Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dünyaya Gelmenin Dayanılmaz Ağırlığı: Capharnaum Capharnaum Arapça "kaos", Fransızca ise "içinde türlü kötülükler barındıran karmakarışık yer" demek. Aynı zamanda Filistin'de yer alan ve İncil'de Hz. İsa'nın bir adamı kurtarmak için gittiği bir köyün adı olarak geçmekte. Peygamberler daima, içinde en büyük kötülükleri barındıran, iyiliğe dair neredeyse tüm umutların tükendiği kentlerden başlamışlardır güzelliği inşa etmeye. İçindeki karanlığa umutla bir ışık bekleyen, kötülük dolu karmakarışık bu ortamlar sadece kentlere has değil; çocukluk yaşamadan büyümüş ve türlü zorluklarla hayat mücadelesi vermiş çaresiz çocukların yüreğinin de adıdır kaos "capharnaum". Yönetmen Nadina Labaki, Zain ile bir sokakta tanışır, kavga eden mülteci bir çocuk olarak. Mültecilerin hayatını merak eden yönetmen, Zain'i bir filmin içerisine almamış, filmi sokağın ve Zain'in hayatına taşımış ve o hayata el değdirmeden tüm gerçekliğiyle şahit olmak istemiş. Zain bir oyuncu evet ama bu filmin başrolü değil, kendi hayatının başrolünü mülteciliğin ve çaresiz çocukluğunun verdiği rollerle yaşar. Film Zain'in "Anne ve babamdan şikâyetçiyim, beni dünyaya getirdikleri için." sözleriyle başlar. Anne babası hayatta olmasına rağmen hissedilen bir öksüzlük, yetimlik, kimsesizlik. Böylesine yapayalnız, hayatın her yükünü tek başına yüklenmek zorunda kalan çocuğun ilk çatışması ailesinde başlar. Doğru olanları, olması gerekenleri kavramaya başlayıp kendi gerçeğiyle kıyasladığında içinde kırılan ilk dalın adıdır "capharnaum". Zain kız kardeşi Sahar'in adet kanını herkesten gizlemek ister. Ailesi henüz 11 yaşında olan çocuğu ilk adet kanını gördü diye birkaç tavuk karşılığında evlendirmek ister. Çocuk olduğu gerçeğini bir makyajla onu bir "kadına" benzetmeye çalışarak örtmek ister annesi ve ekler: "En azından orda yatakta uyur." Bu gibi düşüncelerle gerçekten çocuğunun rahatını mı düşünür, yoksa sorumluluk almak istemeyip bir boğaza daha bakmanın vicdanını mı rahata erdirmek ister, bilinmez. Ailesi Zain'in okul kaydını bile "En azından orda yemek yer, kardeşlerine yemek getirir, bize döşek ve elbise verirler." düşüncesiyle yaptırmak ister. Bir ailenin çocukları adına sorumluluk almayıp en basitinden tek doğrusunun "biraz yemek yemesi, biraz rahat etmesi"nin adıdır "capharnaum". Babası "Ben de böyle doğdum, ben de böyle yetiştirildim, seçme şansım olsaydı belki hepinizden daha iyi olurdum." diyor. Bunları derken de "belki" diyor, çünkü tam olarak emin değil, çünkü aslında kimseye seçme şansı verilmediğinin farkında. Bir savaş ortamında yaşamayı, fakirliği, mülteciliği veya zorluğu kimse bile isteye tercih etmez fakat bunlara mecbur kalıp bu zorluklara rağmen çalışıp didinen ve çocuğuna maddi olarak çok bir şey veremese de onun yanında olup yüreği iyilik, sevgi ve umutla dolu çocuklar yetiştiren anne babalar var. Zain bile bunu o çocuk yaşında anlamış olmalı ki küçük Yonas'a küçük bir baba olmaya, onu koruyup kollamaya çalışır, ona yetemediğinde ise çaresizlikten ağlar. Bir çocuğun baba olmaya yetemediği için gözlerinden akan mahzun yaşların adıdır "capharnaum". Sahar'i öldüren kan kaybı değil, sorumsuz bir ailenin sunduğu yaşam, çocuk bedenine sığdıramadığı kadınlığın ağırlığı, hastane kapısından kimliği yok diye onu geri çevirenlerin merhamet yoksunluğu, kanunların çizgi aşmaz fermanıdır Sahar'i öldüren. Zain'in her defasında bir yerleri tekmelemesi, içinde büyüyen öfke, isyan, şiddet ve Sahar'in ölüm haberini alması üzerine içinde patlayan o yanardağı "bıçaklayarak" söndürme isteğinin ardından yargı dağıtıcıların basitçe sorduğu "neden yaptın" sorusudur "capharnaum". Ketçap şişesinin dahi bir adı varken o çocukların bir hayatının ve kimliğinin olmadığı filmde en yalın haliyle aktarılmış, hayalî karakter olarak bile bir örümcek adam yerine hamam böceği kostümünün giydirilmesi onlara sunulan sınırlı dünyaların birer göstergesi. Bir annenin ıslahevindeki çocuğuna verdiği tek şeyin, birazdan eriyip yok olacak buzdan şekerler olduğu gerçeğidir "capharnaum". Filmde bana duygu bakımından en yoğun gelen kısım ise Zain'in o bakışlarıyla "Midem bulanıyor." demesi. Yediklerinden değil, yiyemediklerinden, yaşadıklarının ağır halsizliğinden. Henüz on ikisinde yaşamak adına bir hevesi kalmamış olmanın verdiği sancı, hiçbir şeyden lezzet alamamanın bıraktığı kekre tat, hep aynı hatalar yapıldıkça baş döndürücü bir iğrentinin verdiği o bulantı. Bir çocuğun ruhunun son doyum noktası, her şeyi ufak yaşta bilmenin acımasız yükü, kendi eceliyle ölmenin yollarını aramanın adıdır "capharnaum". Gülümse Zain, yenik insanlığımızın dalgınlığından bizleri uyandırırcasına gülümse. Yarınlar sevgi ve umuda gebe, yeni başlangıçlara merhaba de. Gülümse, buruk bakışlarından süzen kederin acı mirasına inat ışıldayan gözlerinin adıdır "capharnaum". Film İncelemesi Capharnaum | Kefernahum 📽️🎬 Rukiye Sarıtaş
·
3 artı 1'leme
·
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.