıra masal ve efsaneleri gotik /korku türüyle birleştirip memleketi Ukrayna ‘yı tüm dünyaya tanıtmak ve her kesimde okura hitap etmeyi, unutulmamayı
amaçlayan #nikolayvasilyeviçgogol ,askeri eğitim aldığı dönemlerde annesine yazdığı mektupta,batıl inançlar doğrultusunda eski hikâyeleri anlatmasını ister.Öğrendiklerini kaleme döküp çeşitli dergilere gönderir.
Öyküleri halk tarafından büyük ilgi görünce tek kitap haline getirilir ve bi’zaman sonra (koleksiyon şeklinde)farklı başlıklarla yayımlanmaya başlar.
Geçen gün #viy kitabı yorumumda da bahsettiğim #dikankayakınlarındabirçiftlikteakşamtoplantıları ‘da bu koleksiyondan biri.
Kitabımızın adından anlaşılacağı gibi
Dikanka ‘da bir çiftlikte akşamları toplanan birkaç arkadaşın birbirlerine anlattığı sekiz hikâyeden oluşuyor.
#gogol ,akşam toplantısında bizlerde karşısındaymışız gibi anlatıcısının dilinden hikâyelerini anlatmaya başlıyor.
Çoğu öyküleri opera,animasyon,çizgi film ve beyaz perdeye uyarlanmış olup #mussorgsky ’nin senfonik şiirine ilham olmuştur.
Öykülerin temelinde aşk odaklı olup
askeri sistemi ,toplumsal statü farklılıklarını eleştiriyor.Ukrayna’nın gelenekleri,
inançları,efsanelerini korku/gerilim
içerikli şeytandan kötü ruhlara,cadılardan gizemli olaylara yer verip vodvil havasını asla elden bırakmıyor.
En çok sevdiğim hikâye ise “İvan Kupala Akşamı Arifesi” çünkü Ukrayna’nın geleneksel olarak “gündönümü”dedikleri,pagan unsurları taşıyan festivali üzerinden kurgusunu oluşturuyor.
Yani eğrelti otunun çiçeği bir tek” İvan Kupala Gecesinde” açıyor.Bu çiçeği kim bulursa yeraltının bütün hazinelerini görme yetisine erişiyor.
Karakterimizde şeytanla anlaşma yaparak sevdiği kız ile evlenmesi için eğrelti otunun çiçeğini bulması gerekiyor ama bu çiçeği bulduğunda nasıl bir lanetle karşılaşacağından habersizdir…neler mi yaşandı? Okumanız gerekiyor.
Diğer hikâyelerden de bahsetmek isterdim ama satırlar yetmiyor.Gogol’un kalemini sevenlere önereceğim şahane bir kitap.